deivid de souza'nın 78. dakikada attığı, verilmeyen golünde, topun 78 cm. çizgiyi geçtiği maç. lig tv'de hesaplanmış. yani 1-2 metre demeyin yalan olur.
2002-2003 sezonunda, galatasaray-adanaspor maçında elle atılan golü yaklaşık 70 metreden görüp golün iptalini sağlayan, erhan sönmez, deivid'in %100 lük golünü vermedi.* budur...
deivid'in 35 metreden çaktığı şutta, topun bir ağlara değmediği kalmıştı. hakem erhan sönmez ya bunu harbiden görmedi, ya da görmek istemedi. yorum sizin, gören görmüştür artık...
ayrıca emre belözoğlu'nun sağ 90 daki örümcek ağlarını topladığı karşılaşmadır.
once deivid'i zorla sokmaya calısan hakemle daha sonra 5 metre iceri giren topu gol vermeyen hakemin fenerbahce yi yakma cabalarının sonucsuz oldugu karsılasmadır.
bundan önceki 3-5 maçta olduğu gibi bu maçta selçuk un maçıdır. adam hiç bişey yapmasa bile varlığı yetiyor. o olmasaydı kim itiraz etcekti fener in +1 yabancıyla top oynayacağına... ben diyorum bu selçuk ta var bi yetenek... var bi keşfedilemeyen...*****
özetlerinden izlediğim kadarıyla fenerbahçe'nin sıfır pozisyonla oynadığı maç. fenerbahçe bu denizli defansına karşı pozisyon bulamıyorsa verilmeyen gol çok da tartışılmamalı bence.
deivid'in verilmeyen golünden önce diego lugano'nun kendi ceza sahası içinde topa elle müdahalesinin atlandığı ve denizlispor'un penaltısının güme gittiği maç...
ilk yarı itibari ile tek organize atagın olmadıgı, ikinci yarıda emre ve deivid'in oyuna girmesi ile şekil alan maçtır. fenerbahçe'nin bir net golü ve ofsayt diye kesilen başka bir golü verilmemiştir. * son dakikalarda da denizlispor'un bir penaltısı hakem tarafından es geçilmiştir. *
allah verdi de denizspor kör topal bir gol bulup maçtan puan alamadı, yoksa yarın mhk toplanamadan fesh edilirdi.
yine ve ısrarla söylüyorum fenerbahçe'nin iyi futbol oynamadıgı maçtır. ikinci yarı itibari ile oyuna göstermelik bir agirlik koymuştur o kadar. emre'nin harika golü günü kurtarmıştır desek haksız sayılmayız. birisi 35 m , bir digeri 40 m'den cekilen iki şutla maç kazanacaksa fener hiç fuzuli sahaya cıkmasınlar. yok öyle yagma!
bakıyorum bazı futbol bilginleri bizi ezik olarak nitelendiriyor onlar çok asil takımlar ya o zaman beşiktaş ve galatasaray bu haftaki maçlara temiz bir lig pankartıyla çıksınlar malum bi zamanlar bu pankartlarla maça çıkıyorlardı şimdi yine görmek isteriz aynı pankartı türk futbolunun geleceği için açın şu pankartıda ne kadar asil takım olduğunuzu görelim!
fenerbahçe'nin rezalet bir ilk yarı oynadığı, ikinci yarıda da rezalete yakın oyun oynadığı karşılaşmadır. bu nasıl ilk yarı arkadaş? şutu geçtim, ileriye dönük bir pas yok, kanat atağı yok, orta yok, alex'in cılız şutundan başka pozisyon yok. kazım kazım yine acayip lakayıt. o fiziğiyle hep kendini yerlere atan bi tip olup çıkmış. defansına da sıfır yardım. gökhan gönül gene bi yerlerinden soludu adamın açıklarını kapatmak için. josico, maldonado'dan 5 gömlek iyi futbolcu olmasına rağmen, fenerbahçe'nin kesinlikle futbolcusu değil. bi şut çek, bi adam geç be adam. tamam topu kapıyorsun ama o kadar. ikinci yarı takım sahaya çıkıyor ve değişiklik bekleyen gözler yine hüsrana uğramış vaziyette. bizim dede takımdan memnun olacak ki değişiklik yapmamış. oyun gene aynı vaziyette sürüyor. atak yok, orta yok. derken dede dayanamıyor ve deivid ile emre'yi alıyor. işte takım ondan sonra biraz düzeliyor. emre harika gol atıyor ve takımı ipten alıyor.
bir iki sözümde aragones'e "bu takım bu hocayla artık yola devam etmemeli. sanki karşımızda barcelona takımı var ve biz atağa çıkmıyoruz. denizli gibi bi takıma karşı bu kadar korkak oynarsan, yerin fenerbahçe olamaz"
roberto carlos'un maçın son saniyelerinde hücuma çıkarken topu havada 4 kez sektirdiği maç. bizim erdoğan'la beraber izliyorduk mçı evde. * erdoğan sakin sakin maçı izlerken birden hoplayıp zıplamaya, evde taklalar atmaya başladı. vay efendim, nasıl top sektirirmiş de, çok t.şşaklıysa porto maçında yapsaydı da falan...
sonra metin tokat'ı aradım, rakip 1-0 geride olduğu için "ezilmiş bir takım" konumundaymış, bu yüzden roberto carlos top sektiremezmiş. hakemin sarı kart vermesi gerekiyormuş. *
zor da olsa denizlispor belasını 1-0 lık skorla geçtiğimiz süper lig maçı. emre de kırk yılda bir işe yaradı. attığı füze gibi golle denizli kalesini yıktı. deivid in buz gibi golü de verilmedi. yardımcı hakemi Erhan Sönmez bu pozisyona nasıl gol değil der inanılır gibi değil.
sözlüktekilerin bu sezon kimlerin sahaya futbol değil de voleybol oynamak için çıktıklarını, kimlerin rakiplerine verilen gole uzun süre itiraz ettiklerini, kimlerin maçlarda çirkeflik yaptıklarını unuttuğunu gözlemlediğim başlıktır.
maç ile ilgili olarak çizgiyi geçmiş, geçmemiş artık geride kaldı. hakemin uzakta kaldığından göremediğini düşünüyorum. sonuçta zor bir deplasmandan alınan 3 puan ve zirve yarışına ortak olmayla sonuçlanmış bir maçtır.
artık bu maç geride kalmış, önümüzde çok kritik bir dinamo kiev maçı vardır. bu futbolla kazanırmıyız pek bilmesem de fenerbahçe'den en azından taraftarı tatmin eden bir futbol bekliyorum. bir çok kişinin kötü oynayalım ama yeter ki kazanalım düşüncesinin aksine.
bu sene takımın tamamı elle gol atmaya çalışırken sarı kart gören ve 2 tane de elle gol atan bir takımın ezik taraftarlarına dert olmuş onları derinder yaralamış maç.
lan hadi anladım kafalar fazla çalışmıyor hafızalar balık, vahap beyazları, ahmet çakarları unuttun! geçen haftaki süleyman abay'ı da mı unuttunuz be!
diyoruz ya asil olan sarı laciverttir! sefil olanın adı üstünde,
denizlispor ve asil fenerbahçe arasında geçmiş olan maçtır.
bu maç gibi birçok maçta asil fenerbahçe'nin asil taraftarları bir golleri verilmeyince ağlarlar, fakat o kadar asillerdir ki her sezon en az bir gollerini asaletten ötürü topa pis ayakla vurmayı sevmedikleri için elleriyle atarlar, hakemler bu asil hareketlerini takdirle karşılar golü verir, bu asil taraftar da hep unutur bunları.
lugano'nun asil itirazları, edu'nun asilce topu hakeme fırlatması falan gerçekten bütün takımlara örnek olmalıdır. *
ikinci yarı emre'nin golünden sonra sıkılıp kapatılan, ama çok şeyler kaçırılan karşılaşma. televizyonlar maç için birşeyler kıpırdattı, ama skor değişmedi. bir iş var hacı dedim. gittim baktım, pozisyon gösteriliyordu.
ofsayttır, fauldür; birşey olmuştur dedim ne kadar mantıksız gelse de. temiz bir şutsa ama o...
fenerbahçe'den nefret eden biri olarak söylüyorum, s*keyim sizin hakemlerinizi.
itiraz kültürünün kimde nasıl olduğunu gösteren maçtır.
tabi türkiye liginde sahaya 100 ton su fırlatıp stad yakan bir taraftar zihniyetine sahip bir takım var ve o takımın çirkef kere çirkef futbolcuları var.
şimdi düşünüyorum. denizlispor-fenerbahçe maçında fenerbahçe'Nin 2 nizami golü verilmedi. guiza'nın aşırtmasında öncesinde ofsayt kalktığı gibi bir de adam sarı kart yedi. açık bir goldü deivid'in mükemmel golünde de da top çizgiyi zannederim 1 metreye yakın geçti.
böyle bir şey bahsettiğim çirkef güruhun başına gelseydi ne olurdu?
hakem itilir kakılır, ağızlardan köpükler çıkaran bir grup futbol teröristi türlü türlü şebekliklerle ve piskopata bağlama ayaklarıyla tribünleri gerer, sahada kavgalar çıkarır, yuvalarından fırlamış gözleriyle hakemi doğduğuna pişman ederlerdi.
ben söylemedim hangi takım olduğunu varın siz tahmin edin.
kendisine büyük takım diyor bu kültürü ve temsil ettiği değerleri olmayan takım.
bir de fenerbahçeli futbolcuların itirazına bakın. itiraz bile denilmez sitem.
işte burada asalet ve sefalet farkı ortaya çıkmaktadır.
eğer top tamamen çizgiyi geçmişse ve de hakem bunu görmemişse kural hatasından tekrarlanması gereken maç. ya da topun direğe çarptığı dakikadan itibaren devam edilmeli. ama deivid'in de aynı vuruşu tekrar yapması şartıyla.
fenerbahçeli'lere rahat bir nefes aldıran maç olmuştur. cuma gününden böyle zor bir deplasmanı kayıpsız atlatıp, rakiplerin maçlarını gönlül rahatlığıyla beklemek hoş olsa gerek.
deivid'in şutunda topun tamamının kale çizgisini geçmediği maçtır. malum topun çapı 2,5 metre ve top bir metre içeriye vurunca yarısı dışarıda kalıyor. arkadaş nerenizle izliyorsunuz maçı anlamıyorum ki.