messi'nin havalara girdiği maçtır . hayatında kaç kere serbest vuruştan gol attın demek gerekir messi'ye birde yanında veron gibi bi free kick üstadı var iken ...
edit : şunuda gol sayarsak bir gol atmıştır duran toptan messi hakkını yemeyelim
acayip derecede arjantin'i desteklediğim ama sonunda söverek uykuya dalmama neden olan maç. aslında iyi başladı arjantin maça ama o duran toplardaki zaafiyet maçı kopardı. hiç yoktan yere yenen iki gol ve ataktan çok defansı düşünen, anadolu takımı zihniyetinde bir brezilya.
bu maçın bana gösterdiği bazı şeyler de var tabi. şöyle ki;
1. heinze orta yapmayı bilmiyor.
2. veron daha bitmemiş, avrupa'nın her liginde çatır çatır oynar.
3. diego milito bizim matias delgado'ya benziyor, ama delgado'nun burnu o kadar çirkin değil tabi.
ayrıca dos santos'un messi ve tevez'e sürekli sert girmesi gece gece sinirlerimi zıplatmıştır.
(#5970930) nolu entryde her zamanki gibi haklı çıktığımız maç. maradona'ysan maradona'sın ama bu senin futbol taktiğini kullandırabilme yeteneğin olduğu anlamına gelmez adamım.
maradona'nın tırnak yeme seanslarıyla geçen maç. messi, agüero ve tevez gibi minnacık oyuncuların brezilya'nın cengaver defansı tarafından sürekli püskürtülmesi üzmüştür; gönül isterdi ki şov olsun, gönlümüz şenlensin.
arjantinli futbolcuların sulak yerde yetişmemelerinin pahalıya patladığı maç. kun agüeromessi'yi omuzlarına alsa, tevez de alttan destek verse 1.90 etmez toplam boyları.* e böyle olunca da, güzel paslarla ceza sahası etrafına kadar getirilen toplar, batigol ya da crespo olmadığı için doğru düzgün bir atak olamadan, gelen ortalara bir tane kafa vurulamadan perişan olup gitti.
arjantin'in futbolu yine de zevk vermiştir bizlere ama 3 büyükler deplasmanına gelmiş anadolu takımı gibi oynayan brezilya 4 kere gelip 3 gol bulmuş ve maçı kazanmıştır.
arjantin'in neye güvenilerek açık ara favori gösterildiğini anlamadığımız, sonuçta beklediğimiz gibi brezilya'nın kasmadan tangocuların eline verdiği maç. brezilya gibi, yapılanma sürecini tamamlamış ve şu anda güney amerika'nın en oturmuş sistemine sahip olan takımına karşı bu maçta arjantin'in tek avantajı maçın rosario'da olması ve kendisi uğruna stad önünde 2 gece yatacak bir taraftara sahip olmasıydı, gerçi bu taraftarların maç boyu pek bir esprilerini göremedik ya da ntv taraftar sesini epey kıstı. messi la liga'da barça'yla ligin ilk maçına bile çıkmamış, sırf bu maça hazırlanmak için. olmayan sistemi 1 haftada mı oturtacaksınız? sonra da teknik direktöre gel; diego armando maradona, ya geç allasen, bu mudur koca arjantin? bir de lionel messi'nin doğum yerinin rosario olmasıdır sanırım medyaya tüm gazı veren.
lionel messi'nin ilahlaştırılmasının mavi-beyaz çubuklulara zarar verdiği kanısındayım, 2006'daki ronaldinho örneğinde olduğu gibi herkes messi'den bir şeyler bekledi. ne kadar mükemmel futbolcu olursa olsun, insan evladı bu da; önünde lucio gibi, luizao gibi, maicon gibi adamlar varken yedirmezler. resmen bir duvara karşı oynadığından, tevez'le de yardımlaşamadı. kaldı ki bu adamlar geride oynayan orta sahanın da yardımıyla maxi rodriguez, javier mascherano gibi hızlı çıkması beklenen adamları da iyi kestiler. luis fabiano gerçeği de ortaya çıkınca, brezilya için pek zor olmadı skora gitmek.
sonuçta arjantin'in felaket dağınık oynadığı, kimin ne yaptığının belli olmadığı, ayağına topu alanın bireysel becerisiyle bir şeyler yapmaya çalıştığı ve %90 sıçtığı, buna karşın brezilya'nın da sistemi takır takır işlediği bir maç oldu. mavi-beyazlı ufak tefek fakat becerikli çokça adam vardı sahada, hepsi de kalabalıkta kaybolup gittiler. böyle bir durumda arjantin ancak duran toptan, ya da uzak mesafelerden bir gol atabilirdi, zaten öyle oldu. sonradan damat* girdi oyuna, onun da akıbeti çok farklı olmadı. maradona'nın 25. dakikadan itibaren aralıksız tırnak yemesi de maçın bir özetidir sanırsam. maç öncesi anlamsızca şişirilen arjantin balonunun patlaması da ziyadesiyle sevindirmiştir. 5 eylül 1993'teki 0-5'lik kolombiya yenilgisinden sonra gene bir 5 eylül'de ikinci iç saha yenilgilerini aldılar. son yıllarda brezilya acımıyor, çakıyor arkadaş, bu böyle. 2005 konfederasyon kupası finali ayrı bir hüzün hikayesidir, ondan daha büyüğü 15 temmuz 2007 brezilya arjantin maçı var. gördük ki brezilya o klasik çehresinden sıyrılmaya başlamış, süper teknik adamlarla iş bitiren brezilya deli gibi pres yapan bir sistem takımı olmuş, dunga iyi iş yapmış.
şöyle de bir şey var; arjantin'in maça gereğinden fazla konsantre oldukları ve büyük stresle oynadıkları her hallerinden belliydi, toplu kilise ziyaretleri falan. bugüne dek böyle büyük maçlarda stresli oynayanın %90 oranında kaybettiğini gördük, arjantin de bir ölçüde kendilerine verilen bu gazın kurbanı oldu. bir maradona'dan gerçekten ümitli olan var mıydı acaba?
herkesin hakettiğini aldığı maç olmuştur, olan da sabahın bilmemkaçına kadar ayakta kalıp da şöyle aciz bir arjantin'i izlemek zorunda kalan biz futbolseverlere olmuştur.
tek tek isimlere bakıldığında arjantin'in açık ara avantajlı olduğu maçta brezilya net bir galibiyet aldı. ancak maçta dikkatimi çeken husus kapanmayan atak futbolu oynayan bi takım olarak bildiğimiz brezilya bu maçta bizim karşımızdaki estonya'dan daha çok kapandı. top arjantindeyken iki ön libero veron ile mascherano ceza sahasının önüne kadar gelip oyunu sıkıştırdılar. sağ ve sol kanatlar (elano ve andre santos) başka maçlarda çizgiden en azından 3-4 orta ortalaması ile oynarken bu maçta çizgiye kadar bile gitmediler neredeyse.
sonuç olarak brezilya dün resmen italya gibi oynadı.
messi, agüero, maradona gibi isimlerin gazına gelen bazı insanları üzmüş maç. antipatik denen, sevilmeyen brezilya ellere vermiştir. iddaa'da 3.10. boru mu lan.
yıllardır arjantin, "oyuncularına göre taktik kuramamak" sorunsalını yaşıyor. sırf messi uğruna bile barca taktiği uygulanabilecekken bu takıma, adamlar hala garip bir savunma futbolu oynuyor, e haliyle de olmuyor.
o değil de, yıllardır en sempati duyduğum milli takımdır bu arjantin(javier saviola-cm etkisi de denilebilir buna), şu kadroyla bile başarılı olamadıklarına görmek beni nasıl üzüyor tahmin edemezsiniz.
arjantin'in hayal kırıklığı yarattığı maç. elinde zehir gibi topçuları kullanamayan maradona'nın da sonu iyi görünmüyor. ayrıca karşı kaleye gitmek için 30-35 pas yapan iki takımı da kınıyorum. ulan hepiniz avrupa'da oynuyorsunuz dikine oynayın şu futbolu. sahurda daha fazlasını bekliyorduk.
maradano'nın teknik direktör olamayacağının kanıtı. adam öyle bir taktik vermiş ki ya çok karmaşık ama işe yara bir şey ama futbolcuların kafası basmıyor ya da hiç bir bok söylemiyor oyuncular çayıra çıkan koyunlar gibi otlamaya çıkıyor. bir tane göze hoş gelen organize atak yok abicim. bırak bu işleri maradona.
dunga ya artik bu takimin alex gibi, ronaldinho gibi oyunculara ihtiyacı oldugunu gosteren musabaka. bu adamlar koşmuyorlar evet ama yahu 2-0 öndesin 3-1 öndesin ayaginda bi top tut kardeşim. hani bana türk milli takımı olsanda 1 koşmayan oyuncu bile tüm takımın dengesini bozsa bir yere kadar ama zaten 10 dakikada ancak kaleye gitmeye alışkın bir takımsın, her aldıgın topu kakaya verip kakanın 4 kişinin arasına dalıp gol atmasını beklemek ne kadar realistik. olmuyor işte. an itibariyle bu entry i yazarken 75. dakika 18. saniyede yine aynı pozisyonu gördük. top kakaya geldi, kaka sikinin doğrusuna dalmaya calisti yine olmadı yine olmadı.
ortaya alex de souzayi ronaldinho yu vs koy, yanina robnho yu kakayi maiconu fabiano koy bakalım noluyor. ben burdan gördüm fabiano 12314125 kez öyle güzel kosu yaptı ve top gelmediki. yazık yahu. ben acıdım burda adama
(bkz: türkiye de 70 milyon teknik direktör olması)
edit: dakika 78.14 te yine aynı pozisyon ve evet brezilya hala ayağında top tutamıyor. brezilya defans çanakkale geçilmezi oynuyor, brezilya ortasahası 20 bilemedin 30 saniye ancak ayağında tutuyor topu.
messi mi?
maçın başından beri hala pes 2009 da become a legend modunda eleman. her topta el kaldırıp top isteme, 2 3 vucut calımı sonra sut yada final pası.