ister kaza, ister terör saldırısı olsun. her koşulda ordu ve ülke yönetiminde bir sorun olduğu kesin.
vaktiyle dünyayı titreten ülkenin bu kadar madara hale gelmesi umarım %50'lik koyun kesiminin varsa vicdanını sızlatır da aynı mallığı bir sonraki seçimde yapmaz.
askerliğimin bir bölümünde tuncelide bulunduğumuz tugayın cephanelik nöbet timindeydim. süren operasyonlara acil cephane yetiştirmek amacıyla unimog model bir kamyonun kasasında çok sayıda top mermisi yüklü bekletilmekteydi. bu kamyon cephanelik binalarından birinin önünde başında bir nöbetçi bırakılarak harekete hazır halde beklerdi. bir sabah gündüz timiyle nöbet değişimi içtima sırasında iki arkadaşımızın eksik olduğu farkedildi, çok büyük bir alana yayılmış ve yeryer çalılarla kaplı alanda arkadaşlarımızın bir yerde uyuyakaldığını düşünerek aramaya başladık, lakin o sıcakta güneşin altına uyumak imkansızdı. bir komutanımız aniden aklına geldiği belli bir şekilde top mermisi yüklü kamyonun arkasına atladı ve kaybolan iki arkadaşımızla beraber indi. akıllı kardeşlerimiz uyumak için gölgelik olarak kamyonun kasasını, yatak olarakta cephane sandıklarının üstünü seçmişler, tabii uyumadan öncede o ortamda 1-2 sigara tüttürüp muhabbet etmişler (sigara izmaritleri bulundu). kamyonla nöbet timinin sabaha kadar beklediği prefabrik kulübenin arası sadece 10 metre kadar, kamyonun ana cephanelik binasıyla arası ise 2-3 metre. nöbet timi komutanlar dahil yaklaşık 30 kişi.
tsk da bunun gibi yüzlerce sorumsuzluk örneği olay yaşandığını hepimiz biliyoruz.
1- askerde öğrendiğim kadarıyla önlem olarak her cephanelik binasının arası en az 40-50 metre olur.
2- cephanelik binaları dışarıdan roket, havan gibi mermilerden etkilenmeyecek şekilde yapılır.
3- cephanelikler orduda en iyi korunan yerleden biridir. dışarıdan birinin girmesi imkansız olduğu gibi roket saldırılarından da etkilenmezler.
4- önlem olarak bazılarının içi boş, sadece şaşırtma olarak kullanılır.
5- öyle ha deyince cephanelikten içeri girilemez. emir gerektirir.
6- sayım ve sevkiyat söz konusu olduğunda bunu gerçekleştirmek, bırakın konuyla ilgili özel eğitimi, doğru düzgün atış eğitimi bile yapılmamış erlerimiz tarafından, başlarında sorumlu 1-2 astsubay ve varsa uzman çavuş bulunarak yapılır. (onlarında bu konuyla ilgili ne kadar eğitimli olduğu tartışılır)
ve son olarak herkesin bildiği gibi askerlikte mantık yoktur, çünkü her kesimden (okumuş okumamış kültürlü kültürsüz saygılı saygısız zengin fakir vs.) yüzlerce insanın buluştuğu bir grubun düzen ve disiplinini sağlamak için mantık ortadan kaldırılmıştır (bkz: emir demiri keser.). fakat bu sistem daha sonra karmaşıklaşarak gerçektende mantık dışı olayların yaşanmasına sebep olmuştur ve olacaktır.
şimdi bu mantıksız ortamda, niye o saatte oradalar, o saatte sayım mı yapılır, vay efendim eğitimsiz askerle bu iş yapılır mı gibi sorular abes kaçmaktadır. tabii ki o mühimmatı taşıyacak, sayacak ve indir kaldır yapacak olan en düşük rütbeli asker olan erlerimizdir. kanımca burada sorulması gereken soru yapılan iş ve işin saati değil, ordumuzdaki rütbeli askerlerin ne kadar eğitimli ve sorumluluk sahibi olduğudur.
not: tsk ya bir düşmanlığım yok, bilakis askeri, orduyu ve askerliği severim. lakin gözümle gördüğüm şeyleri de söylemek durumundayım.
edit: (bilmeyen arkadaşlar için) ordumuzda uzman çavuş rütbesi ile görev yapan askerlerin herhangi bir konuda uzmanlıkları yoktur. askerlik görevini tamamlamış ve 26 yaşını doldurmamış her türk erkeğinin basit sayılabilecek bir sınav ve kısa bir eğitimden sonra yapabileceği bir meslektir.
allah tüm askerlerin ailesine sabır versin. anlamıyorum bu askerlerin başına gelen kimsenin başına gelmiyor ne olsa asker ölüyor ve işin ilginç tarafı hepsinin ailesi gariban. bu işte bir yanlışlık var bu sistemde bir yanlışlık var.
25 askerimiz şehit olmuş. kaza ama sebebi bilinmiyor diyorlar nasıl bilinmiyor arkadaş o kadar uzman yetiştiriyorsunuz bırakın onlar konuşsun daha hiçbir şey belli değil bakanlar kaza kaza diyip duruyorlar.
halen tatmin edici bir açıklama yapılmayan patlama. yarak kürek açıklamalarla tatmin olan bir hükümet olabilir ama biz halk olarak enine boyuna her şeyi bilmek istiyoruz. kilometrelerce öteden hissedilen ve tahribat yaşatan bir patlamanın namaz kılmaya giden ve cephanelikten sadece 50 metre uzaklaşan bir askere neden zarar vermediğini bilmek istiyoruz. elbette bir erimizin kılına zarar gelmesini istemiyoruz ancak mantık çerçevesinde bir açıklama bekliyoruz. askerlerimize artık bir zeval gelmesini istemiyoruz. çözüm bekliyoruz. hindistan'da, pakistan'da bu tarz olaylar oluyor gibi saçma sapan açıklama istemiyoruz. ha böyle açıklama yaparım diyorsan oradaki devlet idarecileri gibi istifa etmesini de bileceksin. zira orda böyle olaylar olunca adamlar istifa etmesini biliyor.
izliyorum arkada analar babalar ağlıyor. hem de nasıl ağlıyor! insanın içi parçalanıyor. önde kendine orman ve su işleri bakanı diyen şahıs diyor ki bunlar normal şeyler. olur. pakistan ve hindistan'da da sürekli oluyor.vsvsvsvs. diye zırvalıyor. yazık çok yazık!
25 vatan evladı tam bir dangalaklık sonrası yaşamını yitirdi gece 25 askerimiz şehit oldu, sabah izmir'de 58 mülteci öldü. bir uğursuzluk var başımızda. bir bakan takdir-i ilahidir dedi. Üstüne ekledi bir kişi namaza çıkmıştı, kurtuldu dedi. diğerleri de namaza çıksaydı ölmezdi anlamına gelecek şekilde. ne diyelim densizlik demek lazım. dün gece telefonla bağlanıyoruz, belediye başkanı yaralı 4 yaralı diyor. 22 askerin kesin şehit olduğuna dair bilgi elimizde vardı ama belediye başkanı 4 yaralı var diyor, vali 9 yaralı var diyor. sanki parmağını kesmiş bu askerler. olayı bir küçük gösterme çabası. 25 vatan evladı tam bir dangalaklık sonrası yaşamını yitirdi. karanlıkta bu askerlere mühimmat taşıtıyorlar olacak iş mi? bu olayın gerçek manada soruşturulacağı ya da sonrası için önlem alınacağına dair bir şey duymuyoruz. bu olay gerçek anlamda soruşturulacak mı? bu millet seçilmişleri tarafından eşek yerine konmak zorunda mı? bu mühimmatı tabi erler taşıyacak albay veya generaller taşıyacak değil ama 15 günlük acemi askerler mi taşımalı? bu millet eşek mi? bu millet seçilmişleri tarafından eşek yerine konmak zorunda mı? Çok asabım bozuk kusura bakmayın. ben türkiye'de artık hiçbir şeye şaşırmıyorum. Ösym başkanı da aynı. adamın göreve geldiğinden beri yaptığı 10 sınav varsa yüzde 90'ı hatalı. ben bu işi yapamıyorum deyip bırakma gibi bir düşüncesi yok. hırsızlıkla soru çalarak hakim olmuş kişiler senden benden şerefimiz üzerine yemin ederek ifade vermemizi isteyecek.
''Hepimizi derinden üzen bu elim hadisede şehit düşen askerlerimizin ailelerine, yakınlarına, aziz milletimize ve sizin şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tüm mensuplarına sabır ve metanet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum'' gibi ifadeler kullanıp 10 dakika sonra çayımızı yudumlaması kolay...
peki ya paramparça olan bedenin kime ait olduğunun belirlenmesi için dna testi yapılıp tabuta koyulmak ?
25 insanın; ya bir ihmal ya da bir sabotaj sonucunda hayatını kaybettiği üzüntü verici hadise. terör belası yetmezmiş gibi bir de böyle haberlerle karşı karşıya kalmak zaten algı mekanizmalarıyla oynanmış ve beyni formatlanmış ülke insanında iyice kafa karışıklığı yaratmıştır. gecenin köründe yorgun ve üstelik içinde acemi askerlerin de bulunduğu 25 personelin o depada ne işi vardı? diye sormadan edemiyoruz. eğer bu olay askeriyenin bir ihmali sonucunda gerçekleştiyse türk ordusu büyük felan değil kardeşim kimseye maval okumasınlar. böyle büyük ordu olmaz.
patlamanın olduğu yer afyon, yani türkiye'nin doğusundan ve güneydoğusundan pek çok vatandaşımızın askerlik yapacağı, yapması muhtemel yer.
ama şehit olan askerlerimizin memleketleri içinde kürt nüfusun yoğun olduğu illerimiz yok.
şimdi bu durumda;
1)genelkurmay ve devlet patlamada ölen kürt kökenli asker varlığını açıklasa polemik konusu olacak.
2)ayrıca bu askerler listeye eklense şehit sayısının daha fazla olduğu gerçeği ortaya çıkıp siyasi irade rahatsız edilecek.
3)türk-kürt düşmanlığı tavan yapacak.
kimden neyi/neleri gizliyorsunuz?
çağımız bilgi ve bilişim çağı. lütfen herkesi koyun sanmayın...lütfen...
25 askerini denetleme yahut herhangi bir rütbeli emri sebebiyle kaybetmişse bu ülke yazıklar olsun.
askerlik yapan bilir ki sayım denetleme veya emir haricinde cephaneliğe görevli dışında kimsenin girmesi mümkün değildir. ve sayım ancak mesai saatleri içinde yapılabilir, insan soruyor kendi kendine o saatte o kadar askerin cephanelikte ne işi var diye. bizde mühimmat sayımı yaptık, o saatte neden 25 asker orada? kim gelecekti 6 eylül'de? veya erlerin gözünü korkutmak için hangi rütbeli verdi bu cezayı?
25 askerimiz, 25 vatan evladı ölüyor hindistan pakistan örneklemleri sunuluyor önümüze. birisi bana bunun açıklamasını yapsın, ayıptır.
bakın bu ülkenin bakanı ne diyor, " sayın genelkurmay başkanımızın, başbakanımızın buraya gelmesine gerek yoktur, herşey kontrol altında. " sayın bakan soruyorum size, ne yapsın başbakan, 25 mehmet haybeye ölmüşken, otoyol mu açsın ?
bu ülke ciddi şuur kaybı yaşıyor.
25 şehit üzerinden siyaset yapanları gördükçe de midem bulanıyor.
ve merak ediyorum, doğuda batıda kuzeyde veya güneyde
gencecikti. afyona gideli daha 5 gün olmuştu. 5. daha birliğine alışamamıştı. daha havasına suyuna bile alışamamıştı. gitti işte. konuşamıyor insan bazen işte. bu kadar yakın olunca olanlara, boğazına bir şeyler düğümleniyor, kelimeler yerine gözyaşı akıyor. üzülmemiş miydim arkadaşımın olduğunu öğrenmediğimde. yine ağlamaklı olmuştum. evet. ama bu kadar etkilememişti.
hani ateş düştüğü yeri yakar diyorlar ya. aynen öyle.
askerden gelecekti. iş bulacaktı kendisine. kardeşinin düğününü görecekti. evlenecekti. çocuklarını okula götürecekti her sabah. hayatın tadını çıkaracaktı. ama ne oldu? gitti işte. öylece gitti.
kimse uğurlamadı onu askere giderken. annesine özellikle söylemiş, beni uğurlamanızı istemiyorum diye. sessizce çekip gitti. bir duyduk ki ertesi gün tolga teslim oldu.
çocukluk arkadaşımdı lan o adam benim. mahalle mahalle dolaşıp taso oynardık, üterdik bebeleri. yeri geldi dayak yemekten kaçtık. yeri geldi gazoz kapağı toplamak için birahaneleri teker teker dolaştık. sabahtan akşama kadar bilye oynadık bir dönem.
başka mahalleden de değildi ki öyle uzak ırak yerde. kapı komşumuzdu lan. aynı apartmandaydık. ailesiyle samimiydik. ben şimdi burda zırlıyorum ağlayarak, annesi babası ne haldedir şimdi? küçük kardeşi alper ağlıyor mudur?
babası ali amca vatan sağolsun demiş midir?
dememiştir umarım. çünkü onların vatanı oğullarıydı. vatan sağ olmasın içindeki mehmetler öldüğü sürece. vatan sağ olmasın abi. daha fazla gözyaşı dökülmesin.
hayır lanetleyecek bir şey de yok ki ortada. savaşta kurşun atıp ölmedi ki bu adam. ya da çatışmada vurulmadı ki? el bombası taşırken öldü. iç anadoluda. askeri birlikte. hiçbir tehdit yokken.
ablamı aradım, evin önü ana baba günü dedi. açmışlar kocaman bir bayrak. herkes bekliyor burda dedi. neyi değiştirdi ki bu? ölen 25 evladımızı geri mi getirdi? kazaydı demek ailelerin içini mi rahatlattı? annesindeki suçluluk duygusunu mu azalttı?
kendi kendimizi tatmin ettik sadece. bir 10 gün daha yasını tutacağız, sonra unutacağız diye.
acayip bir duygu arkadaş. anlatılmaz. allah kimsenin başına gelmesin. ölümle bu kadar iç içe olmak, hele ki bu hassas dönemlerde..
mekanın cennet, biliyorum kardeşim. senin gibi iyi bir adamın gideceği başka bir yer yok. umarım orada, diğer 24 evladımızla rahatsındır.