Yaklaşık bir sene önce oynanan, ve galatasarayımın şu anki durumunda aslında neler başardığını gösteren stsl 2010-2011 bilmem kaçıncı hafta maçı.
hani şu her kazandığımız maçtan, derbiden sonra ne diye bu kadar seviniyorsunuz olum diye dolanan tipler var ya, işte onlar bir zahmet şu maçın entrylerini baştan sona bir okusun, küllerinden doğan bir anka kuşuna şahit olsun.
bu sene şampiyonluk tabiki bekliyorum, ama olsak da, olmasak da umurumda değil... bunlar bitti denirken ayağa kalktık, geçen sene bank asya derken bu sene şampiyonlar ligi hesapları yapıyoruz.
galatasarayımızın tersten rekorları kırdığı maç. lig tarihinde 3 büyükler denen takımlar içinde bir sezonda en çok yenilgi alan takım artık galatasarayımız. bu rekoru biraz daha geliştireceğimizi umuyoruz çünkü lig daha bitmedi.
şirket yönetme mantığıyla futbol takımı yönetmeye çalışanları memnun ettiğini umuyorum. kötü durumdayız bundan kötüsü olmaz yükselişe geçeceğiz diyerek züğürt teselli yapanları mutlu ettiğini umuyorum. galatasarayı bu hale biz getirdik çıkarmasını da biliriz diyenlerin seslerini duymak istiyorum. takım boka battıkca koltuğuna daha fazla yerleşenlerin koltuklarında ne kadar rahat olduklarını merak ediyorum.
artık galatasarayımız yenildiğinde üzülmüyorum. haz bile alıyorum. nasıl bir psikolojidir lan bu. yayında ve yapımda emeği geçenlerin allah töbe töbe....
Fenerbahçe şampiyon olamazsa,Galatasaraylılar sevinçten bu "rezil" sezonu bile unuturlar.Arkadaşlar Galatasaray yıllardır ligde çok kötü.Kaç senedir şampiyonlar ligine katılamıyor.Şaşırmayın bu duruma.Geçen sene konvoy yapmaktan göremediniz gerçekleri.inşallah yakın zamanda gerçek Galatasaray'a kavuşuruz.Anadolu takımları'nın artistliği hiç çekilmiyor çünkü.Ben bir Fenerbahçeli olarak,eski Galatasarayı çok özledim.
hakikaten diyorum boku çıktı bu işin. ulan bir iki maç kazanın bari de, diğer maçları kaybedince dalgamızı geçelim, eğlenelim. bu ne abi samimi söylüyorum benim bile hevesim kaçtı yahu.
galatasarayın 13.sıraya gerilediği maçtır. galatasarayın 33 puanı bulunuyor.arkasında bulunan gençlerbirliğinin 31 puanı var.onun arkasında ise sivasspor 28 puan ile bulunuyor.son üçlü ise 21 puanla buca,20 puanla kasımpaşa ve 17 puanla konya.galatasarayın küme düşecek olan son takım ile arasında 12 puan var.bu istatistiklere bakacak olursak galatasarayın bank asya'ya düşme ihtimali çok zor.
antalya'nin kendisine lazim olan 3 farkli galibiyeti alarak galatasaray'in ustune ciktigi mactir. yani yenmek yetmiyordu +3 gole farki lazimdi onu bile aldi antalya.
fenerli oldugum halde pendik yenilgisi, son dakikada kacan sampiyonluklar dahil futbolda bu kadar dumur oldugum baska bir an yoktur. ruyada gorsem hayra yormam ama galatasaray'in bu zavalli durumuna gulemedim bile. o kadar uzgun bir taraftar kitlesiyle dalga gecmek istemedim niyeyse. halbuki isin zevki simdi cikar ama anlayamadigim bir nedenden dolayi ben utandim lan cimbom'un su durumundan. murphy kanunlarini felan skip atti cimbom, su anda sadece kotu gitme ihtimali olan degil, her bi bok kotu gidiyor cimbom icin.
galatasaray'ın, isteksiz ve istikrarsız bir tablo çizdiği maç olmuştur. açıkçası şu saatten sonra sahaya çıkan 11 adam sırtüstü yatsa dahi değişen bir şey olmayacaktır. hani "küme" muhabbeti var ya, o tamamen hikâyedir bilineceği üzere. galatasaray "düşeyim" dese de galatasaray'ı düşürmezler(hoş fazla istekli bu sezon ama...).
takıma bakıyorum atılan paslarda ya iki futbolcu aynı anda hareketleniyor, ya da topa en yakın iki futbolcu birden atak pozisyonu alıyor. takımda kelimenin tam anlamıyla bir uyumsuzluk hâkim. ve önceki maçlarda da aynı durumu görmek mümkün. ve fakat bunun da nedeni var. çok sık ve sürekli sirkülasyon yaşıyor takım. geçen hafta sol açıkta oynayan adam bu hafta sağ iç oynuyor. sağ bekte oynattığın adamı, ikinci yarı stopere çekiyorsun. "kadro yetersiz" sığınmaları yersiz geliyor bana. bir vakitler lucescu'nun, şampiyonlar ligi ikinci turunda ve kelimenin tam anlamıyla ölüm grubunda(barcelona, liverpool, roma, galatasaray) 5 beraberlik ve son maçta aldığı yenilgiyle elenen takımını hatırlıyorum da hani orta sahada "florquin(tam olarak böyle mi yazılıyordu emin değilim)", sağ bekte "perez" ve sol bekte de takip eden yıllarda rizespor'un vazgeçilmezi olan victoria vardı. radu niculescu adında ne idüğü belirsiz bir romen forvet ile liverpool karşısında gol buluyorduk falan. o zaman çok mu yeterli bir kadro vardı?
dediğim gibi bu sezon, giren girdi artık ve çıkmayacağı aşikâr. sadece eldekilerle ne yapılabilir ve en ekonomik şekliyle takıma ne gibi katkılar sağlanabilir buna bakmalı. yoksa ki lincoln'ü gönder, misimovic'i gönder, stancu'yu gönder... nereye kadar arkadaş?
ve asıl konu olan maça gelirsek antalyaspor'un çatır çatır pres yaptığı, top oynadığı, ara paslarıyla bolca gol pozisyonuna girdiği, girdiklerinden bir kaç tanesini attığı maç olmuştur.
antalya nın galatasaray a acı acı koyduğu maçtır. an itibariyle gs nin düşme potasında ki rakibiyle puan farkı 12 ye inmiştir. gs nin trabzona yatacagını varsayarsak bu fark 9 a kadar düşebilir.
galatasaray'ın yenileceği çok aşikar olan maçtı ve öyle de oldu. rijkaard sezon başında uyardı sizi. 'bu kadro zayıf' dedi. 'bu adamlarla olmaz' dedi ama adamın istediği transferler yapılmadı. doğru söyleyeni de dokuz köyden kovdunuz. gökhan zan'la, servet çetin'le, hakan balta'yla bu işlerin yürümeyeceğini herkes gördü ama yönetim göremedi. bir fenerbahçeli olarak gerçekten üzülüyorum galatasarayın bu durumuna. koskoca takım resmen kümeye düşmemek için can çekişiyor.
söylenecek tek şey "galatasaray taraftarına yazık"tır. bir taraftar takımına bu kadar destek olurken, takım futbolcuları kendi keyiflerine düşmüş, hiçbir maçı önemsemiyor gibi bir izlenim yaratıyorlar. yazık çok yazık... *
bir beşiktaşlı olarak beni çok üzen maçtır. bu kadarı da fazladır. herşeyi geçelim hangi takımı tutarsak tutalım, koskoca bir kulüp nereye gidiyor neler oluyor bu duruma bir çözüm bulunsun.
ek: galatasaray'ın bu durumundan zevk alabilen var mıdır gerçekten ya? eksilere göre epey varmış. vay arkadaş bir berabere kaldınız diye sayfanın anasını ağlatıyorsunuz, olayın üstüne espri yapılacak bir yanı kalmadı görmüyorsunuz.
