1994-1995 sezonu serie a 22. hafta maçı. güzel bir pazar günü başkentte stadio olimpico'da yerini alan 45 bin kişi o gün neler olacağını tahmin dahi edemezdi.
serie a dediğin, o zamanlar avrupa'nın açık ara en müthiş ligi olarak kabul görüyordu, italyan takımları avrupa kupalarına resmen ambargoyu koymuş. premier league falan hak getire. bakalım o günlerden güzel bir esinti olan ss lazio nasıl şahlandı:
1992'de italyan gıda sektörünün devi sergio cragnotti satın aldıktan sonra ss lazio'nun çehresi değişmiş, büyük bir maddi güç gelmiş ve yediden yetmişe herkesin bildiği o rüya takımın temelleri atılmıştı. sezon başında dino zoff'tan boşalan koltuğa türk futbolseverlere pek de yabancı olmayan zdenek zeman gelmiş, 1994-1995 sezonunda mavi formalı takım adeta dosta güven, düşmana korku saçıyordu. kadroda demirbaş luca marchegiani, nesta, negro, boksic, trabzonspor'un katili rambaudi, aaron winter, di matteo, giuseppe signori, diego fuser, kafasında saçlarıyla tıfıllıkta son radde olan marco di vaio ve italyan futbolunun altın çocuğu yakışıklı pierluigi casiraghi var. ilk başta akıllara gelenler bunlar.
cragnotti'nin o dönem ss lazio üzerindeki etkisi ve daha sonra nasıl sıçtığı anlamsız şekilde şu başlıkta yer alır: (bkz: cirio)
takımlar sahaya çıkıyor ve maç başlıyor o biçim. takımlar bismillah demeden alen boksic'in asistinde casiraghi arka direkte ağları havalandırıp gol perdesini açıyor. bu casiraghi denen adam her zaman umut vadeden bir forvetti ama hiçbir zaman öyle müthiş gol rakamları veya bir patlama görmedi kariyerinde bir filippo inzaghi gibi. juventus bunu gol makinesi diye aldı, çamaşır makinesi çıkmasa da yüzleri pek güldürmedi orada. geldi lazio'ya, arada bir 94 dünya kupası da gördü bıdı bıdı işte. sonuçta mor menekşeler önünde torunlarına dahi anlatacağı bir maç oynuyordu, sene 1995.
maça dönersek casiraghi öyle istekli ki padişah macunu yemiş gibi. gene net bir gol pozisyonuna giriyor ama mazlum francesco toldo bunu kornere çeliyor. kullanılan kornerde de fiorentina adına bir başka arka direk kabusu: seken topu bomboş pozisyonda ağlara gönderen adam bu sefer efsane defans adamı paolo negro oluyor, bu adamın soyadı o kara bisküviden ötürü çok dalga konusu oldu dostlar, üzülürdüm. bu maçtan 5 yıl sonra gerard lopez valencia maçında fena top etti kendisini ama o gün kafalar 24 ayar.
fiorentina daha 2-0'ın şokunu atlatamadan, dakikalar sonra tolga seyhan'ın hallicesi sottil boksic'i yerlere çalıyor. penaltı vuruşunu kullanan roberto cravero mülayim bir vuruşla skoru 3-0'a getiriyor. zeman mutlu, claudio ranieri kaos içerisinde, francesco toldo krizlerde, gabriel batistuta ve rui costa'dan haber alınamıyor, he bunlarda bir de serie a ekolü giovanni tedesco var. ama bilmiyorlar ki bu daha başlangıç, lazio o sezon peygamber vitesine taktı mı anca duvara çarpınca duruyordu nitekim. morlular devrenin bitimine doğru batistuta ile bir penaltı şansından luca marchegiani sağolsun yararlanamıyor, bu da onlara moral yerine çöküş, lazio'ya da 2 kat azgınlık veriyordu. umutlanamadılar, kabus 2. yarı sürdü.
maçın 4. dakikasında perdeyi açan casiraghi, ikinci devrenin 4. dakikasında da kaldığı yerden devam edince bu sefer claudio ranieri'nin oğlanlarının kopçasını açıyordu. bu golün üstünden 10 dakika geçmeden bu kez casiraghi indirdi, boksic kafayla meşin yuvarlağı gene toldo'dan içeri iteleyince skor oldu 5-0. bu ikili o akşam maçtan sonra neler yaptı bilinmez. hayır zaten violaların o sezon ligde herhangi bir iddiası yok, ama bu kadarı da olmamalıydı. bu esnada ranieri'nin "bu ne biçim dünya kardeşim giren girene" şeklinde mırıldanması işe yaramış olacaktı ki fiorentina kıpırdanmaya yüz tuttu. ha bu kaos ortamında checchi gori eminim pek de yazılması gerek olmayan bir şahıstır, fiorentina tarihinin ali şen'i olmayı haketmemektedir, yoksa bir şekilde maçı katakulliyle tatil ettirip bu rezaleti noktalardı. neyse fiorentina umutlanacak diyorduk,
önce tedesco'nun pasında rui costa iteledi, ardından ilk yarıda penaltıyı marchegiani'ye nişanlayan batistuta rövanş penaltısını gene aynı köşeden gole çevirdi, skor bir anda 5-0'dan 5-2'ye geldi. bu golleri atan şahıslar fiorentina efsaneleri haline gelmiştir daha sonra, konumuzla alakasız olarak. en azından kepaze olmaktan kurtulduklarını düşünen ranieri ve tabi ki floransa cemiyeti için son 10 dakika pek bir çekilmez olacaktı. gene bir rambaudi-di matteo-casiraghi üçgeninde skor 6-2 oldu, hat-trick yapmıştı ya da italyanların deyimiyle "tripletta". bu arada zeman gayet sakindi vesselam, aynı yerini aldığı dino zoff gibin aynı. fenerbahçe'deyken de böyleydi bu, erol taş gibi herifti. doğduktan sonraki ilk sözü "4-3-3" olsa da lazio o zaman 4-4-2 oynamaktaydı ne hikmetse.
bahisler devam ederken 7. golü francesco toldo'ya paket yapan, ikinci yarı boksic'in yerine oyuna dahil olan 19 yaşındaki marco di vaio'dan başkası değildi. fiorentina bitime 5 dakika kalan bu golle 7-2 geriye düşerken kulübün yakın tarihine geçen müthiş bir hezimete yelken açmıştı bile. son dakikalarda lazio'nun kazandığı penaltıyı da takım arkadaşları tanju çolak misal, "3 yetmez abi, aha toldo karşındadır" şeklinde casiraghi'ye attırınca adam dörtlemiş oldu, skor ise ranieri'nin pek de görmek istediği türden değil: 8-2. gerçi kariyerinde çalıştırdığı takımlara bunun kadar olmasa da pek çok rezalet yaşattı ama bunun tadı bambaşkaydı, floransa yerlisi bilir.
maçı ss lazio 8-2 gibi dehşet bir skorla kazandı. o sezonun iç saha lazio'suna bir bakarsak 7-1'lik bir foggia galibiyeti görürürüz ama elazığspor'u dahi kıskandıran bu takımı geçip diğer flaş skorlara çeviriyoruz kameralarımızı. o sezon şampiyonlar liginin ajax ve paris saint germain'den sonraki en iyi takımı olan ac milan lazio'ya deplasmanda 4-0 kaybetti. inter milan desen 4-1 yenildi. o sezonun şampiyonu juve bile nefes kesen bir maçtan sonra 3-4 galip ayrıldı roma'dan. lazio o sezon iç sahada 17 lig maçında tam 51 gol attı, maç başına 3 ortalamayla. ben lisede görmedim 3 ortalamayı.
ha o sezondan bir de trabzonspor maçı vardı, her ne kadar lazio bütün haşmetini gösteremese de viktor griskov'un tüm sıçışları neticesinde trabzonspor da italyanlara kolay lokma olmuştur ve aston villa maçındaki emekler de hiç olmuştur:
(bkz: 22 kasım 1994 trabzonspor ss lazio maçı)
lazio tarihinin ve pek tabi ki fiorentina tarihinin bu pek önemli maçında beraber olduk, esen kalın.