hâlâ aklımda olan, unutamadığım bir yağmurdur hatta bir gün öncesinde berbere gittiğimizi bile hatırlıyorum. bir abi takla ata ata gidiyordu. tarihini unutmuşum ama o tarihte g-mail'den soru sorduğum için hatırladım.
yalnız ne gamsızmışım. gece iki defa uyandım. alt tarafı yağmur işte iq, diyerek uykuya devam ettim. aslında gamsızlık da değil. çok yoruluyorum napayım. deprem olsa bile uykuya devam edebilirim. o kadar yorgun.
hala devam etmektedir. o değilde ne yağdı be piiii. saat 03.00 de uyandırdı şimşekler gök gürültüleri sağanak derken sabaha kadar dinletti kendisini. demek ki hep içine atmış atmış sonunda patladı gök yüzü. ne dertlenmiş be yazık.
Sabah işe gelirken kulağımda kulaklık ve henüz hızlanmamış hafif bir yağmur eşliğinde huzuru iliklerime kadar hissettim, tabi hızlanmadan önce kendimi iş yerine atmam da ayrı bir şükür sebebi.
elimde kahvem dedim romantik romantik denizin üzerinde çakan şimşekleri izleyeyim. bi 15 dakka iyiydi uzaktaydı da yavaş yavaş geldi gelmekte olan. tepemde çakmaya başlayıp geceyi gündüz yaptı. neyse gene problem yok derken biri resmen gözümün önünde patladı. flashbang yemiş gibi bi geçici körlük yaşadım. bir hışımla odama kaçtım.
gelmeyebilir.
bu istanbul un kendine özgü bir savunma mekanizması var, doğal.
coğrafyasından kaynaklı.
edirne ye 50 cm kar yağar. istanbul a geliyor derler, istanbul sınırında kalır, giremez.