Douglas Adams 'Otostopçunun Galaksi Rehberi'ni yazalı beri 30 yıl oldu. ilkin BBC radyo kanalında yayınlanan hikaye daha sonra best-seller romana dönüştü, televizyon dizisi oldu hatta sinema filmi olarak da çekildi. Ama ortaya koyduğu en ünlü gizem hala çözülmeyi bekliyor.
Otostopçunun Galaksi Rehberi, dünya yok olduktan sonra galakside yolculuklar yapan ve hiper uzaysal ekspres yolu arayan Arthur Dent'in maceralarını anlatır. Kitabın en meşhur kısmı ise şudur: "Süper bilgisayar Deep Thought (Derin Düşünce) hayatın, evrenin ve her şeyin cevabını verdi."
"Bu olağanüstü güçlü harika makine yedi buçuk milyon yıldır düşünüp taşınmaktaydı. Keşfettiği şeyi ilan etme zamanı gelince geniş kalabalıklar makinenin etrafına toplandı. 'Hiç hoşunuza gitmeyecek şimdi duyacağınız şey' diye kalabalığı uyaran Deep Thought sakin ve vakur bir şekilde müthiş sırrı söyledi: Kırk iki!"
UCUZ KiTAP TEORiSi
O zamandan beri Douglas Adams'ın bununla ne kastettiği hakkında bir sürü spekülasyon yapıldı. Mesela bir tanesi ucuz kitap teorisi: Ufak ebattaki basit bir kitabın herhangi bir sayfasında ortalama 42 satır bulunur. Yani Adams kendi başarısının sırrına bir gönderme mi yapıyordu?
Sonra "Lewis Carroll teorisi" geldi - Adams, "Alice Harikalar Diyarında" adlı kitapta Carroll'un 42 rakamını kullanış şekline bir nazire yapmıştı. Kitapta kullanıldığı şekliyle 42 numaralı kurala göre 'boyu bir milden daha uzun olanların derhal mekanı terketmeleri' istenmekteydi ki harikalar diyarında yediği bazı mantarlar nedeniyle boyu aniden uzamış olan Alice açısından bu kural ciddi bir sorun oluşturmaktaydı.
Bir diğer teori, 42 sayısının kompleks bir takım işlemler neticesi 13 rakamına ilişkilendirilmesiydi ama Adams "Ben 13'le ilgili şaka yapmam" diyerek bu teoriyi açıkça reddetmişti.
Douglas Adams 2001'de öldü. Adams'ın yakın arkadaşı, 'Otostopçunun Galaksi Rehberi' kitabının belki de en büyük hayranı ve hatta kitabı kasete okumuş olan Stephen Fry ne diyor peki?
"Bu sırrı kimseyle paylaşmayacağım, benimle birlikte mezara gidecek" diyen Fry'ın sözleri şöyle: "Tabii ki bu konuda benim yorum yapmam haksızlık olur. Douglas bana niçin 42 rakamını seçtiğinin sırrını verdi. Çarpıcı, olağanüstü ve üstünde biraz düşünecek olursanız tamamen nedeni belli bir durum bu. Zaten onu bu kadar şaşırtıcı yapan da bu ya... Gerçekten de hayatın, evrenin ve her şeyin sırrı bu. Kitaplarda anlatılabilecek şeylerin çok ötesinde bir anlam ifade ediyor ve bu sırrın benimle birlikte mezara gidecek olması da yazık doğrusu."
Yazar Michael Hanlon ise başka bir fikir ileri sürüyor: "Hayatın anlamını bir bilgisayarın söylemesi fikri gülünçtür. Çünkü hayal edebileceğimiz en karmaşık bilgisayar matriksi bile bütün satranç permütasyonlarını hesaplayamadığına göre, bundan daha da karmaşık bir sorunun cevabını bir bilgisayarın bulabileceğini düşünemeyiz."
MANTIKSIZ BiR KURGU
Bilimin bir gün bütün büyük sorulara cevap bulacağına dair umudumuzu korumakla birlikte, şu ana kadar niçin var olduğumuz veya evrenin hangi amaca hizmet ettiği gibi temel sorulara bilimsel cevaplar bulunabilmiş değil. Olayın felsefi boyutunu düşünecek olursak, hayatın anlamını bir makineden öğrenecek olmamız gerçekten de mantıksız bir kurgu.
Hayatın anlamı ve amacı gibi sorular, bilimin şu ana kadar cevap vermek için uğraştığı 'maddesel ve fiziksel dünya'nın ötesinde bir kategoriye ait. Bu açıdan bakınca, bir şeyin niçin varolduğu ve öteki şeyin niçin varolmadığını matematik bir hesap yoluyla bulabileceğimizi düşünmek, çizdiğimiz bir üçgenin mutlu olup olmadığını veya astreoid kuşağındaki kayaların birbirleriyle arkadaş mı yoksa düşman mı olduğu sormak kadar saçma olurdu.
O halde soruyu şöyle soralım: 42 cevabının içinde ciddi bir yan var mı?
Akıllıca yapılmış bir şaka mı?
Bu cevap iki şekilde yorumlanabilir. Birinci yoruma göre, süper bilgisayarın verdiği 42 cevabı kötü bir şakadır çünkü evrende soru, anlam ve mantık aramanın boş bir uğraş olduğunu ima etmektedir. Daha başka bir deyişle, en yakın kara deliğe atlayacak olsanız, durumunuz şimdikinden daha kötü olmayacaktır.
Diğer yorum ise bu cevabın 'akıllıca yapılmış' bir şaka olduğu yolunda. Hayatın anlamına yönelik sorulara sayısal ve nümerik cevaplar aramak bizzat problemin kendisi! Nasıl ki dijital kodlar Shakespeare'in şiirini temsil edemezse, dört veya iki gibi rakamları kullanarak da hayatın anlamını ifade edemezsiniz.