malesef sonrası karşılıklı sataşmalara sahne olmuş maç.
buraya yazmak istediğim şeyler vardı. tobias linderoth' un harika kademe anlayışını, ümit karan' ın komple bir hücum oyuncusu olarak rakip savunmayı adeta dağıtmasını, ismael bouzid' in klas vuruşunu ve 90. dakikada, üstelik sarı kartı olan, uğur uçar' ın hala rakibe pres yapmasını yazmak istiyordum.
mahalle takımı nitelemesi yaparak galatasaray' ın galibiyetini küçümsemek de, 5-1' lik skoru geçmişi kurcalamakta kullanmak da çok komik.
bu gece, 11 aslanın alnının teriyle hakettiği bir maç vardı. ama ne yazık ki yine o sonu gelmez taraftar tartışmalarından biriyle karşılaşınca, tüm hevesim kaçtı yazmak adına.
teşekkürler.
galatasarayımızın beklediğimiz performansı ve sonucu sahaya yansıttığı harika maç olmuştur. galatasaray düşmanlarının tekelinde bulunan türk spor medyası bakalım galatasaray'ın başarısını tekrardan bir kenera bırakıp, birilerinin emri ile "lincoln gidiyor" lincoln gitti gidecek, hakan futbolu bıraktı, x böyle kötü, galatasaray'da bu sorun var şeklinde haberler yapmaya devam edecekler mi acaba? evet her futbol klübünün sorunu olduğu gibi galatasarayımızın sorunlarıda yok değil ancak başarısıda göz ardı edilmeyecek kadar ön plandadır. 7. haftası geri kalmış bir ligde yenilgi yüzü görmemiş bir takım ancak bundan bahseden basın yok? neymiş efendim "ligde ufak takımlar ile karşılaşıyormuş galatasaray" yahu başka takım varda galatasaray mı karşılaşmadı? **
galibiyetten sonra sevinilmesinin çok doğal olduğu maç. Neymiş ''sion oynamamış, mahalle takımıymış''. Farketmez. Orda yenildikten sonra böyle bir maçı kazanıp, hem de farklı olarak, turu atlamak tabi ki güzel bir şeydir. Sonuçta gruplara kaldık. Her şeyi hakkeder bu takım. Arsenalleri, real madrid leri yenince de seviniriz, sion'u, altay'ı yenince de.
hakan şükür haricinde herkesten "süper oynadı lan" diye bahsedilecek maç.
orkun uşak yine arızaya bağlamıştı. bir pozisyonda gözleri burnundan çıkacak zannettim, yine bağırdı çağırdı, saçlarını kestirmişti, koçumdu.
uğur uçar maçın en iyi adamlarından biriydi. hücuma topla çıkıp pozisyonlara girdi, pres yaptı, orta açtı. net bir golü kayarak engelledi. klişe lafı haketti; tereyağdan kıl çeker gibi...
rigobert song yine baba oyununu oynadı, onun için pek bir şey söylemeye yine gerek yoktu.
servet çetin'i bu maçta pek sümkürürken göremedik. en iyi maçlarından birini oynadı.
volkan yaman'ın birkaç maçtır süren formsuz grafiği bu maçta yoktu. sol kanatta iyi işler yaptı.
tobias linderoth yine görevini başarılı bir şekilde icra etmiştir. tam bir görev adamıdır. sanki bi' ara gülmüştür.
barış özbek çok koştu, pres yaptı, sabri'yi aratmadı, hakan abisine gol attırmaya çalıştı.
cassio de souza soares lincoln senin ben allah'ına kurban. sinek kaydı tıraşını olarak maça çıktı, karan'a golün pasını verdi, golünü attı, formasını öptü, sion'lu oyuncuları deli etti.
galatasaray aslanlarinin sion u bir evire cevire sarip * sarmaladigi , sion kale ve kalecisiyle samimi iliskiler kurdugu , umit karan in karsi takimin kalesinden hic ayrilmadigi kaleciyi daha cok sevdigi , " laaann kisi basi gol atacaklar lan galiba " diye yorumlayip sion adina ( ehe ) endise ettigim karsilasmadir. super bir macti ama oyle boyle degil. darisi , bugdayi , kepegi ne varsa 23 ekimde fenerbahcemin basina olsun. gurur duyduk. galatasarayli yazar arkadaslari tebrik ediyorum.
yorum yapılacak hiçbir tarafı olmayan maç. galatasaray 3-0 dan sonra maçı bırakmasa ve hakan şükür'ün yerinde bir forvet olsaydı bu maç 12-0 dan daha düşük bir skorla bitmezdi. 3. golden sonra tribünler bile daha ilk yarıda maçtan kopup kendini tamamen tezahürata verdi. maçın yıldızı ise bana göre barış özbek'ti. bu arada;
Galatasaray'ın FC Sion kalesine gol olup yağdığı maçtır. Hemi de sağnak halde.
Tuhaf şeyler hissetmekteyim.
ilk maçta şakır şakır top oynayan bir sion vardı. Attıkları pasların isabeti, oyun kurmaları ve ışık hızına yaklaşan forvetleri ile sahayı galatasaray'a dar eden sion dün akşam sahada yoktu. Sion'a mahalle takımı yakıştırmasını yapanlar sanırım ilk maçı seyretmemişlerdi.
Ve ikinci maç için ciddi endişelerimiz vardı, turu geçeceğimizden emin olmakla birlikte, eğer sion aynı futbolu istanbul'da da oynarsa büyük bir talihsizlik olacak diye düşünmekten de kendimizi alamamıştık. Çünkü Galatasaray ilk maça tıpkı Porto karşısındaki Beşiktaş gibi sahaya piknik yapmak ve temiz hava almak amacıyla oraya gelen mahalle halkı gibi çıkmıştı.
Ancak dün akşam gördük ki, sahada bambaşka bir takım vardı. Gol olup yağdılar sion kalesine.
Evet muhteşem bir farkla rakibimizi yenerek turu geçtik ve gruplara kaldık. Lakin bu maçı zafer havasında değil, yine derin endişe ile değerlendirmek gerektiğine inanıyorum.
Bana göre bir futbol takımının en önemli başarı kriterlerinden birisi istikrarlı olmasıdır.
Eğer devamlı ve kalıcı başarılar elde etmek istiyorsak, herşeyden önce profesyonel anlayışı beyinlerimizde özümseyip kalplerimizde sindirmeliyiz.
Elbette ki, futbolcuların inişleri çıkışları olacaktır, ancak, ilk maçta sahada görünmeyen ve üç gol birden yiyen bir takımın nasıl olup da ikinci maçta beş gol birden attığını oturup ciddi ciddi düşünmekte fayda var.
Eğer isterlerse pekala atabiliyorlar, pekala futbol oynayabiliyorlar, bu nedenle de artık çıta yükselmelidir. istikrar sağlanmalıdır.
Fenerbahçe takımı oynadığı her iki maçta da standartlarının altına düşmedi. Gol atılır, yenilir, bu da futbolun cilvesidir, heyecanıdır, ama Fenerbahçe bir maçta çok süper ikinci maçta rezalet değildi. Inter maçında sergilediği performansı aynen Moskova maçında da sergileyerek profesyonelliği nasıl özümsemeye başladığını gösterdi.
Galatasaray'dan da aynı istikrarı ve profesyonelliği göstermesini bekliyoruz. Artık "yenildik ama ezilmedik" saçmalığını duymak istemiyoruz. Çünkü eğer istersek gerçekten de yapabiliyoruz.
Dileriz ki, Beşiktaş'ımız da biran evvel kendini toparlar ve layık olduğu seviyeye yükselir.
ben demiştim demeyi hiç sevmem ama ben demiştim. galatasaray hakan sukur hariç muhteşem oynadı. ama özellikle ugur ucar, cassio de souza soares lincoln ve umit karan muhteşem oynadılar. maçta sayılmayan bir gol ve hakan sukur'ün tren bekleme taktiği ile kaçırdığı iki golü de sayarsak 8-9 gol de olabilirdi açıkçası.
hakan sukur hakkında yazmayayım diyorum ama zorla kaşınıyor. kardeşim galatasaray forvetiysen o golleri atacaksın. tamam senden ekstra hareketler bekleyen yok ama karşı karşıya iken at artık. en azından yanında oynayan ümit karan'dan tek vuruş dersi falan al. sana ne kadar katlanılacak bilmiyorum ama benim sabrım artık bitti. ismael bouzid bile gol attı girdikten beş dakika sonra. hem de kalas bir vuruşla değil, teknik bir vole ile. eğer bu bile utandırmıyorsa bile seni yapacak başka birşey yok açıkçası.
lincoln için söylenecek tek şey var. allahına kurban. bu arada gol sonrası armayı öpmesi de gidecek diyenlere kapak olmuştur sanırım.
uğur'un artık milli takım için düşünülmesi lazım. sağ bek olarak inanılmaz işler yapıyor. yere sağlam basıyor, orta açıyor, pres yapıyor. sağ bek eksiği olan milli takıma ilaç olacak belli. helal olsun aslanıma.
nonda en çok umit karan'a yaradı sanırım. iki gol attı, yetmedi defanstan top çıkardı. böyle oynarsa bu takımdan kolay kolay kesilmez.
son olarak feldkamp. yap bir güzellik hakan'ı bir altı ay falan kadro dışı bırak. yaparsın biliyorum. ben hakan'ın kızlarını gizlice odasına bırakırım nasıl olsa ahmet akcan sana ispiyonlar. sende kadro dışı bırakırsın. eğer seninle koordineli çalışırsak bu takım hem şampiyon olur hem de avrupa'da yürürüz.
Tek kelime ile 2000 yillarinda galatasaray nasil oynadi ise bu gece takımımız oyle oynadi. (Hakan Şükür hariç)
Ayrica bu takımda uğur uçar adında bir oyuncu var ki tek kelime ile sağ kanadı galatasarayin en aktif oldugu kismi haline getiriyor.Üstelik arda ve lincoln'ün oyunun genelinde sol kanada yakın oynamalarına rağmen.Ayrica savunmada da inanılmaz işler yaptı: hiç bir adam karşısında yıkılmadı, yüzde yüzlük bir gol pozisyonunu önledi.* Fatih Terim hocamdan uğur uçar gibi bir yeteneği milli takıma alıp, bizi ihya etmesini bekliyoruz.Zira uzun vadede milli takımımızın ve Galatasarayımızın bundan iyi bir sağ kanat oyuncusuna ihtiyacı olmayacaktır.