15-20 dk geçmesine rağmen elektriğin gelmemesiyle kesilen umut herkesin oturma odasına toplanmasıyla devam eder. mum ışığı ile aydınlanan çehreler, evin babasının anlattığı gençlik hikayeleriyle mutlu mesud olmuşken birden elektriklerin gelmesiyle florasanın o keskin beyazlığı mum ışığının tüm o samimi, sıcacık sarı ışığını hakimiyeti atına alır adeta tokatlarcasına. herkes evdeki meşgalesinin başına döner ve içinden keşke birazdaha geç gelseydi şu elektrikler dersin. (bkz: buda böyle bir anımdı)
çalıştığım şu lanet olası şehre ısrarla davet edeceğim kişidir.
son yirmi gündür saat 13.00 ile 16.00 ve 17.00 - 21.00 arasında istisnasız olarak elektrkler kesiliyor ve bu allah ın cezası şehirde 150 lira elektrk faturası ödüyorum her ay. güneydoğu da bir şehir. kaçak kullanım oranı 100 de 90 . şaka gibi ama gerçek. benim tek başına ödediğm elektrk faturası yemin ediyorum tüm mahallelinin faturasından fazla.yemin ediyorum. bizzat tedaş müdüründen dinledim. hocam aylık 5 lira 10 lira fatura ödeyen ama evinin her odasında ısıtıcı olan evler var. kahrediyorum, hakkımı helal etmiyorum. basıyorum en yakası açılmamış küfürlerimi.
devlet buraya bir el atsın.
lafa gelince demokrasi, insan hakları diye arka taraflarını yırtanlar neden kaçak elektrik kullandıklarını da ifade etmezler.
sanırım ülkemizde demokrasi tanımı hırsızlığa yatay geçiş imkanı sunan bir biçimiyle yaşanıyor.
aslında sayfalarca yazmak var da ben en iyisi lanet olsun diyeyim siz de anlayın artık.