Kimseye o yaşa gelince bu hale bürüyecek bir hayat yaşamamayı dileten, postmodern yıkıklık.
Düşünsene gelmişsin 40 yaşına. Tüm meşgalen sözlüğe fotoğraf atmak falan. Hayatı ne denli yaşamamak ki buraya fotoğraf atma ihtiyacı falan hissetmek. Çöp kutusu gibi bir yaşam resmen.
Umarım o yaşa gelince hayatımda sözlük falan olmaz... hanım çocukları kahveye göndertip, misafir geliyor falan diye beni eve çağırtır. Umarım işten yorgun argın gelip hanıma sırt çiğnettikten sonra yemeğimi yer uyurum.
Uludağ savanalarında sıradan bir gün, yaban çakalı öncelikle gözüne kestirdiği avı hakkında başlıklar açarak sinsice yaklaşıyor, avının sinirlenmesini ve yanlış bir hareket yapmasını bekliyor.
Sonrasında; yauuv ben senin için yazmadım ki entariyi, sen niye üstüne alındın diyerekten, avının boynuna dişlerini geçirir.
Bir nevi hayata tutunmaktır. Ne olmuş atıyorsa, romanlarda romantiktir insanın yabancılaşması, ıssızlaşıp, yalnızlaşması. Gerçek hayatta ise cehennem azabı ile eşdeğerdir.
Bu şekilde hayata tutunan kim olursa olsun saygım büyüktür.
Hem hakkında bu kadar konuştuğumuza göre bence başarılı bile sayılabilir.
40 yaşında ki bir insan hayatı doya doya yaşamış, ununu elemiş, eleğini asmış, bütün dünya nimetlerinden faydalanmış, hızlı bir hayat yaşamış ve kabuğuna çekilmiş olabilir. belki de çoluk çocuğa karışmış ve hayata dair yaşadıklarını birilerine anlatma ihtiyacı duyduğundan sözlükde yazar olma ihtiyacı duymuş olabilir.
ama!
henüz yirmili yaşlarda olupda sözlüğe fotağraf atmalı bir hayat yaşayanların acırım haline.
40 muhabbeti var diye geldim. Ben çok yakışıklı olsam kaslı olsam belki ben de fotoğraf paylaşırım ama öyle genç kızların hayalini süsleyecek bir fiziğim yok.
Fotoğraf atmalı mı, atmamalı mı, kişiyi ilgilendirir lakin değil 40 yaşında, 400 yaşında bile sözlükte olmak, her konuda diyecek iki kelamının olması, gündemi canlı kanlı, insanlarla beraber, görüş beyan ederek, Fikirler okuyarak, kendini verimli ve enerjik hissetmek, kınanacak değil, takdir edilecek bir durumdur.
Sıradan, ununu elemiş eleğini asmış insan değildir.
Hayatı ve döngüyü, kâh gülerek, kâh eğlenerek, kâh şaşırarak, bazen sinirlenerek takip eden, yaşama ve olaylara dahil olmak isteyen insan davranışıdır.
Bunun neresi kötü olabilir?
Neresi ayıplanabilir?
Kim ve neden rahatsız olur?
Ey yumurtaya can veren!
On milyon yaşına gelsek de, sözlük yazarı olmaya devam edebilecek, akıl, fikir, duyar, enerji ve espri anlayışı ver bize!
Hepimizi Birgün alzheimer olmaktan koru!
Süphaneke. Dinimiz. Amin.
Çok pardon ama kimseyi ilgilendirmez. 20 yaşında atınca meşru da 40 yaşında diye mi sıkıntı oluyor? Zaten az önce dön bebeğim dinledim psikolojim bozuldu.
Değişik bir hayat gerçekten anlamak zor geliyor. Bu tipler çoluğundan çocuğundan da mı utanmıyor acaba? Burada ergenlere malzeme oluyor falan yazık çoluk çocuğa üzücü. Herkes çocuk yapmasın zaten. Evet.