trabzonsporluların, hala acısını içlerinden atamadığı maçtır. 15 sene evvel futbolcu aykut'un tokadını yediniz, bu sene de teknik direktör aykut'un tokadını yiyeceksiniz. alışıksınız siz çok da koymaz size. hadi şimdi gidin bir çay koyun gelene kadar da kolbastı oynayın.
ilginçtir, bu maçın oynandığı haftasonunda galatasaray ali sami yen'de kocaelispor'a 4-0 mağlup olarak bize rezilliklerden rezillik beğendirmişti. beşiktaş ise inönü'de denizlispor karşısında 4-0 gibi bir skorla kaybetmişti. bu iki takımın da bu tarihi hezimetleri türk futbolunun tarihine geçen bir maçın oynandığı haftada almaları da ilginç bir tesadüftür. zaten maçtan sonraki hafta inönü'de karşı karşıya geldiler, galatasaray evren ve hakan şükür'ün golleriyle deplasmanda 2-1 kazanmıştı. unutmadan, beşiktaş o sezon ligdeki son 5 maçında sıfır puan almıştı, her neyse.
fenerbahçe düşmanlığında kendini anlamlandıran her kulüp küçülmeye mahkumdur. intikam böyle alınıyorsa biz intikam nedir bilmiyoruz. ha trabzonlular bursa şampiyon olunca kendileri şampiyon olmuş gibi sevindiyse orası ayrıdır neyse fazla konuşmaya gerek yok. nefretiniz gururumuzdur .
o günlerde 6 yasında olup hiç hatırlamadıgım maç. ancak gecenlerde trabzonspor lu olan amcamla yaptıgım sohbette dikkatimi ceken bu macı gecenlerde baya bir arastırdım ve o zaman yasayacagım üzüntüyü simdilerde yasadım diyebilirim. berabere kalsa dahi sampiyon olacagı mac hele ondan bir onceki 1-0 kaybedilen vanspor macı talihsizliklerin talihsizligini yasayan trabzonspor aslında sadece sampiyonlugu kaybetmemiş bir 10 sene geriye gitmiştir ve bir daha asla sampiyonluga bu kadar yaklasamamıstır..
tam 14 yıl 11 gün sonra, fenerbahçeyi iki hafta içinde hem kupadan hem de şampiyonluktan ederek hesabı kapatılmış hatta fenerbahçeye borçlu kaldığımız maçtır. şimdi onların bizimle hesabı vardır. ayrıca o maçta nasıl rüştü hami'nin bombalarını çıkartarak parladıysa 14 yıl 11 gün sonraki maçta da o zamanlar henüz 8 yaşında olan onur recep kıvrak fenerbahçe'nin önünde duvar olmuştur.
sonuçları:
- fanatik taraftarının yarısı bu maçtan sonra trabzonspor'a olan desteğini çekmiştir.
- bu sene şampiyon olamayan trabzonspor'un bir daha şampiyonluk göremeyeceği kesinleşmiştir.
- fenerbahçe'ye karşı diğer takımları örgütlemesine rağmen (o sezon her iki maçta da fenerbahçe'ye yenildiği için) şampiyon olamaması, rakibinin şampiyonluğunu daha anlamlı hale getirmiştir.
- 2010 yılı itibariyle ziraat kupasına göbek atacak kadar alçalmıştır.
fenerbahçe düşmanlığında kendini anlamdıran her kulüp küçülmeye mahkumdur. bunun en iyi iki örneği beşiktaş ve trabzonspor'dur. galatasaray için bu geçerli değildir.
berabere kalınsa dahi trabzonsporun şampiyon olacağı maç,96 senesinde şampiyonluğu kaçırdıktan sonra 12 yaşındaki çocuğun kendini trabzonspor bayrağına asarak öldürmesine neden olan maç
asabiyeti ve sert mizacıyla meşhur babamın hayatım boyunca ilk * defa hem de herkesin içinde ağladığını gördüğüm maçtır. hele bir de maçtan sonra eve giderken yolda söylediği bir söz vardı ki, o an bütün trabzonsporluların içinde bulunduğu ruh halini özetliyordu:
sadece kaybedilen bir maç, şampiyonluk hasretine bir senenin daha eklendiği bir olay değil, koskoca bir efsanenin yok olduğu maçtır o maç. Çünkü ondan önce de 11-12 yıl şampiyonluk hasreti çekilmiş ama taraftar her zaman takımlarına sahip çıkmıştır. 96'dan sonra takımı için -her ne kadar çok anlamsız ve aşırı abartılı da olsa- canına kıyabilecek kadar tutkulu taraftarı olmamış, bir daha asla o şekilde ölesiye desteklenmemiştir trabzonspor.
15 yaşında arkadaşlarda ders çalışmaya gidiyorum diyerek mahalledeki abilerin peşine takılıp gittiğim ve hacı olduğum ilk deplasman. istanbuldan trabzona giderken sahil yolunu tercih edilmişti. Ancak maçtan sonra çıkan olaylardan dolayı erzurum - sivas yolundan istanbula dönülmüştü. O maçta kafaya gelen saksı ve bilumu kayalar evde baş köşeyi süslemektedir. Oradaydım.....
şimdilerde trabzonsporun maçlarını izlemeyen(izleyemeyen) ben-ki o dönem heyecanım farklıydı(babamın apartman boyunda yaptıracağı trabzonspor bayrağının ölçülerini hesap ederdim) mıh gibi aklıma çakılı maç!
aradan tam 12 sene geçti! midemin bulanmasına ve başımın dönmesine sebep sen değilsin eyy kaçıncını içtiğimi bilemediğim efes!
bide üstüne şu mektup;
...Birini daha soracağım sana Kazım;
1996 yılında 12 yaşındayken şampiyonluğu kaçırdığımız için kendini incir ağacına asan Göreleli delikanlı şehidimiz Mehmet Dalmanı gördün mü. Mutlaka cennette karşılaşmışsındır. Ne yapıyor Memedim? iyi mi? Büyümüş mü Kazım? O Trabzon şivesi ile yanına gelip sana o soruyu sordu mu? Ona acı haberi verdin mi Kazım?
Memedim 22 yıl oldu ve Trabzonspor hala şampiyon olamadı dedin mi ona? Söylemeseydin keşke. Dayanamaz Memedin yüreği. Bir kez daha yıkılmasın o küçük dünyası.
Sarıldın mı ona sıkıca? Daha çok küçük o Kazım.. Sıkı sarıl ona.Hiç bırakma. Kimsesi yok orda Memedin. Onu ilk kez Trabzonspor maçına getiren babasını çok özlemiştir şimdi. Babalar gününde sarıldın mı ona? Sana hediye almak isterdi ama parası yoktur ki orada Memedin. Olsaydı eğer bil ki son kuruşuna kadar paraya kıyıp sana bir kaşkol alırdı. En güzel bordo-mavi duyguyla örülmüş.
Orada da havalar Karadeniz dağlarındaki gibi soğuk mudur mu acaba? Havalar soğuyunca sıkı sarıl ona Kazım. Senin yanında götürdüğün bordo-mavi çubuklu formayı ona ver. Daha çok küçük o. üşümesin Memedim. Sen de bilirsin o forma sıcak tutar adamı. Çoooook sıcak
Koynunda uyut onu. Hopaya giderken Zigana dağlarına bakan gözlerinle bak ona. Trabzonspor diye bağıran dudaklarınla öp onu. Söyle ona: Memedim, 22 yıl oldu şampiyon olamadık. ama şampiyonluk için uşaklar hala uğraşıyor.
Bir de Kazım
Trabzon maçını izleyenler arasında Trabzon 100-0 yenilse bile televizyona en yakın oturan, en çok çay içen, en çok bağıran ve lakabı Kama Yılmaz olan birini görürsen bil ki o da benim babamdır. Senin gibi onu da kanser aldı bizden. Bir bayram sabahı Memedi de yanına alıp benim için babama bir kez sarılır mısın ve söyler misin ona: Yılmaz Amca oğlun evlendi. 20 gün önce de kızı oldu.ve kızına senin doğduğun köyün adı Alona yı vermişler. Babası Alonanın kulağına ezan okuduktan sonra Şampiyon Trabzon diye seslenmiş.demeyi de unutma emi....
Memede sıkı sarıl. O daha çok küçüktür. Söz. Şampiyonluk kupasını alınca bir senin bir de Memedin mezarına getireceğiz. Değil 22 yıl, bin yıl beklesek dahi.....
ertesi gün gazetede çıkan bir resmi hala sakladığım maçtır: aykut' un golü sonrası kelli felli trabzonlu amcam bayılmış, 3 arkadaşı kollarından tutmuş, ayıltmaya çalışıyor. teşekkürler aykut, bu taraftar seninle hep gurur duydu.