Eğer siz beş kuruş alacaklıysanız vermemek için siz daha arabadan inerken gaza basarlar asfalta kapaklanabilirsiniz; onlar beş kuruş alacaklıysa hanımlarının namusu gibi peşinizde dolanırlar.
geçen ramazanın 2. veya 3. günü yanlış olmasın. yaz tatili sebebiyle kasiyer olarak bir kasapta çalışıyorum ve akşam üzeri işin çok yoğun olduğu anlardan biri. müşteriler birikmiş; bir yandan barkod okutup, bir yandan eşyaları patekleyip, bir yandan da hesapla uğraşıyorum. teyzemin birine verdim para üstünü. ben diğer müşteriye geçmişken* teyzem bombayı patlatır. "para üstünü eksik vermişsin kızım." oruç başıma vurmuş; "yapmış mıyımdır?" diyorum kendi kendmime; sonra "yapmış da olabilirim." diyorum aynı hızla.* sonra soruyorum teyzeme "ne kadar eksik teyzem?" ve "5 kuruş." cevabını alıyorum. kafamdan aşağı kaynar sular dökülüyor; "oruç oruç sayıyla mı geliyorsunuuuuz?!" diye haykırmak istiyorum o an. yaş itibariyle belki de benim farkına varamadığım şeyler döndü kafaların içinde o saniyelerde. herkes olayı izliyor; kimi sessiz kalırken kimi cık cıkklamayı seçiyor.**
-not:5 kuruş; 10 kuruşun yarısı olan, hani şu 1tl'nin de 20'de 1'i. yalnız onunla bakkala gittiğinizde sakız dahi alamadığınız. tam da kafanızda canlanan o küçük yuvarlağımsı şey; çapı yaklaşık 1.7cm olan evet. işte bunun önemi!
not2: yeni tasarımda girdiğim ilk entry vatana millete hayırlı uğurlu olsun. sevmedim yalnız; gelenekçiyim ben galiba; dönelim kürkçü dükkanımıza.
5 kuruş hayat kurtarır. iyi ki varsın 5 kuruş. Hatta 5 kuruşa özel bir gün olmalı ve kutlanmalı. O değilde madem bu kadar değerli neden en çok 5 kuruş basılıyor lan?
eğer 5 kuruş olmasaydı "3 kuruşluk insana 5 kuruşluk değer verirsen aradaki iki kuruş için seni satar." şeklindeki ergen aforizması da olmazdı. olmaması benim için sorun teşkil etmiyor. (bkz: para basarak ekonomiyi düzeltmek)