ellerimi attım klavyeye de ne yazayım allah aşkına. singapur'daki kaplanlar kovalasın seni ne diyeyim, seni o göreve atayanları çölde kutup ayıları sevsin inşallah ne denir ki artık.
insanlar beş kuruş için neler çekiyor, bizim torpilbaz hoca efendimiz oh ne ala mualla. seyrüseferlerde kendisi. hayat sana güzel be güsamettin.
çok gezen pabuç bok getirir, böylelerine dikkat etmek lazım ve devletin parası ile zengin olanlara da artık had bildirme zamanı geldi.
harcırah zengini oldu millet aminekeyim ya.
biz nasıl bu kadar sessiz bir yığın haline geldik, ne zaman oldu bunlar...
hem okumuş hem gezmiş ama adam olamamış. ulan gittiğin gezdiğin ülkelerin eğitim sistemlerini de inceleseydin bari. üç beş faideli yanını göreydik sürtmelerinin. ne bok yemeğe gittin o kadar ülkeye. zarar üstüne zararsın, ziyansın. allah taş etsin emi.
hadiseye solcuların egemen olduğu kimi kuruluşlarda dönen dolablarla alakalı basına yansıyan haberleri hatırlatarak da yaklaşmak mümkün. zira az bir süre evvel bir kurumun başlındaki şahsın çocuğunun idarecisi olduğu şirketle babasının başında bulunduğu kurumun yaptığı ticari anlaşmalarda devlete kesilen fatura ile 160 ülke 160000 kere 160 şar günlük gezilir üste para artar. ama ak parti seçmeni olarak böyle yapmayacağım ve bu durumu da eleştireceğim. zira dışişleri diplomatları bu kadar ülke gezmemiştir. herşey yasal olabilir ama hoş bir görüntü değildir. kimlerin dahli varsa hata etmiştir. devlet adamlarıyla akrabalık özen gerektirir. yanlış yapılmıştır.
aklıma nasrettin hoca fıkrasını getirmiştir. hani demişler hocaya: "hocam senin hanımın çok geziyor". hoca demiş "hiç sanmam, çok gezseydi arada bizim eve de uğrardı".
bence bu amcada çok gezmiyor, günahını alıyorlar, çok gezse arada kendi okuluna da bi uğrardı.
yalnız müdür vekili devlet ten para almadığını iddia etmektedir. masumiyet karinesine saygı gösterilmelidir. eğer böyle dediyse(hürriyet gazetesi nin haberlerine temkinli yaklaşmak gerek) ve durumda böyle ise ortada hata falan yoktur. eğer değilse ve her şey kanunlara uygun bile olsa etik açıdan pek doğru durmamaktadır.
kendisinin müdür yardımcılığı yaptığı lisede okuyorken, bizlere -bakın oğlum ilerde beni bakan olarak göreceksiniz- diyordu.
bizde bi siktir git güso derdik kendilerine*
valla olacak heralde..