görselliği on numara olan film. uzak doğu filmlerine, kültürüne, dövüş sanatlarına özel bir ilgim vardır. filmde keanu var bi de, bu iki unsur filmi defalarca izleyip bayılmam için yeter de artar bile.
bir grup samurayın, efendilerinin öldürülmesiyle ronin statüsüne düşmesini ve efendilerinin katilinden intikam almasını anlatan japon efsanesi.
ayrıca amerika birleşik devletleri'nde, ronin motor works isimli bir firma tarafından üretilmekte olan motosiklet. 47 ronin'e adanmış toplam 47 motosiklet üretilmektedir. görüntüsü oldukça çekici.
1962 yapımı harakiri isimli filmi izlemeyen 47 ronin'i film sanır. "harakiri izle" yazın göreceksiniz. yalnız filmin sonunu sabırla beklemeniz gerektiği konusunda peşinen uyarayım. değecektir...
Japon kültürünün önemli hikayelerinden birisi ve aynı isimle çekilen Hollywood filmidir. Hikayeyi tam anlayabilmek için bushido ile ilgili kitap falan okuyacağım. kafama tam oturmadı, onun yerine filmle ilgili birşeyler deyivereyim.
aceleye gelmiş ya da kötü bir yönetmene sahip film. tamam sıkılmadık falan ama arka planda anlatıcının olduğu, ekibin toplanıp bir amaç uğruna savaştığı filmlerin klişelerini yan yana toplasanız bundan daha kötü olmaz. görselliğe falan lafım yok da, hani 300 filminin japon versiyonunu çekelim mantığıyla bu iş yapılmaz kanımca.
ama filmin kurgusu fazlaca canımı sıktı. şöyle ki, japon kültürüne ait üstelik onur, gurur ve disiplin temalı olan bir öyküyü ben ney şöyle anladım:
yaşadığımız dünyayı kötüler yönetiyor.
sana kahpelik yapılabilir ama sen temize çıkamazsın.
yönetenlere itaat etmezsen her türlü ölürsün.
Şimdi;
--spoiler--
yaşadığımız dünyayı kötüler yönetiyor: Cary-Hiroyuki Tagawa sevdiğim bir adamdır ama tüm filmlerinde kötü karakterdir. çekik gözlü Nuri alço modunda bir adamı shogun olarak oynatarak filmin bu algıyı yerleştirdiğini düşünüyorum. yani adil bile olsa bu wishmaster daki cinin dilekleri gerçekleştirmesi gibi kanlı dileyene hayır getirmeyen cinsten. itaat et yoksa öl, hiç kaçarı yok.
sana kahpelik yapılabilir ama sen temize çıkamazsın: eşşoğlusu kira içten pazarlıklı ve düşmanlık besliyor, bir oyun çevirip rakip gördüğü lord u aşağı alıyor, hatta göz göre göre cadı besliyor! lan adam bu işten deli karlı çıkmış acaba kumpas kuran mı var diye düşünen yok. yani bir düzen var, herkes kurallara uymalı ama herif karaktersiz kalleşse yapacak birşey yok. çünkü ona programlanmamış, sistemde bug var. allahım ya!
yönetenlere itaat etmezsen her türlü ölürsün: adam gitmiş büyüyle falan uğraşan zalim derebeyini kesmiş. bunu da usullere uygun olarak yapmış. ama ölsün! arkadaş o kadar becerikli adam sağ kalsa çin'i işgal edersiniz be! nasıl bir anlayıştır ve manyaklıktır anlayamadım ki? ama yok shogun ın namı yürüsün di mi?
lan peki o kadar adamdan az da olsa bir kısmı yarın bir gün benim de başıma biri çorap örer de bok yoluna giderim diye düşünmez mi? herifçioğlu kira büyü müyü işler çeviriyor numunelik ne yapıyon deyip sopalayan bile yok. ama diğeri hayatında 1-2 kere sınır dışına çıkmış ki o da herifin zoruna gitmesinden, yok abi ölecen ama bak onurunu kurtar seni törenle kesiyoruz hem de self servis. yok arkadaş yatmadı kafama. hem hikayeyi bok edip hem de subliminal mesaj verilmiş filmde.
japonların kültürüne saygım var, bu filmin bana düşündürdüğü. yoksa esas hikayede böyle 46 kişi seppuku ile gidiyor ama eminim ondaki tema böyle değildir.
--spoiler--
sonuç olarak, merak edenler izlesin ama o afişlerdeki büyük merak uyandıran iskelet dövmeli tabancalı abi hababam sınıfındaki pişmiş kelle kadar falan gözüküyor, beklentiyi büyütmeyin.
yine bir japon hikayesi ve yine üzücü bir film. yani müzikleri bile insanı etkiliyor.
daha filmin ortalarında hikayenin çok farklı bir açıdan anlatıldığını anlıyorsunuz eğer sinema ile aşinaysanız. çünkü aklıma direk "the last samurai" filmi geldi. orada anlatılan hikaye köyde yaşayan ve derebeyliğin sahibinin gözünden aynı zamanda orada kalan bir amerikalının gözünden anlatıyordu. her iki tarafta da aslında roninleri anlatıyordu ama bu film roninlere daha yakından baksa da fantastik öğelerde eklenmiş. gel gelelim güzel olmuş. keanu reeves e odun gibi bakıyor diyenlere de katılmamakla birlikte. onun oynadığı filmlerde zaten kendine yakışan filmlerdir. filmin the last samurai ile karşılaştırılması sadece hikayenin temizliği açısındandır. ve ikiside başarılı filmlerdir. ayrıca tom cruise e the last samurai filminden dolayı bana kalırsa oscar verilmesi gerekiyordu.
30 gigabyte HD kalitesinde indirip, origins sesiyle izlemenin büyük bir zevk verdiği, aksiyon, aşk, nefret, kin, intikam gibi duygulara şiddetli vurgu yapılan amma ve lâkin sonunun 47 ronin'in kendini harakiri yaparak öldürmesine çok ama çok kızdığım japon kültür filmi.
kaliteli ama senaryonun zayıflığından ve dilin ingilizce olmasından kaybeden film. efektler falan başarılı. ayrıca o kai'nin büyüdüğü yerdeki şeyler nasıl lan öyle. acayip karizma yaratıklar. allahıma bakışları içime işledi. ama film göstermeye çalıştığı fantastik hayata tam sokamadı sanki beni ne bileyim gerçek mi sahte mi. bi yandan gerçek gibi ingilizler falan işgal zımbırtıları sanırım diğer yandan yaratıklar. arada kalmış.
onur ve sadakat kavramlarını hatırlamak için hatta iliklerinde hissetmek için izlenebilir film. gerçekten olmuş diyemem ama izlenir yani. ağlatır da aq.
ya da 5 dersten büte kalmamla alakalı olabilir o bilemedim.
japonya ülkü ocaklarından adamların oynadığı film. ayrıca "son samuray'a benzemeye çalışmışlar." desem olmuyor. filmin konusu bir efsaneye dayandığı için böyle bir şey pek olması mümkün görünmüyor. 10 üzerinden 5 verilebilir.
japonya ülkü ocaklarından adamların oynadığı film. ayrıca son samuray'a benzemeye mi çalışmışlar desem olmuyor. filmin konusu bir efsaneye dayandığı için böyle bir şey olması mümkün görünmüyor. 10 üzerinden 5 verilebilir.