Şubat ayında, atanmamış öğretmenlerle imzalanan, 30.06.2007 tarihine kadar geçerliliğini koruyacak olan sözleşme idi. Ancak, sözleşmeler tek taraflı fesh edilmeyecek sözüne rağmen, 14 mayıs'ta 4/c sözleşmesini iptal etme davası açılarak, amaç; 4/C nin iptal edilerek, bu gençlerin daha insani çalışma şartlarına sahip olmaları şeklinde açıklanmıştır.
Sonuç : Daha insani şartlarda çalışması istenen 3500 genç işsiz bırakılmıştır..
Aslında hedef alınması gereken; sendikalar değil, MEB ve Hüseyin Çelik'tir. Çünkü geçen sene dahi, 4/c alımının söz konusu olmaması gerekiyordu. Ve Çelik, binlerce öğretmenini riske atarak, eğitime verdiği değeri bir kez daha kanıtlamış bulundu. Sözleşmesi fesh edilen öğretmenlerin büyük bir çoğunluğunun, bulunduğu okullarda ücretli olarak çalışmayı * reddetmesi, derslerin boş geçmesine ve velilerin tepkisine neden olmuştur.
Türk Eğitim Sen, davasını, sözleşmesi fesh edilen 3500 öğretmeninin 4/b ye alınması doğrultusunda açacağının sözünü verdi.
Sonuç olarak ; eğitimin 4b'si, 4c'si, sözleşmesi, kadrosu olmaz! Binlerce mezun, öğretmen adayı işsiz gezerken, ingilizce dersine kimya, beden eğitimi, turizm... mezunu vatandaşları alabilen bir ülke, 5 yıla kalmaz, 4 / a,b,c,ç,d,e,f,g,ğ,h,ı,i,j.... sözleşmeli personel alımı yapar, üç beş ay sonra da bu sözleşmeleri fesh eder ve bu kısır döngü böyle devam eder.
heyecanlanma tamam... anayasada şöyle bir şey var... kamu hizmetlerinde memurlar öncelikle ikiye ayrılıyor: sözleşmeli personel ve geçici personel; sonra bunlar üç harfle tasnif ediliyor: a, b ve c fıkraları. a, kadrolu devlet memuru; b, sözleşmeli personel; c de özelleştirmelerden dolayı başka kamu kurumlarına yerleştirilecek "geçici" personel...
c'li olmak için bir yıldan az süreli veya mevsimlik bir işte çalışıyor olmak gerekiyor... buna da bakanlar kurulu karar verecek.* işte bu şekilde çalışanlar 4c'li gençler...
