bu maç bazı şeyleri bir kez daha çok çok açık bir şekilde göstermiştir.
ama öncelikle maç yorumu, sonra sıra takım eleştirisine gelecek zaten.*
ben bir fenerbahçe taraftarı olarak takımın kendi sahasında durum ne olursa olsun geriye çekilip oyunu kabullenmesini sindiremiyorum. yok abicim. rakip kim olursa olsun, önce sen tıkayacaksın bi tane. ben saldıran, parçalayan takım istiyorum ve bunu benim kadar diğer bütün taraftarlar da istiyor, orası açık.
volkan demirel belki çok pozisyon çıkarmış olabilir ama yediği golde de kapaması gereken köşeyi açık bıraktığını es geçmeyin.
aykut kocaman fazla cesurca bir hamle yaptı, 4-3-3'e dönüyorum dedi ve alex de souza'yı kenara aldı. şimdi çok tartışılacaktır. ulan alex kenara mı alınır diye. alınır abicim. alex kenara geldikten sonra takım daha bi hızlandı, daha rahat ileri çıkmaya başladı ama stoch'un kırmızı kartı her şeyi tam tabiriyle skip attı işte böyle de bir maç oldu bu.
neticede hayırlı olan olmuştur fenerbahçe için. 3 gün takımla antremana çıkmış olan bir yeni forvet mi kurtaracaktı fenerbahçe'yi bir sonraki elemede?
ve benim anladığım kadarıyla, aykut kocaman gelecek santrafor transferiyle birlikte 4-3-3'e dönmenin planlarını yapıyor ciddi şekilde.
kağıt üzerinde çok güzel görünen, kulağa da çok hoş gelen bir sistemdir 4-3-3. herkes oh yeah diye sevinir duyunca.*
dörtlü savunması ona geçen seneden miras kaldı hadi. ancak 4-3-3 geniş alan demektir bu nedenle caner erkin ciğersiz kontenjanından yer bulacaktır sanki ha?
orta sahaya da emre belözoğlu, mehmet topuz ve özer hurmacı. alın ulan toplu topsuz bu adamlar ileri geri çok güzel oynar. üçünün de ofansif yetenekleri üst düzey. hadi özer'in savunması diğerlerine göre biraz daha zayıf ama o da genç, koşuyor kapatıyor alanını.
sağı solu tamamlamışsın zaten, bi de santrafor, oh mis.
ha bir de şöyle güzel bir iddia var. fenerbahçe türkiye liginde darmadağın olur diye.
keşke türkiye ligindeki takımlarda young boys gibi oynayacak göt olsa da biz de her hafta böyle futbol izlesek.
fenerbahçe taraftarı olmamama rağmen, üşenmeyip gidip kadıköy'de izlediğim maç. yollarda sefil olmaya değmezmiş. ilk maçı televizyondan seyredip yorumlamaya çalıştıktan sonra, bir kaç detay dışında televizyondan da aynı şeyleri görebileceğimizi öğrenmiş olduk. bekir, bilica, baroni vs. tamamen ayrıntı gibi duruyor. evet kötü oynayan 8 oyuncu vardı dün akşam, ama en büyük fark iki takımdan birisinin sahada ne yapacağını bilmesi diğerinin ise bilmemesi idi. orta sahada yaklaşık 1000 metrekarelik boş bir alanı hızlı paslarla çok rahat geçti isviçreliler. sürekli dörde dört yakaladılar savunmayı, zira ilerideki altılı hiç geri koşmuyor. aykut hoca'nın alex'i oyundan almasını anlayabiliyorum zira kendisi hem oyunda hiç yoktu, hem de aykut hoca'nın sisteminde olması çok zor. stoch bu sefer de takımın iyilerindendi ancak süper alakasız bir kartla takımı on kişi bırakıp ihanet etti. fenerbahçe'nin camia olarak önünde iki seçenek var, ya hocaya tahammül edip sabırla başarı bekeleyecekler, ya da eski tas eski hamam devam edecekler. burada hocanın ismi aykut, zico, oğuz vs. önemli değil, mentalitenin değişmesinden bahsediyorum. ayrıca haddime düşmez ama taraftarların oyunculara daha adil davranması gerekiyor bence. zira selçuk, kapasitesi sınırlı, yetenekleri belli ama hakikaten yırtıyor kendini ve baroni varken kesinlikle onbirde oynar, ancak taraftar sürekli kendisine tepkili. öte yandan baroni, emre, dia ve özellikle alex inanılmaz top kabı yapıyorlar ama kimse bir şey demiyor. son olarak, dia'yı çıplak gözle izledikten sonra söyleyebileceğim şu ki, ilk maçları ile topçuları değerlendirmek istemem, zamanla uyum sağlayacak, hatta çok yararlı olacak olabilir ama yetenek olarak kazım kendisinden çok daha ileride.
young boys' un sonuna kadar hak ederek kazandığı maç.
bir iki tespitte bulunmak istiyorum;
bekir; fenerbahçe' nin alt yapısında bile oynayamaz. 3 büyüklere gelen her oyuncu göklere çıkarılıyor. yok şöyle hızlı, yok böyle mücadeleci, yok önsezileri harika... bekir' in iyi oynadığı maçlar da olacaktır elbette ama fenerbahçe gibi bir takımda yeri yok bu adamın. rakip sol açık ilk yarı messi gibi oynadı ama gökhan gönül girince hücuma çıkamadığı gibi gökhan' ı da durduramadı.
gökhan gönül; bu ülkenin en iyi beki olmakla birlikte ortalarını biraz geliştirir, biraz daha olgunlaşıp enerjisini doğru kullanırsa dünyanın her takımında oynar.
baroni; türkiye' ye geldiğinde basın tarafından çok abartıldı. dünya kulüplerinin dos santos ile beraber transfer etmek istediği gelecek vaad eden en iyi brezilyalı oyunculardan biri olduğu yazıldı. ben de dedim ki 26 yaşındaki adamın neresi gelecek vaad edecek. gördük ki dümdüz bir oyuncu. selçuk bile ondan daha iyi görünüyor. (gerçi selçuk toparladı kendini 2 sezondur)
dos santos: bu adam müthiş bir yetenek ama bildiğin göbekli adam. biraz iyi çalıştırılırsa disiplinli olursa düzenli bir takım içinde çok büyük işler yapar. çünkü hem çok teknik, hem de canı istediğinde iyi bir savunmacı. birebirde kolay çalım yemiyor.
stoch: fenerbahçe' nin son yıllardaki en önemli transferi olabilir. dün çok aptalca atıldı oyundan ama süratli, teknik, çevik ve akıllı bir oyuncu. tüm bunların yanında mücadeleci ve üstelik oyunun her dakikasında oyunun içinde. yaşı da düşünüldüğünde harika bir transfer bence.
gökhan ünal: kayserispor' da oynarken de aynısını diyordum. basının abarttığı bir adam. ne çok hızlı, ne çok teknik, ne çok güçlü ne de çok bitirici. iyi bir forvette olması gereken özelliklerin hemen hemen hiçbirine tam oalrak sahip değil. kendisi altına yazdığım entryi tekrarlıyorum; holosko' nun yarısı bile değil ama fiyat olarak 2 katı isteniyordu.''
dia: çok güçlü, çok hızlı bir oyuncu. yalnız bir yanılgıya düşmemek gerek. asla bir ribery değil ve olamaz da. fenerbahçe' ye güç kattığı açık, daha da çok genç ve mutlaka geliştirecektir kendini. ama dünyanın büyük futbolcularını o kadar büyük yapan şey hızlarından, tekniklerinden ziyade oyun zekalarıdır. ribery ne zaman top süreceğini, ne zaman, nereye, nasıl pas atacağını çok iyi bilir ve atar da. keita inanılmaz yetenekli bir oyuncuydu ama oyun disiplini ve oyun zekası olmadığından her şeyi kendi başına yapmaya çalıştığından bugün katar' da.
young boys' un sağ kanadı: birbiriyle inanılmaz uyumlu iki adam o kadar güzel o kadar organize ataklar izlettiler ki iki maçta da hayran olmamak elde değil. makina gibiydi iki oyuncu da.
bu sene bu takim, taraftarini kanser eder serefsizim. daha dün zenit elenir mi diye ufak hesaplar yaparken bugun bu mac gotumuze kacti. bu nasil disiplinsizliktir sasirdim kaldim. uc mac ust uste kirmizi kart gormek de yeni bir rekor olsa gerek.
aykut kocaman'i asla suclu olarak gormuyorum. onun takiminin forvetine gokhan unal malini koyan, mayis ayindan beri dogru duzgun transfer yapmayip takima yeni bir kompela veya okocha kazandirmak (!) ya da brezilya'dan yeni bir dunya yildizi (!) transfer etmek peşinde kosan ama onu bile basaramayan yonetim utansin.
hani en küçük ayak parmağını sehpanın kenarına çarpar ayağının sızısı ile neye kızacağını bilemez boşluğa küfür edersin ya, işte aynen öyle bir ruh haline soktu bu maç beni.
--spoiler--
bu kadar acıya yürek dayanmaz...
--spoiler--
tanım: isviçre temsilcisinin hakederek kazandığı ve turladığı mücadele. yani bu kanı bu maçla ilgili değil sadece. toplam 180 dakikaya bakarsak adamlar net 10 pozisyon buldu. ve gerçekten hakettiler. bizden çok iyi ya da iyi bir takım diye değil, daha organize ve daha hazır oldukları için fizik olarak. ama bizim bunu kalite ile kapatmamız gerekirdi olmadı. oyun için anlatılacak birşey yok! biraz ilhan, stoch ve dia. sonradan az buçuk gökhan. fizik olarak iyi durumda değiliz, eksikler bahane değil. ama ben ilk eleştiriyi yönetime yaparım! tam 5 haftadır forvet gelecek! evet 5 hafta! ee adama yuh derler. şimdi bana yarın forlan'ı, suarez'i ya da niang'ı alsan ne yazar ki!
ikinci eleştirim aykut hocaya olacak ki, o da sadece 1 eleştiri, finalde yazacağım onu da. gelelim maça; takım tutuk, seyirci tutuk ama yine de stadı doldurmuş. göbek rezalet. göbek derken hanım göbeği gibiyiz. ilhan bilica olmaz. hatta bilica ile hiç olmaz. ilhan'da ısrar edilirse lugano ile iyi bir ikili olabilir. ama artı bir alternatif lazım oraya. stoch iyi niyetli ve futbolu iyi biliyor. o hıza ayak uyduracak tempoyu yakalamalı takım. daha çok eksiğiz o yönden. dia ilk maçına rağmen bence çok iyi. kuvvetli ve dengeli. alex çok kötü bir sıkıntısı var gibi geldi bana, emre idare ediyor. baroni, bekir ve andre santos yerlerde sürünüyorlar. gökhan ilk yarı hiç yok, ikinci yarı acık ucundan ama yetmiyor. çünkü kafa topu alamıyor bir kere. (güiza zaten silinmiş hiç yok.) semih son umut. o da kısmetsizdi, tek pozisyonu buldu ve kaçırdı. bugüne kadar attıklarına istinaden affa gider. stoch için parantez; yediği ikinci sarı ders olsun. adamın önüne geçtiğin yerde kendini bırakmayacaksın, bu kadar basit. bunu da teknik kadro yapacak, anlatacak.
aslolan tempomuz ve uyumumuz yok. takım çok çok geberik duruyor, ısırma eksikliği var uyumsuzlukla beraber. bir santrafor ve defans göbeğine iyi bir yabancı şart. şu an sayıyı bilmiyorum ama bilica gitmeli. daha önce de yazdım ofansif oynamaya çalışan takımın adamı değil zaten, forma ona 3 gömlek ağır bir kere. en önemlisi ikinci yarı bir top geliyor havadan hemen hemen 40-50 metreden onu stop edemiyor bu bilica ve adama pas veriyor topu tutmaya çalışırken. bu takım alex olmadan da oynatılır. ama alex olduğu müddetçe defans göbeğinde zehir gibi hızlı ve kademeye iyi giren ve oyunu iyi okuyan bir adam şart.
elendik üzüldük, yapılacakları yönetim ve aykut hoca düşünecek. uefa için yola devam.
bursaspor cl'den alacağı parayı güle güle harcasın. yakışır onlara.
not: aykut hoca değişiklikleri doğru yaptı. tüm takımın durumunu en iyi o biliyor ve durum ortada. ahım şahım formu zirvede bir adam yok takımda. son değişiklik için karar vermeliydi ya semih içeri ya da caner santos'un yerine olmalıydı ama. semih'ten yana karar verdi. saygı duyarım. ve halen daha bu takımın çok daha iyi konuma geleceğini büyük umut bağladığım aykut hocaya inanarak bekliyorum. en ufak şüphem yok. ama basın boza pişirmeye başladı bile, o zaten bilinen bir durum, umarım yönetim gaza gelip bir dingillik yapmaz.
aykut kocaman'ın maç sonrası söylediklerinden hiç bi bok anladım sayın sözlük yazarları. stresli olduğu her halinden belliydi. çoğu soruya cevap vermekte zorlandı. konuşurken çok düşündü mantıklı cümleler kuramadı, kekeledi. dediklerinden anladığım ahan da şurada anladığımdan pek fazla değil; http://www.youtube.com/watch?v=90foIbtEj_o
Bir türk takımınının sıradan bir isviçre takımına elenmesi moralimi bozdu.
Türk fotbolunun gerek milli gerek ise kulübler bazında gerilediği aşikar. zaten kulupler bazında başarı elde edilemez ise milli takımdan da kimse birşey beklemesin. milli takımın dünya üçüncülüğünün ardında yatan galatasaray ın avrupa başarılarıdır.
onca paralar harcayıp bu başarıların üzerine katılamıyorsa yanlış giden bir şeyler var. zihniyetlerin değişmesi gerekiyor.
fenerbahçe nin elenmesinin yegane sorumlusu yönetimdir. on yılı aşkın süredir yıldız futbolcu almanın dışında bir icrati olmayan bir yönetime bu denli sahip çıkmak anlaşılır gibi değil. katar şeyleride takımlarına yıldız futbolcu alıyor. ama takımlarını kimse kale almaz. asil olan sportif başarıdır. galatasaray galibiyetleri ile teselli edilmekten yılmadınız mı? eğri oturup doğru konuşun tutunacak tek dalınız galatasaray galibiyetleriniz. ve bu galibiyetler inanın tesadüf değil. tek tesselliniz olan bir maça bu denli konsantre olursanız o maçı kazanırsınız. bu galibiyetlerinizin temeli galatasaray ın 4 yıl üst üste şampiyonluğu ve uefa kupasıdır. kendinize yalnış politika seçtiniz. asli amacınız galatasaray ın başarılarının üzerine çıkmak olmalıydı. bunu amaçlayan bir yönetim şart. inanın ligimiz o zaman çok daha çekişmeli maçlara sahne olup çok daha eğlenceli olacaktır.
young boys gibi bir takıma elenebilirsiniz önemli olan bu maçtan ders çıkarmanız. lafla , gazla peynir gemisinin yürümediğini anlayın artık. fenerbahçe bu değil , fenerbahçe diğer kulublere benzemez, fenerbahçe bu , vs vs gibi ucuz politikalar yaparak sadece ama sadece daha antipatik oluyorsunuz. bu gün bütün taraftar grublarının bu yenilgiye üzülmesi gerekirken alay konusu edilmeniz hep bundan.
başta alex olmak üzere, selçuk, g.ünal, bekir, c.baroni'nin bu takımda yeri olmadığının göstergesi maç. alex efendiye kulübümüze verdiği üstün hizmetler için teşekkür edilip derhal siktiredilmeli. c.baroni'yi brezilyadaki köyüne muhtar olarak atandığını söyleyip siktiredilmeli, selçuk of selçuk sana ne desem yetmez, yemin billah olsun ülser olmamın en büyük sebebi sensin, gerçi bir ultra yeteneksiz daha vardı senin gibi ama nasıl olduysa o'nu sene başında gönderdiler. sıra sende artık bir an önce siktirgit. gökhan ünal desen sakalı uzattıkça guizaya benziyor daha çok sinir bozuyor. bekir zaten süper lig oyuncusu bile değil. ve biz bu takımı izlemek zorundayız. 3 yılda 1 tane bile kupa alamamışız aykut efendi çıkmış değiştirilmesi gereken şeyler var diyor ulan biri de çıkıp sormuyor adama bir 1,5 yıldır bu takımın başındasınız neden değiştirmediniz de ş.liginden elenince böyle konuşuyorsunuz? şimdi çıkarlar transfer yaparlar ama biz bu filmi dinamo kiev'e elendikten sonra görmüştük. artık yemez aziz, gururun varsa gidersin 14 yıl oldu be dile kolay 14 yıl ve kulüp tarihinin en başarısız başkanı olarak ismin her yere yazıldı ve son söz sana dün taraftarımızdan geldi ;
bursaspor'un şampiyonlar ligi televizyon yayın hakları gelirinin türkiye kısmını tek başına alacağı kesinleşen maç olmuştur. ayrıca bir takım ne kadar üst düzey maç yaparsa, o kadar form düzeyi yüksek olur. bu yüzden fenerbahçe'nin üst düzey bir turnuvadan elenmesi bu yönden faydalı diğer takımın taraftarları için. tabii işin psikolojik ve motivasyon tarafları da var. geçen sene galatasaray'ın avrupa ligi'nde elendikten sonraki durumuna bakarsak bir fikir sahibi olabiliriz.
fenerbahcenin kaybetmesine sevinen insanlari anlayamadigim mactir efendim. yo hayir fenerbahceli degilim, zira fenerbahceyi avrupada destekleyen mantikli bir galatasaray taraftariyim sadece.
tamam belki fenerbahce gecen yillarda ali sen ile baslayip simdiki yillarda aziz yildirim ile devam eden "kendini herkesten üstün görme ve medya karsiti tavir takinma" huylari ile kendine cok sayida antipati besleyen insani kendisi yaratmis olabilir.* fakat bu bir avrupa macinda elenmesinin alay konusu olmasini gerektirmez görüsündeyim. cünkü biliyorum ki bu aksam fenerbahcenin basina gelen, yarin aksam bizim de basimiza gelebilir.
golü bulana kadar young boys'un futbol oynadığı ve fenerbahçe'nin izlediği maç olmuştur. maçta gol olduktan sonra tam bir keşmekeşin içine girildi. young boys her fırsat bulduğunda zamana oynadı(ki bunun aksini beklemek hayal olurdu). velhasılı ilk yarının istatistiklerinde şut ve kaleyi bulan şut sayıları fenerbahçe için 2/0 iken young boys için 6/4 olarak yansımıştır.
rakip defansı geçip de golü atabilecek durumdayken, rakip defansı geçip kendini atan fenerbahçe futbolcusu da bildiğim bütün küfürleri ettirmiştir açıkçası takımını 10 kişi bırakarak.
he aslında "sanane lan yaraaam" denilebilir tüm bu konularda ve haklı da olur bunu söyleyen. lâkin sevdiğim insanlar arasında fenerbahçe'li olanlar var ve üzülmeleri üzücü...
umarım ki avrupa ligi'nde aynı durumla karşılaşmaz ve üzmez sevenlerini fenerbahçe...
not: galatasaray'lıyım. ve evet, yarın akşam için tedirginlik duymuyor değilim... zira orta sahası olmayan bir diğer türk takımı da bizimki.
fenerbahçenin şampiyonlar liginin kapısına bile gelemeden elendigi maçtır. ayrıca fener taraftarının ne kadar pollyana ruhlu oldugunu da bize göstermiştir. şampiyonlar liginde bi bok yiyemeyecektik iyi oldu elendigimiz, belki uefa da bişeyler yaparız, yada iyi oldu lige daha çok konsantre oluruz, zaten avrupa ligide pek umrumuz da degil gibi laflar, ne kadar net pollyancılık oynanır bize göstermişlerdir bu maç sayesinde.
galatasaray ın avrupa destanlarından sonra türk futbolu fenerbahçeyle başlayan yıldız oyuncu transferi savaşı yüzünden avrupa arenası adeta unutulmuş türk takımları kendi kendini yemektedir. hal böyleyken 3 büyüklerden başarı beklenmesi abes kaçardı. fenerbahçe nin bir sonraki turda eleneceği ise su götürmez bir geçekti şimdi eğri oturalım doğru konuşalım değil mi ama? bu sene de star tv ekranlarından bursasporun şl de sürpriz yapmasını bekliyeceğiz.
