çok tanıdık bir öykü bu.
babamında böyle bir takıntısı hevesi var. onun ki duruyor gözünün önünde, garajda. arada bir garajı açıp güneş gösterip havalandırıyor. masraf bölümüne hiç girmiyorum. adamın tutkusu.
hay amısına koim. okuyunca kendimi gördüm şerefsizim. her gün 'sat şu arabayı kurtul' cümlesini duyuyorum.
arabam şu an tamircide, sanayide tanımadığım esnaf kalmadı ama satmam cillop gibi araba sonuçta.
edit : az önce usta aradı, 'bu araba iflah olmaz' dedi.
sahsim adina "bir tek ben degilmisim" dedirten durumdur.
al, kullan, cöpe at, yenisini alicilardan olmayanlardan. aslinda tutumlu kisi davranisidir.
en azindan aracini tanir, nesi bozuk, nesi calisiyor bilir. ne yaptiginda seni yolda birakacak, uzun yola gider mi gitmez mi bilir. onu satip, yenisini alsa; bi o kadar masrafi yenisine zaten yapacaktir.
frenleri degisir, balata sorun verir. balata yapilir, egsoz sorun verir. egsoz yapilir, boya ister.
sanzuman bozulur, masraf edersin, hemen ardindan jonta yakar. "lan o kadar masraf ettim, sanzumana yazik" der, jontalari yaptirirsin.
belirli bir süre sonra aracla kullanici arasinda emosyonel bag olusur.
hatta bazen arac sirf seni üzmemek icin, boardcomputerde hata bile göstermez (o derece batil inancliyim bu konuda).
motor tikir tikir calismasina ragmen, "ne olur ne olmaz, bir gün motor inerse yeni motor taktirip, kullanmaya devam ederim" diye simdiden yedek motor arayisina girdim.