şu maçta görülmesi gereken bir şey var ki o da bizim çocuklarla bu iş buraya kadar.
türkiye'de futbolcu yetişir, yetişmez.. o ayrı konu.
ama avrupa'nın en siktir boktan takımıyla bile selçuk'la, semih'le uğraşılmıyor.
türk futbolcusu hep aynı kardeşim, hep.
selçuk selçuk oldu... olduğunu düşündü...
sonra sneijder geldi diye hayata küstü, daha da düzelmedi.
bu kadar kırılgan oyuncu profilini bu iş kabul etmiyor.
türkiye'de biz bu işlere harbiden iyi paralar döküyoruz... ama kendi futbolcumuzu kayırıcaz diye, aslında kulüpleri de, futbolcumuzu da bitiriyoruz.
bunun adı oyuncu yetiştirmek falan değil arkadaş, bunun adı oyuncu kayırmak.
ee, burak 28 yaşında, selçuk 28 yaşında, aydın 23... bu adamları oynatıp neyi kurtarıcaz? 30'una merdiven dayayan adamların nesini yetiştiricez?
türk futbolcusunun durma noktasına gelme sebebi onlara atfedilen önem, bunu kimse neden görmüyor bilemiyorum.
2 sene iyi top oynayan adam şu kısıtlama yüzünden kendini beckenbauer zannediyor. genç türk oyuncu bulundurma şartı değil, türk oyuncu bulundurma şartı koşuldukça daha da zannederler.
yeri garanti olan bir adam, -çoook ekstra bir adam değilse- nasıl başarılı olabilir arkadaşlar?
bu adam niye daha çok çalışsın, niye kendini geliştirmeye uğraşsın? var mı bilen?
selçuk'un takımda rekabet edeceği bir yabancı olsa, bunların hiçbiri olmazdı.
o sneijder değil. yerleri aynı değil.
bugün selçuk kötü oynadığında yerine konulacak adam da ceyhun değil.
yetenek sınırlıysa kabul etmek en güzeli abi. diş macunu değil ki bu sıktıkça çıksın...
bu sistem ancak elimizdekileri de bu hale getirecektir işte.
gökhan gönül barcelona'ya mı gidiyor, xelçuk, ronaldo burak laflarıyla da anca kahvehane geyiği döner.
hayal kırıklığı yaratan maçtır. muslera ve sneijder' ın yokluğu farkedilir düzeydeydi. burak yine gereksiz şekilde ilk 11' deydi.* umut oyuna geç girdi, erken girseydi belki gol şansı olabilirdi. çok fazla press ve pozisyona rağmen gol göremedik. gördüğümüz golde de bruma ofsayttı ne yazık ki*. galatasaray' ın eksik maçlarına baktığımızda real madrid ve juventus var karşımızda.
açıkçası galatasaray kendini bu maçtaki formsuzluğu ile zora sokmuştur. bu şekilde rezil bir futbolla devam ederse, grup sonuncusu bile olabilir.
pazar günkü fenerbahçe maçında da bu oyunu görürsek, ufukta yeni bir kasım faciası görünüyor gibi galatasaray' a.*
"4-4-2'niz batsın amk" nidalarıyla tamamladığımız maçtır. bu nasıl bir futbol cehaletidir ki, galatasaray'a ısrarla nasıl 4-4-2 oynatılır, aklım almıyor. fatih terim olsaydı yenerdik diye yorum yapanlar var. ciddiye almıyorum. galatasaray, 4-4-2 oynadığı sürece 2. lig takımlarına bile yenilir. bunu fatih terim de göremedi. mancini gördü, fakat eksiklerden dolayı bir deneme daha yapmak zorunda kaldı. 3-4-3 dönüşü hem geç, hem de yetersiz oyuncularla yapıldı. bu yüzden de tutmadı.
fenerbahçe maçı tahmin edildiği gibi gitmeyecek. aziz yıldırım'ı çökertme operasyonu bu maçtaki hakem hatalarıyla devam edecektir gibi bir görüşüm var.
''hacı sneijder'i satalım 4-4-2 ye ters, takımın kimyasını da bozdu.. * iyi para verirlerse satalım 4-4-2 ye dönelim'' ''muslerayı satalım yabancı sınırı var hem bol para kazandırır''
bunlar daha dün sabah okuduğum ve hiç de azımsanmayacak derecede desteklenmiş yorumlardı. bunlara cevap verip kendimi sinir etmeye gerek bile duymadım. dünkü maçta sneijder, fenerbahçe maçında da oynamazsa muslera'nın yokluğunun bu takımı ne hale getirdiğini hep beraber gördük/göreceğiz.
büyük maçlar büyük oyuncularla kazanılır. tüccar mantığıyla oo para veriyolar sat sat sat diye düşünürsen senden futbol takımı olmaz, şirket olur. muslera'nın kazandırdığı maçları düşünüyorum bi mesela.. aklıma sayısız maç geliyo. şampiyonlar liginde bize çeyrek final turunu getiren kimdi diye sorsalar dışardaki schalke maçı için tartışmasız muslera derim. sneijder de geçen yıl 3-4 ay futbol oynamamış olmasına rağmen ordu maçındaki umut golünü atan yine karabükte şampiyonluk yolunda en kritik virajı aştığımız maçın tek golünü atan adamdı. bu yıl asıl mevkisine alınıp sorumluluk verildiğinde nasıl da parladığını gördük. bunlar dünkü maçtan bağımsız (çünkü sakatlık mecburi bir durum) tüccar kafasına sahip taraftara şimdiye kadar içten içe bugünse dayanamayıp dışa vurduğum bir sitemimdir.
maçla ilgili de söyleyecek bişey yok. okadar çok problem vardı ki hangi birini saysam diye düşününce üşenip vazgeçiyorum. sahanın içi ve kulübe.. hangisi daha kötüydü karar veremiyorum. yapıcak bişey yok olan oldu artık juveyi yenmemiz gerekiyor ama takım okadar inişli çıkışlı ki hiçbirşey öngöremiyorum.
ha ben en kötü uefaya gideriz diyorum ama açıkçası bu beni hiç mi hiç heyecanlandırmıyor..
Beni sinir eden maç. öncelikle hakem sertliğe prim verdi.kopenhag oldukça sert futbol oynadı ama bu sertliğe göz yumdu hakem. galatasaraylı futbolcuların beceriksizliği beni sinir etti.kritik yerlerde basit topları kontrol edemediler 2-3 kere. haliyle olası gol pozisyonları heba oldu. Burak yılmaz çok kötü oynadı. Formunda olmadımı rezalet bir performans gösteriyor burak. mancini onu 30 uncu dakikada çıkarmalıydı bence. riera ve semihin performansını beğenmedim. eray aşırı rahat bir kaleci. top kendisine geliyor, ama eray bey topu çok ağır adımlarla oyuna sokuyor. maç başında sorun yok, ama 80 inci dakikada skor 1-0 iken bu tarz insanın canını sıkıyor. kaleye şut atmayı fazla tercih etmedi cimbom. böyle kapalı takımlara duran toptan gol atılır. yahut bolca sert isabetli şutlar atıp rakip defansı strese sokup hata yapması kolaylaştırılır ve kaleciden ve defanstan seken toplar takip edilerek fırsat aranır. pasla çalımla doldur boşaltla o kalabalık ve katı defansı aşamazsınız, ki aşamadı cimbom. umutun 75 de değil 30 uncu dakikada oyuna girmesi lazımdı.
grubun durumunu sikertmiş ve şu şekle sokmuş maç. real'i saymayın zaten.
1-real / 10 points
2-g.s / 4 points
3-kopenhag / 4 points
3-juve / 3 points
olaya baktığın zaman gruplar belli olduğunda 4 hafta sonunda juve sonuncu olur desek kimse inanmazdı ama şu an sonuncu.
ama elindeki fırsatı tepmiş olan bir gs var ortada.
hem de ikincilik anlamındaki rakibi juve'den deplasmanda 1 puan almasına rağmen.
ee o zaman neymiş? şuymuş allahın malları sizi: her takımı ciddiye alacaksın. nokta.
koca doksan dakika kaleye uzaktan bir tane şut çekilmemiş. ve ikinci yarı sadece 20 dakikalık bir oyun var, kalanı suni baskı.
şimdi kopenhag maçını içeride oynayacak juventus avantajlı oldu. yenerse tabi.
son maç gs-juve olacak ve mutlak galibiyet alması gereken galatasaray var. beraberlik juve için yeterli konuma geliyor. bunlar tabi oynanmamış 2 maçın varsayımından hareketle. ama kopenhag deplasmanda juve'ye kolay teslim olmaz yine de, en azından tüm mücadelesini yansıtır. sonuç olarak onlar da halen daha matematik hesabı ile işin içinde.
not: içerideki juve maçına galibiyet için çıkacak bir gs fetoş terim (taraftarın büyük kısmının sattığı adam!)olsaydı
bu işi bitirirdi bir şekilde gaz ve kaos mantığıyla ama mancini ile olacağını pek sanmıyorum.
bir de maç önü burada sallayan kedicikler vardı, kendi maçlarını yorumlamak yerine fenerbahçe'ye sallayıp handikap yaparız diyen, onlara da selam olsun. en iyi gününüz bu olsun. beter olun!
hafta sonu görüşmek üzere.*
ünal aysalın gidiş fitilini yakan maçtır, arkasından alınacak fb mağlubiyeti ile zirve yapacak bu sezonu çalkantılar ile geçirecek bir takımın ilk maçıydı.
bazı kuş beyinli kuşların ağızlarının suyu akarak seyrettiği maç olmuştur. taraftar olarak maç sonrası yorum zevki bırakmayan bi karşılaşma olmuştur.
ortalarda deli dana gibi koşan burak dallamasını gördükçe karnımın üstüne taş oturuyor.net
'helal olsun ünal başkana, iyi ki fatih terim'i kovdu. iyi gittiğimizi görünce fatih terim konuştu...' tarzı açıklamalar yapan kaypak gs taraftarına kapak olmuş maçtır. gerçekleri tarih yazar, sizin tarihinizi de fatih terim yazdı, şimdi ezin, kovun klübünüzden adamı, zil takıp oynayın, çilek fetişleri sizi. fatih terim kovulana kadar destekledim gs'yi hatta ligde bile kötü olmalarını istemedim* ama şu olaylardan sonra sırf bu muazzam zeki taraftarları görünce, fb den hiç bir farkları olmadığını anladım hatta fb taraftarı daha bile sempatik. inşallah o kadar kötü olursunuz ki siz şampiyonlar ligine katılmaya hak kazansanız bile, sizi almazlar o lige. *
kaçırılmaması gereken bi şansı tepen gs ın izlendiği maç.
bundan sonra iş yıldızlarda bitiyo. normal şartlarda bu durumda, bundan sonraki maçlar tahmin edildiği gibi biterse, gs elenir. ki biter.
marça juve' yi yendi kendi sahasında, gs' yi de yener. 1. olur. istanbulda juve'yi yenmen lazım ki istanbul'da juve "yaralı sırtlan" gibi saldıracak , o iş de güç.
yani bundan sonra gs, ki isterdim bi yukarı çıkmasını, anca bala göte 2.olur. şu anki durumda juve' nin ve dannların şansı daha fazla. ikisinin de başına iş gelcek ki turu sen geç...
dünkü maçı alsaydı şans yüzde en az 51' di. bugün yüzde 25 falan .
herkes kendini yüzde 75 elenmeye hazırlasın. haa futbolda mucize olmuyo mu? oluyo tabii ki de. ama mucize tarifeli bişey diil. işini ona göre ayarlayamazsın.
dünkü maçı almaları lazımdı. en çantada keklik maç dünküydü. mesela marça' yı madrid te yenemesen de berabere falan kalman lazım.
adamlar deplasmanı hakkatten verdiler o hissiyatı. ben eraydan rahatsızım arkadaş, top geldi mi tir tir titreyen kaleci mi olur. oyunu kuramıyor diyalog kuramıyor, köşe vuruşlarında organize edemiyor, takıma özgüvensizlik verdi. musleranın olmaması çok fena etki etti.
onun dışında değinilmesi gereken bir konu da hakem, tamam ota boka çalmıyosun düdüğü sert oyuna müsade ediyorsun, ancak hiç mi müdahale etmezsin bir şeye arkadaş.
zemine hiç girmiyorum, adamlar kıçlarını yerden kaldıramadılar, ne ayaktır koskoca kopenhagın stadı anlamadım.
bir çok pozisyonda kaleci karşısında kalan aydın olduğu için, yetersiz kaldı. başkası olsa işin içinden çıkabilirdi belki. burağa edecek laf kalmadı artık, ancak o son dakikada yapılan değşiklikler oyunu anca soğutur zaman kazandırır karşıya, takıma bi bok katkı etmez son 3 dakkada aldığın adam onu da bilin.
son dakikada brumanın kullandığı kornerde, topu yerleştirirken sibobu araması komikti, o sinirle bile güldüm. çakal bruma.
iğrenç bir futbolla 1-0 yenildiğimiz maçtır. ayrıca1-0 olduktan sonra kendi taraftarlarımız arasında kavga çıktı. maç sonrasındada güvenlik güçleri ile galatasaray taraftarı arasında arbede yaşandı. uefa gözlemciside rapora yazmış iyi bok yediniz aferim.
martin atkinson sayesinde kopenhagın emeği yenmemiş, galatasarayın taklacı oyuncuları bedavadan penaltı kazanamamışlardır. fc kopenhag da balonu patlattığı için ayrıca tebriği hak etmektedir.
galatasarayımızın gruptaki 2. ve 3. maçlarındaki iyi futbolunu tekrar sergileyememiş olması yüzünden rakibe hediye ettiğimiz gol sonrasında kaybettiğimiz maçtır. rakibin 85 dk boyunca golün üzerine yatmış olması ve golden hemen sonra direkten dönen topları dışında pozisyonları olmamasından daha acı olan birşey varsa o da sistem/oyuncu tercihleridir. sneijder yerine 4-2-3-1 sisteminde selçuk un denenmeyerek 4-4-2 ile başlanmış olması, sol kanatta dany dururken savunma özelliği sıfır olan aydın ve riera nın beraber değerlendirilmesi -ki gol ve rakibin atakları daha çok bu kanattan geldi- sonumuzu getirmiştir.
resmen "yazık" edilmiş bir maçtır ve çok büyük fırsatı tepmiş olduk. sıradaki real madrid maçında hem de deplasmanda puan çıkartmanın yollarını ararken, juventus un da kopenhag a puan kaybetmesini gözleyeceğiz.
galatasarayın ilk yarının 25 dakikası hariç kötü oynadığı maç. özellikle 2.yarı mancininin yaptığı saçma sapan değişiklikler galatasarayın gol atamamasını daha da zorlaştırmıştır. mancini ilk önce semihi çıkarıp yerine ceyhunu aldı selçuğu sneijderin yerine çekti ki 5-10 dk geçmeden ceyhunu stopere selçuğu tekrar orta alana aldı. bu saçma sapan oyuncu değişikliği takımı daha da zora soktu.
kısaca 2.yarı oynanan futbol umut vermedi belki ilk yarıda yakalanan 2-3 net pozisyon gol olsaydı farklı şeyler konuşuyor olabilirdik ancak futbol böyle bir şey gerçekten özellikle 2.yarı rakibin iyice kendi sahasına kapandığı zamanlarda galatasarayın orda golü bırakın net pozisyonlar bile bulmakta zorlanması daha da kahretmiştir.
genel olarak bakılırsa sıkıcı bir maç olmuştur.
ilerideki oyuncuların birbiriyle uyumsuzlukları göze çarpmıştır net olarak. son paslarda artık gol pozisyonuna tam girecekken yapılan hatalar çok can sıktı ilerisi için.
son zamanlarda olduğu gibi burak çok formsuz ve kötüydü. yine drogba kendince bir şeyler yapmaya çalıştı. selçuk inan ise kayboldu sürekli giden gelen oyun içinde.
kısaca galatasaray kaybetti ama kazanabilirdi de net pozisyonları yine atamadılar çünkü.
Galatasaray'in harika bir taraftar destegini arkasina aldigi lakin kullanamadigi mactir. Mac oncesinde sehirde hic olay cikmamistir. mesaleler yakilmis, marslar soylenmistir. (oradaydim, maca da gittim)
macin ardindan tribun icinde cikan tartismaya danimarkali polisleirn orantisiz ve dahi gereksiz mudahalesi sonrasi 3 galatasarayli taraftar tutuklanmistir ve o tarihten bu yana hala haksiz yere cezaevinde tutulmaktalardir.