yazın sağlam konserlerinden bir diğerini daha izleme fırsatı verdi bizlere büyük usta!* enfes bir gösteri oldu. insan gerçekten profesyonel birini izlediğini farkediyor. konserin başlarında strange sensationdaki gitarist arkadaşın lüzumundan fazla hoplayıp zıplaması sinirimi kabartsa da değişik enstrümanlar çalması sempatimi kazanmasına vesile oldu, misal en son darbuka çalarken kendisinin hastasıydım.* "kashmir" istekleri cevapsız kaldı fakat "babe I'm gonna leave you " sızıyı az da olda dindirdi sanıyorum ki toptan bir kendimizden geçmişlik hakim oldu ortama. başlarda tam önümde oturan kaya kafalı genç arkadaşın da yanındaki ile yer değiştirmesi sonrası her şey süper oldu*whole lotta love son şarkıydı. adam manyak söyledi. on numeroydu! daha ne olsun! grubunu da kendisini de alkışlıyoruz tekrar tekrar..
fazla bir şey yazmaya gerek yok, gidip görenler geceyi mutlu bir şekilde bitirdiler. teke eleştirilecek nokta sahnedeki sesi ayarlayan teknisyenlerdi, gitarların sesi niye o kadar açıktı anlayamadım. ama olsun sırf son şarkı olan whole lotta love için bile değdi. rober abimizi bir daha görmek şerefiyle...
"bir yürek büyüsü" olarak anılabilecek; sahne dekorasyonu, grup performansı, playlisti ile mükemmel geçmiş; pink floyd'un pulse'ına muadil konser.
Dünya gözüyle; milyonlarca insanın müzik karakterini belirlemiş, rock müzikte bir çığır açmış, bu müziğe sayısız kült eser kazandırmış, yaşayan efsane robert plant'i izlemenin verdiği haz tanımlanamaz sanırım. Yıllardır hasret duyulan üstadı dinlemek, ona dokunmak gibiydi. Bir grubun ismi, karakterine bu kadar yakışabilir. the strange sensation dün gece az kalsın harbiye açıkhava'yı başımıza yıkıyordu. inanılmaz performans, üstadın seyirci ile kusursuz ve son derece samimi iletişimi ile herkesi göklerde uçurdu adeta. Üstad Tony Blair'e takılarak politik tarafını da sergilemeden duramadı. Arada bize habibi diye seslendiği anlar da unutlmazlardandı. bir ara üstad "sıradışı.. siz değil, biz" diyerek de bizi epey güldürdü. unutlmayan anlardan biri de üstadın "robert!!!!" diye bağıran bir hatun kişiye "yes mom?" diyerek cevap vermesi oldu. şeker gibi adam vesselam. Konserin playlistini merak edenler için:
grup babe i'm gonna leave youyu girdiğinde gözler doldu, yürekler titredi. kalabalık hissettiği huzur ile hakkın rahmetine kavuştuğunu sanarak şehadet getirdi. parçanın bitiminde öyle bir alkış koptu ki bu alkış ve seyircinin çığlıkları grup bir sonraki şarkıyı girdiğinde ancak susabildi. bis için grup sahneyi terk ettiğinde herkes avazı çıktığı kadar bağırıyor alkış tutuyordu. seyircinin kashmir ve stairway to heaven isteklerini "next time" diyerek kibarca geri çevirdi üstad. konser led zeppelin'in efsane parçası whole lotta love ile grubun ve seyircinin enerjisinin peak yaptığı noktada bitti. robert plant'in parçanın en gaz yerinde mikrofon sehpasını tekmeleyip yere indirdiği sahne kimsenin aklından silinmeyecek sanırım. kalabalık ikinci bis için uzun süre alkış tutsada üstadın "see you soon" sözü ile, buruk bir umutla mekandan ayrıldı.
Robert plant'e bir daha hayran olduğum konserdir. Benim için çok değerli olan böyle bir rock efsanesini canlı izleyebilme şansına ulaştığım için kendimi şanslı sayıyorum. Başlarda seyirci daha sakindi fakat özellikle bisten sonra seyirci de iyice gaza geldi. yaşına rağmen az da olsa o mükemmel çığlıklarını duyabildik. Ayrıca The Strange Sensation ın da performansı harikaydı. Bir gitaristi vardı ki kıvırdı durdu konser boyunca. bis sırasında sahneye fırlayan iki genç ise enteresan bir andı. Yani herşeyiyle gideni pişman etmemiş harika bir konserdi.