güzel devletimin bi çırpıda yapabileceği iştir. ekonomi gelmiş 1 trilyon dolara dayanmış. 5 milyar usd mi bulamayacak koca devlet. fabrika başına 250 milyon sermaye demektir ki, 250 milyon usd ye sıfırdan marka üretilir, bazıları yaratılır da diyebilir.
öylesine üretimden uzak şehirler var ki, bu şehirde 500 kişi çalıştıran bir fabrika olsa şehir resmen bayram yapar. buna güvenip çok insan da yatırım yapar, emlak canlanır, bakkal çakkal açılır vs.
şimdi benim için artık demode olmuş bir karşı sav olarak "e ne olacak siyasilerin çiftliği haline gelir ya da kar etmez" diyenler olabilir ama artık kpss diye bir olay var. fabrikayı kurarken koyarsın oraya 500 den fazla çalışan istihdam edilemez diye olur biter.
benden bu kadar, akıl benden parayı da başkaları bastırsın. bir tek benle bu memleket kurtulmaz. hilmi abiii bi çaaay. demli olsun.
değil 5 milyar, 25 milyar dolarınız olsa da kuramayacağınız dev işletmeler, dev fabrikalar bunlar.
hepsi üç otuz paraya peşkeş çekildi liboş iktidarlar tarafından.
kimlere?
en iyi işletmecilere mi?
hayır...
en iyi göt yalayanlara, kompradorlara...
peki onlar ne yaptı?
onlar da önce yabancılarla ortak oldu, sonra da yabancılara sattı bu kıymetli hazineleri.
olan türk işçisine, türk milletine oldu.
türk işçisi yabancı sermayeye köle edildi...
ve şimdi.
birileri çıkıp diyor ki;
"devlet 5 milyar dolar kaynak ayırsın 20 tane fabrika kursun"
gayette balımsı olur. türkiye nin en büyük ithalat kalemleri buraya bir göz atarsak neleri ithal ettiğimizi görürüz yani pazar derdi yok. kalite vs denirse, türkiye artık kaliteli üretimle anılır bir sanayi altyapısına sahiptir, işçisiyle, mühendisiyle.
he aslında devlet adım attı gibi bu işe yani cari açığı düşürme amaçlı planlar dahilinde bazı girişimler sözkonusu. lakin çabuk mu olsak ne. çok ta zor değil çünkü.
türkiye'de kapanan fabrikaların nedeninin, rekabet gücünü yitirmesinden olma nedenini unutup,
devletin son yıllarda yapabildiği kadar özelleştirme yapmasını da unutup
yav şu kadar para koy şu kadar fabrika aç al sana işçi etrafta işsiz bol diye memleket kurtarmasından öteye gidemez.
yeni ekonomik düzen devletin küçülmesini öngörüyor, buradakiler hala devlet yatırım yapsın diyor.
fikir kapitalist bir görüş bunu kabul etmek gerekir elbet, ama gelişen/gelişmiş bir ülkelere bakın bakalım devlet mi yatırım yapıyor yoksa özel sektör mü?
devletin yapacağı yatırımla rekabet gücü elde edilemez.
türkiye'de sağlık eğitim alanında bariz eksiklikler varken ithal doktor-öğretmen getiren bir ülke nasıl olacak da fabrika açacak sorarım size!
kast edilen olay 1.ve 2. devlet sanayileşme planıyla yapıldı. memleketin çeşitli yerlerine ülkeyi ve bölgeyi kalkındıracak işletmeler kuruldu. hatta mevcut yönetimin özelleştirdiği işletmelerin birçoğu bunlardır. akp liberalizm güttüğünden yenisini yapmayı bırakın, elinde olanları satıyor.
hakikaten içimi acıtmaktadır.
devlet sektörü tüü kaka devri geçti, devlet yatırımını yapsın sonra devreden çıksın, satsın.
baksana liberalizmin vatanı batı devletin milyarlarını bankaları kurtarmak için harcıyor.
daha 1948 de bitirilen iştir. kendi uçağımızı imal etmek için rüzgar kanalları yaptık ama o zamanın hükümeti amerikanın baskısıyla projeyi sonsuza kadar kapama karşılığında 2. dünya savaşından kalma uçakları aldık. bizi daha doğmadan hastane tuvaletine attılar.
başlığı açtığımız sene kurulmuş olsalardı kendilerini amorti etmişlerdi. (2 sene)
hatta değerleri belki 10 milyar doları bulmuştu.
yapardın her ay bir özelleştirme ihalesi hem ekonomiye taze ve kalıcı para girerdi hem de türkiye hala yüksek oranlarda ve sağlıklı büyüyor olurdu.
hep yazıyoruz bu bizim en az 60 yıllık hastalığımız. para bol olduğunda heen ithalata hem de tüketim malı ithalatına başlıyoruz.
1950 lerde dedelerimiz eski Amerikan arabası ithal ediyormuş şimdi de biz gıcır , gıcır arabalar ve son teknoloji ürünü!!! cep telefonları ithal ediyoruz.
en güzel, en iyi alet ve cihazlar türk halkının hakkıdır da otur da kendin imal et güzel kardeşim. değil mi?
devlet tarafından kurulan bir işletmeye harcanan kaynağın daha büyüğü o işletmeyi kapatabilmek için harcanağından tutmayacak hamledir. devlet işveren statüsünde olamaz. olursa o işyeri kar etmez ve batar. devletin asli görevi teşviktir, işadamlarının önünü açmaktır, problemlerini gidermektir ve sonrasında yapılan işi denetlemektir.
şimdi burada kilit faktörleri yeniden ele alalım.
teşvik; adil olarak teşvik yapılsa 5milyar değil 5 milyona fabrikalar kurabilecek,yeni iş sahaları açabilecek süper gençlerimiz vardır.* çoğu yurtdışında kendi ayakları üstünde duruyor zaten.
iş adamalarının problemlerini halletmek; tarafsız olunsa dünyayı kuracak sermayesi olan iş adamları mevcuttur.
denetlemek; kanayan yara. hala yurtdışına bağımlı olduğumuz bir mesele. yılda standartlaştırmaya ve belgelendirmeye ayrılan kaynak 3 milyar dolar civarında. ne özel sektör ne de devletimiz bu işi yapamıyor.
eğer teşvik sadece inşaat sektöründe olursa ve o da sadece yandaşlara verilirse, eğer sadece yandaşların problemleri halledilirse ve denetim olmazsa kusura bakmayın ama 5 milyar dolarla fabrika kurulacağına bu ğarayı halkına maaş olarak dağıtsa daha faydalı olur kanaatindeyim.
şimdi nasıl ereğli, aselsan ve benzer fabrikalarımız insana moral veriyorsa bunlara 20 daha ekle.
ne övünürdük, ekonomiye ne büyük katkıları olurdu.
ben bunu yazalı 11 sene olmuş.
en azından bundan sonrası için umutlu olmak istiyorum.
5 milyar ya 5 milyar.
