tarafımdan izlenilememiş olan maçtır. hani izlesem önceki maçlara yaptığım gibi uzun uzun incelemelerde bulunup, sözlüğe yazacağım ama olmadı. onun yerine camiye gidip, teravih kılıp, dua ettim.
takımımıza başından inanıyordum ve güveniyordum. ama rakip ters gelen fransa olunca insan ister istemez şöyle bir durup düşünüyor. ama bu maç ciddi anlamda sağ tarafta 18+ yazısıyla oynanmalıydı.
fransızlar zaten sadece ilk çeyrekte oyunu dengede götürebildiler. ikinci çeyrekte kenardan gelen sinan güler topu ne zaman alsa içeri girip sayısını bırakabildi ki bunu bütün maç yapmış olması kuvvetli savunmamızın yanına ne kadar iyi bir hücum gücünü de eklediğimizi göstermiştir.
üçüncü çeyrekte ise bir toplu tecavüz söz konusuydu. savunmada fransızları oynatmadık, her hücumumuzda da keyif aldım açıkçası. dördüncü çeyreğin başında guardsız kalmanın da verdiği etkiyle biraz bocaladık ama sinan muhteşem oynayarak o açığı da kapattı.
umarım kerem tunçeri'nin sakatlığı ciddi değildir ve slovenya maçında oynayabilir. çünkü kerem olgunluk dönemi denilen dönemde ve ciddi anlamda takımı inanılmaz yönetiyor. hücumdaki nokta paslarının yanı sıra savunmada topa yaptığı baskı on numara. zaten takımımızın savunmasından bahsetmenin çok gereği yok. turnuvanın en iyi topa basan takımıyız denebilir amerikayla birlikte.
inanmaktan falan bahsettim entrynin başında. bu maç aynı zamanda ilahi adaletin olduğuna da bir kez daha inanmamı sağlamıştır. sen amerikadan kaçıcam diye rakibine yat daha. eh amerikayla oynamadan bitirdiler turnuvayı, demek ki plan tutmuş.*
artık çarşambayı bekleme zamanı. sözleştiğimiz gibi sloven arkadaşımla oturucaz, açıcaz biralarımızı ve umuyorum milli takımımız maç sonunda onu da sinir etme fırsatını bana verecek.
kendi adıma maça damgasını vuranın; sinan güler ve liseli detected tezahuratları ile a milli futbol takımı yıldızlarımız olduğunu düşündüğüm iyi maç. bence iki takımımız da tüm kadro, ülkeyi sevme, sevdikçe yaşamak isteme sebeplerinden biri. sayı atan basketbolcumu birbirini döverek tebrik eden futbolcumun beni dünya spor müsabakalarında temsil ettiği ülkemde yaşamaktan büyük zevk almaktayım şuan *
basketbol adına doğruyu sergilememizin yanına fransız nabzına göre verdiğimiz şerbet maçı kontrollü kazanmamızı sağladı. şerbet olarak nitelendirdiğim fransız hızlı hücumları ve 2. şans sayıları fransa'yı fransa yapan hatta basketbol doğrularını bile yenebilecek kimliğe bürünmelerini sağlayan etkendi ve biz bu işi layığıyla yapıp onları '' umarım türkler kötü hücum eder.'' temennisine iterken hedo ve sinan ikilisi harikulade hücum sayılarıyla fransız umutlarını söndürdüler.
bu basketbolun ve arzunun yolu uzun...
murat murathanoğlu'nun bu maçtaki takıntısı ayakla müdahalelerdi...
murat abi'nin hastasıyız hemde efes koraç'ı kaldırmadan önceki senelerden kalma bi hastalık...
tanjevic'in nihayet adam gibi sinan güler'i oynattığı maçtır bundan sonra sinan'ın sürelerinin daha fazla olmasını beklemekteyim.zira onun gibi patlayıcı oyuncu yok takımda.
bu ne lan? tabii ki galibiyetten dolayi orgazm zevkini yine yasadik ama yani fransa fransa dedikleri bu muydu?
keske noah, turiaf, parker vs. felan da olaydi da zevkli bi mac izleyeydik gurbet elde kirk yilda bir.
bu arada merak etmeyin sizin turkiye'de izlediginiz futbol milli takiminin birbirine balonla vurma goruntuleri nba tv'de gorunmedi. fakat nba tv'de maci sunan adamlar milli takimin canavar gibi uzunlari oldugunu, cok saglam defans yaptigini soylediler. maci koparan adam da onlara gore hido felan degil, ikinci ceyrek'de oyuna girip hemen ardindan 8 sayi sallayan sinan guler dediler. enerjisine hayran kaldilar, "nasil oluyor da yaninda bir uzunla beraber rahat rahat turnikeye giriyor?" dediler. ayriyeten "bir basket macinda topa en fazla ayakla vuran taim heralde turkiye'dir" demeyi de ihmal etmediler. ekrana guzel turk kizlari getirdiler bol bol. gul golge'yi de gormus olduk boylece. onun icin de "devlet gibi kadin masallah" felan dediler.. saka lan saka..