maçta şunu fark ettim ki bu takımdan bir şey olmaz. zaten sürekli abartılır. diğer takımlarda gelişme böbürlenmeyle, yıldız havasına girmeyle,ee artık nba deyim arkadas tripleriyle değil, azimle ve çalışmayla oluyor.bu takım çalışmıyor mu?şüphesiz çalışıyor ama işleri sadece geyik. sağlam takım oyunu ve istikrar adına bir şey göremiyorum. litvanya maçında koca nowitzki nin almanya için deliler gibi savaşması beni utandırdı.
nerde geçen seneki ümitler şampiyonasında dünya kupasındaki ersan ilyasova nerde bu maçtaki ersan ilyasova dedirten maçtır. bir adam 1 senede bu kadar mı değişir. 10 da 1 de oynadı herhalde.
maçın başından itibaren spikerlerin sürekli tanjeviçi eleştirdiği maçtır. Oysa turnuva başından beri serbest atışlarda hiçbir baskı yokken kaçıran, boş turnikeleri kaçıran, 25 tane üçlük deneyip 2 tane sokan, defans yapıyorum diye direk gibi dikilen o değildir herhalde. Litavanya maçında Semih oyundan çıkıp kenara oturduğunda noldu bak girdin oynadin da noldu yani bakışı fırlatan da o değildir. maçdan önce bar bar dolaşan da o değilir herhalde.
ne olackasa olsun diyerek kaybetmemizi istediğim maçtı. lakin alpelladan bile kötü bir takım olan çeklere de yenilecek hatalar yapmadık. sevindim tabi bir vatandaş olarak. kayanın dedikleri tüm takımın isyanı gibiydi. ben ibonun söylediğine takıldım. "bugün yüzdeli attık" dedi. işte basketbolumuzda temel sorun bu. dış şutlara bel bağlamak. bu zihniyetin vücut bulmuş hali de ibo. ball handling yok, ikili oyun becerisi yok, topu boyalı alana indirme zihinlerde hiç yer etmemiş etmeyecek. evet biz yüzdeli atarsak herkesi yeneriz, çünki onyıllardır kullandığımız tek hücum silahı işlemiş olur. ibo da mutlu mesut ikinci çocuğu üretmeyi düşünürken bir yandan üçlük sallamaya devam eder. umarım ikincisi de kız olur(!)
birisinin tanjeviç'e rotasyon denilen şeyin 3 dakikada bir oyuncu değiştirmek olmadığını anlatması gerektiğini açıkça ortaya koyan maçtır. tanjeviç o kadar hızlı adam değiştiryor ki yakında bizimkiler bitecek bikaç adamı çeklerden ödünç alacak diye korkuyorum.
vurubıl mıdır nedir öyle saçma sapan bir ada sahip olan adamı savunamayan takımımızın bu maçtan galip ayrılırsa marco belinelli karşısında ne yapacağını düşündüren maç.
zırt pırt oyuncu değişikliği hastası olan "sözde" teknik direktörümüz yüzünden fark gittikçe kapanıyor malesef. şu an 4 sayı. ikinci çeyreğin bitimine 6 dakika var. delirmeye başlıyoruz efendim hayırlısıyla.
çok iyi başladığımız ancak erken gelen oyuncu değişikliklerinden sonra temposu düşmüş maçtır. ilk çeyreğin bitmesine 15 saniye kala durum 25-13. hido' nun faul sayısı 3 bu arada.
grupta; galibiyetsiz iki takımın üçüncülük maçı. neden takımımız bu kadar ağır eleştirilere maruz kalmıştır acaba. eleştirenlere karşı bazıları da şöyle demiş; takıma laf söyleyenler nankörsünüz, yendiği zaman aslanım kaplanım yenildiğinde ruhsuz falan filan. mesela yenmek veya yenilmekten ibaret değildir. bir zamanlar (#557368) nolu entryde belirttiğimiz gibi çıksın aslanlar gibi mücadelesi etsin, yeter bize. bu akşam için şunu söylemek lazım; iyi oynayarak, yüzdeli atışlar yaparak yenmesinler. savaşarak, ruhunu ortaya koyarak yensinler.