başıma gelmesini istediğim en son şeylerden biri. yani biriydi... evet doğru düşünüyorsunuz 41 yaşında tacizci damgası da yedim. hemen anlatıyorum: izmir' in 581 numaralı otobüsüne alsancak' tan bindim. 581' i bilenler bilir, art arda sefer yapmasına rağmen yine de kalabalıktır. bindim otobüse cüzdanımdan iki kentkartımı da çıkardım. hop birini bastım bakiyeniz yetersiz. (bayağıdır izmirde yoktum, iş için geldim sanırım cihazlar, kartlar falan değişmiş. sanki farklı bir uyarı veriyordu diye hatırlıyorum ama neyse) allah allah dedim ve hoop diğerini bastım. bir dakika o da ne? bu da aynı uyarı. otobüs de hareket etti bu arada. şöyle kafamı kaldırdım etrafıma bakıyorum kimden kentkart isteyebilirim diye lakin kimse oralı değil. "yaklaşık 5-6 saniye sonra kartında fazla olan varsa basabilir mi? parasını vericem dedim." orta sıralardan dolgun popolu, dolgun göğüslü sarışın 1.60 boylarında, altında koyu renkte oldukça kısa bir kot şort, üzerinde ise askılı ne olduğunu bilmediğim bayağı dekolteli açık pembe bir giysi, kulaklığı kulağında, laik, modern ve atatürkçü olduğu her halinden belli olan kemalist kadın kulaklığın tekini çıkarıp seslendi: " buyrun beyefendi, benim kartımda var kullanabilirsiniz." dedi tebessümle. otobüsteki diğer yolcular kentkartı elden ele bana uzattılar. aldım ve bastım, ardından da derin bir oh çektim. sonra o sıkışıklıkta yavaş yavaş kentkarı ve parasını kadına iade etmek için yürüdüm. kadının yanına geldim ve kentkartını uzattım. uzatırken de omzunda mustafa kemal imzası gördüm. yanılmamışım.
ben: buyrun hanımefendi kentkartınız ve bu da 2.50 liranız çok teşekkür ederim.
(kadın kentkarı alır, parayı almaz.)
kadın: aa ben bunu alamam, hiç gerek yok gerçekten...
ben:olur mu efendim buyrun alın lütfen..
kadın: ısrar etmeyin gerçekten, hem görmüşsünüzdür içinde fazla var zaten kabul etmiyorum.
(92 tl falan vardı)
ben:iyi peki öyle olsun madem, tekrardan teşekkür ederim.
iyice doluşan ve sıcak olan otobüste iyice sıkı fıkı olundu bu arada ama kadınla herhangi bir temas zinhar söz konusu değil. hala dolmakta olan otobüste hanımefendi, kulaklığı alıp krem rengi markalı çantasına koyduktan sonra arkasını döndü ve "ayy gerçekten sıcak oldu, klimalar çalışmıyor galiba." dedi. "hayır çalışıyor efendim, ama bu kalabalık ve aşırı sıcak yüzünden pek işe yaramıyor sanırım dedim." o da " haklısınız ben nilgün" dedi. "ben de tamamen dostane bir yaklaşım "ben de hüsamettin" dedim. "tanıştığıma memnun oldum" dedi. ufak ufak sohbetlerden sonra evli olduğunu öğrendim. ben de evliyim dedim. "hadi ya çocuk var mı?", " nasıl gidiyor evlilik", "yaşınız kaç"gibi sorulardan sonra birden arkasını bana yasladı. elimi tutmaya çalıştı çektim. zaten sıkış fıkkış olan otobüste iyice kendini bana yaslamaya başladı. yaslasa ne olur? ben ereksiyon olamadığım için her gün karımdan azar işitiyorum. kadının bu seksi ve tahrik edici hal ve tavırları dolayısıyla bende etki yaratmadı.
(kısık sesle, ufak harflerle)
ben: hanımefendi ne yapıyorsunuz? lütfen yapmayın, ayıp.
kadın: nerde ineceksiniz? buluşalım lütfen.
ben: neden benimle buluşmak istiyorsunuz? siz evlisiniz ben de öyle lütfen bahsi burda kapayalım.
kadın: ne zamandır senin gibi hoş biriyle tanışmak, arkadaş olmak istedim. arkadaşdan ziyade, sevişmek istedim. kırma beni.
ben: nilgün hanım gerçekten ayıp! duymamış olayım, beni üzüyorsunuz.
kadın: asıl siz beni üzüyorsunuz, sadece bir kere sevişelim sonrasında karınızı hatırlamayacaksınız bile. size hayatınızda tatmadığınız zevkleri tattıracağım. ben de kocamı hatırlayacağımı düşünmüyorum gerçi... (hınzırca gülümseme)
ben: nilgün hanım kendinize gelin, kabul etmiyorum ben evli ve karısını seven bir erkeğim. iş aramak için dışarı çıktım, kafamda bu kadar dert var iken sizinle uğraşamam lütfen anlayın. bu yaptığınız ahlaksızca teklif ise bana tamamen ters. beni anlamınızı istiyor, ümit ediyorum.
kadın: öyle mi? pekii...
otobüs gittikçe kalabalıklaşmıştır. ben ise hala nilgün hanımın yanında durmaktayım somurtkan ve üzgün bir surat ifadesi ile...
(3 dakika sonra)
kadın: ne yapıyosun be sen sapık herif! bu ülkenin kadınları sizin gibi magandalardan kurtulamayacak mı? şerefsiz!!!
ben: nilgün hanım ne diyorsunuz? bana mı diyorsunuz?
yaşlı teyze: ne oldu kızım?
kadın: ya abla şu şerefsize bak, evli bir bayanım ben ya kentkart bastık iyilik ettik. gelmiş oramı buramı ellemeye çalışıyor.
yaşlı kadın: tüühh! ayıp ayıp, adi!
ben: nilgün hanım saçmalamayın dakakilar önce neler söylüyordunuz şimdi neler söylüyorsunuz? lütfen.
yolcular: ulan iyilik de yaramıyor ha millete şerefsiz orospu çocukları!
ben: ulan düzgün konuş, asıl oalyı bilmiyorsunuz!
yolcular: konuştukça batıyorsun in ulan aşağı orospu çocuğu!
( yolcular linç eder, gözümü morartırlar, dudağımı patlatırlar ve beni aşağı atarlar)
kolum incilmiş her tarafım ağrı içinde doğruca eve gittim. eve girince bu halime aldırmadan yine (iş buldun mu?) sorusu ile karşılaştım. "ne işi şu halime bak be kadın!" diye sitem ettim. ne oldu falan diyince olayı anlattım hem de aynı şekilde. eksiksiz... benim hanım da bana inanmadı tabi ki.
eşim: ulan şerefsiz, demek o yüzden benimle yatmıyordun, hep böyle başka kadınlarla fingirdiyordun, oh olmuş git lan evden!
ben: hanım dur ne yapıyorsun bunca yıllık eşinim bana güvenmiyor musun?
eşim: siktir git hüsamettin! iş bulursan belki o zaman düşünürüz..
ben: ya...
( konuşamadan kapı dışarı edilirim)
kapıyı defalarca çalmama rağmen açmadı. ben de annemin evine gittim. orda da durumu anlatınca pek hoş karşılanmadım ama yine de evlerine birkaç iş yaparım, odun falan kırarım diye kabul ettiler.
siz söyleyin ey uludağ sözlük yazarları, hüsamettin ne yapsın?
ne yazık ki ciddi bir yazı sandığım için okumaya başladığım ve
"orta sıralardan dolgun popolu, dolgun göğüslü sarışın 1.60 boylarında, altında koyu renkte oldukça kısa bir kot şort, üzerinde ise askılı ne olduğunu bilmediğim bayağı dekolteli açık pembe bir giysi, kulaklığı kulağında, laik, modern ve atatürkçü olduğu her halinden belli olan kemalist kadın..."
kısmından itibaren anında bıraktığım boş beleş abaza / kamil fantazisidir. en ucuz ve kalitesiz pornolarda bile daha iyi hikayeler bulunmaktadır.
Başıma gelmiş bir olaydır. Galata köprüsünde balık tutmuş bir elinde balık kovası bir elinde malzeme takım çantamla bindiğim otobüs tıklık tıklım olmuş. Sol tarafımda ayakta dururken aynı zamanda takım çantası ile üstteki tutacaklara tutunma çabansında yolculuk yaparken.Otobüsün vermiş olduğu sarsıntıyla balık kovası ileri geri sağa sola oynuyormuş.Bu esnada yanımdaki bayanın bacaklarına temas ediyormuş.Benim de haberim yok tabiki birden bir bağırışma koptu kavga var edasıyla soluma baktığımda kadın bana saydırırken gördüm.ilk başta sustum dinledim ve bitince görüyorsunuz halk otobüsündeyiz 2 elimde dolu ayakta zor duruyorum diye kendimi ifade etsemde kaba ca beni eleştirmeye başlayınca ben şunu söyledim ne yani ben sizi tacizmi ediyorum diyince bütün gözler kadının üzerine yoğunlaştı.
Kadın başladı saydırmaya. Orada olan yaşlı bir teyze ve bir kaç yolcu adam ne yapsın be sabahtan beri otobüse bindiğinde üfleyip püflüyorsun o kadar lüxüne düşkünsen yürü git taksiye bin diyip kadını azarlamışlar ve benide rahatlatmışlardı.
Gerçekten o gün hiç birşeyin farkında olmayan ben artist bir kadının yüzünden sapık tacizci damgası yiyecektim.
