fenerbahçe min muhteşem ötesi oynadığı,başta 2-0 geri düşmesine rağmen geri dönüp penaltılara götürdüğü ve maçın başında hatalı goller yiyen volkanın penaltılarda devleşerek fenerbahçe nin şampiyonlar liginde çeyrek finale çıktığı maç.
okulda küçük bir odada en az 50 kişi ile izlediğim maçtır en unutamadığım birkaç maçtan biri maçın başında üst üste gelen gollerle şok olmuştuk ama bir yandan da umutluyduk sürekli atak yapıyorduk pozisyonlar geldi derken deivid golü attı 2- 1 herkes umutlandı 3- 1 den sonra hüzün ardından 2. gol ve herkes heyecanla neler olacağını beklemeye başladı. Maçın normal süresinde hatalı goller yiyen volkan devleşiyor fenerbahçe oyuncuları atıyor ve galip geliyordu fenerbahçe. Herkes bağırarak yukarı çıkmıştı. Sesimin kısıldığını birkaç gün düzelmediğini hatırlıyorum.
o tarihlerde vatani görevimi yapmaktaydım maçı radyodan dinliyorduk radyoda el kadar bişi anteni bozuk ve yerinden sürekli çıkıyor ancak biri tutunca çekiyor * sen kalk kombine biletlerden o hallere düş* 4-5 kişi maçı dinliyoruz tabi radyonun sağlığı açısından sırayla antene kinetik enerjimizi veriyoruz* goller gelmeye başayınca her gol sonrası havaya fırlıyoruz, tabi radyo bir yerde anten bir yerde cızzzzzzz diye çıkan ses * işin yok her gol sonrası anteni ara gol sonrası 2-3 dk frekansı tuttur* ne günlerdi...
hemen bitiminde ilker yasin'in, ordan oraya amaçsızca koşup sevinen volkan'a 'hadi volkan' dediği maç. neden dedi hala düşünüyorum, maç bitti zaten. 'hadi volkan çok güzel seviniyosun biraz daha iyi sevin' mi demek istedi acaba?
maç süresince itina ile kezman'a küfür ettiğim ve penaltılara yaklaşılırken alex'i neden oyundan aldın be kardeşim diye kendi kendime sorup durduğum, volkanın yediği iki hatalı golden sonra kendisini iyi bir şekilde affettirdiğini düşündüğüm ve kezman'ın penaltı noktasına gelirken bu salak kesin dışarı atar diye yusuf yusuf ettiğim maç olmuştur. hayatımda ilk kez bu kadar heyecen yapmışımdır,sevinmişimdir.
4. dakika da attığı gol sonrası annesinin memelerini tarif eden alves'in o memeleri maç sonunda kendisinin müsait bir yerlerine girmiştir.
eğer isterse memleketimin güzide pompalarından birini o memeleri çıkartmak için kendisine göndeririz.
sahibi dahil tüm çalışanlarının galatasaraylı olduğu bir barda sevilla gol attığında sevinen adamlara karşı izlemenin ve turu geçmenin iki kat zevk verdiği karşılaşma.
Volkan Demireli maç başında bi araba dayak yiyip sonunda maçı kazanan Rocky' e benzettiğimiz maçtır. Maç sonunda adrian, adrian, adrian diye bağırmamıştır ama olsundur.
bir galatasaray li olarak fenerbahce nin nasil olsa elenecegini düsündügümden, 3-1 den sonra sevilla nin fark yapip bize futbol ziyafeti vermesini bekledigim, bir nevi sevilla yi tuttugum mac. ama bu macla ögrendik ki, futbol sahada oynaniyormus ve top gercekten yuvarlakmis, fenerbahce de mucizelere kücükte olsa imza atabilirmis. tebrikler fenerbahce.
4 mart gecesi, göğsünde ayyıldız taşıyan sarı lacivertli çocukların, en büyük kazanımları aslında çeyrek finale ulaşmak değildi. Daha önceleri Moskova'da emarelerini gözlemlediğimiz bir duygunun başkaldırısı yaşandı o gece. Bir tür sportif itaatsizlikti bütün yaşananlar. Bütün normal şartlarda gerçekleşmesi beklenenlere karşı gerçekleştirilen anormal bir ihtilâl vardı Endülüs'ün kalbinde...
Bu gece için yapılacak teknik yorumlamalar, tenkitler o kadar anlamsız ki.
Çok sayıda unsur vardı mücadele edilmesi gereken. iyi niyetli olduğunu iddia etmenin güç olduğu, baskı altında kalmaya dünden razı bir hakem, sportif ahlâkla bağdaşmayacak şekilde oyunu çirkinleştirmeye çalışan aşırı profesyonel bir rakip, o gece makus talihimizin fecaat habercisi olan bireysel hatalar, nerede bağırması gerektiğini, nerede tepki göstermesi gerektiğini, nerede ıslıklaması gerektiğini çok iyi bilen seçkin bir seyirci topluluğu ve bizi istemediği her halinden belli olan bir futbol topu.
Bu olumsuzlukların hepsi, Uğur Boral ve Deivid'in başını çektiği sistematik futbol isyanı ile bertaraf edilmiştir.
ilk 15 dakikada 3 sarı kart göstererek temsilcimizin kora kor mücadele etme yetisini elinden almaya çalışan isviçreli düdük, niyetini belli ettikten sonra hem kontrollü hem de üst düzey bir fiziksel mücadele sergileyen oyuncularımız tarafından mağlup edilmiştir.
Sürekli kendilerini yere atan ve rakibi eksik bırakmaya çalışan neredeyse çimlere yapışık oynamış hemzemin rakip, asla geri çekilmeyen, sürekli saldırmayı düşünen yeri geldiğinde akıllıca faullerle, yeri geldiğinde insan üstü deparlarla rakibini yıldıran cesur oyuncularımız tarafından mağlup edilmiştir.
Yakamızı bir türlü bırakmayan ve bireysel hatalardan kaynaklanan kötü şansımız, şans faktörünü futbolun çöplüğüne atıp, dişe diş mücadeleyi tercih eden, gerçekten istedikleri takdirde neler yapabileceklerine vakıf, gerçekçi oyuncularımız tarafından mağlup edilmiştir.
Tribünlerdeki organize destek korosu, geriye düştükleri anlarda bile, her an skoru değiştirebileceklerini ispanyol futbol seyircilerine hissettiren, inatçı oyuncularımız ve 2500 yürekten inanmış taraftarımız tarafından mağlup edilmiştir.
Bizim kalemize girmek için rüzgârdan alınabilecek azami yardımı alan, rakip kaleye girmemek içinse adeta yırtınan, neredeyse kendini patlatacak olan futbol topu, hırslı oyuncularımız tarafından mağlup edilmiştir.
Dün akşam bir bilinç eşiği aşıldı, bir psikoloji yok edildi. Rakibin ölçeği, gücü her ne olursa olsun, mağlubiyet duygusu ile savaşmaya kararlı insanların neleri başarabileceğini bütün Avrupa'ya gösterdi ayyıldızlı ve sarı lacivertli oyuncularımız. Hepsine alkış olsun.
Bundan sonra hedef küçültmek yok.
Saf dışı bırakılan takım Uluslararası Futbol Tarihi ve istatistikleri Federasyonu'nun puanlamasında 1 numaralı koltukta oturuyorken hedef küçültmek hiç anlamlı değil. Karşımıza bundan sonra çıkacak ekip, Sevilla'dan tehlikeli ve baskılı olmayacak, sadece biraz daha tecrübeli olabilir. Tecrübe unsuru da yukarıda yenildiğini ilân ettiğimiz onca güçlükten sonra yenilemeyecek bir ölçüt değil.
Yönetimiyle, teknik heyeti ve kadrosuyla futbolun sahada kazanıldığını, kendilerini küçümseyen mağrur ispanyollar'a acı bir dersle öğreten sarı kanaryalardan bu gelinen nokta ile yetinmelerini beklemek ve sarı lacivertli ekibi bu şekilde motive etmek, inanç rüzgârını bu kadar arkamıza almışken dün gece formalarını sırılsıklam ıslatan çocuklara yapılabilecek en büyük kötülüktür.
bir galatasaraylı olarak söylüyorum. en son fenerbahçe galatasaray maçında fenerbahçeye kıçımla hakaret etmeme rağmen galatasarayın uefa kupasını aldığından beri en çok heycanlandığım maç olmuştur...
(bkz: helal olsun takımıma)