herkes ne güzel teğet geçiyor. orada bir müze görmek isterim diye lafı yuvarlayınca sıyrılıp çıkıyoruz değil mi? Başına nöbetçi dikilecek pişmanlık müzesi olur mu? hediye müzeyi oraya koysalar alevilerden özür mü dilenmiş olacak yoksa aleviler bugün olsa gene aynı şeyi yapacak adamlara inat oraya bayrak mı dikmiş olacak?
anca konuşur durursunuz unutmayacağız, unutturmayacağız der bir kısmınız diğerleriniz de sivasa, sivaslıya mâl etmeyin, müslümanlıkta böyle şey yok der durursunuz. ölen 37 insan evladını bile senden benden diye sayan kansız var bu memlekette daha nesini konuşucaz ki?
oraya o müze yapılırsa ne alevilerde koruyacak, sahip çıkacak irade var, ne de sivaslı'da ve sivaslı'nın kimliğinde iyice şafii olmuş ortodoks sünnilerde bundan pişmanlık duyacak vicdan ...
olan bu ülkede sıkışıp kalmış "insan" vasfındaki bireylere oluyor. sözümona aidiyet atfettiğiniz ama ahlaki tarafını zerrece umursamadığınız inanç klişeleriniz sizi insan yapmıyor. doktorun reçeteye yazdığı ilaç hastayı iyileştirmiyor o ilacı kullanmak da lazım.
tarafımca içinde çelişen ifadeler barındırır.madımakta yakılanlar35 kişidir diğer ikisi ise göstericilerden ya da provokatörlerdendir en azından madımaktaki kesimden değildir.yani yıldızlanacaksa taraflara göre ya 2 yıldızlı ya da 35yıldızlıdır. sünni alevi çatışması,hoşnutsuzluğu oluşturulmaya çabalanan bu olay başarıya ulaşmış gibi görünmekte. bu kısmı atlayıp ticari yönüne bakarsak alevi olmayan biri olarak oralarda kebapçı tostçu görmek ya da bilim kültür merkezi adınca gayet yuvarlak bir isim değil o acıyı/ayıbı hatırlatacak bir müze görmek isterim.
madımak oteli'nin kamulaştırma işlemi bitmiş . otel sahibinin devletle mahkemesi sürüyor. kamulaştırma kesin olmakla beraber bedeli konusundaki ihtilaf için sürecek artık mahkeme. alevi toplumunun sözcüleri otelin müze yapılmasını isterlermiş ama gene de memnuniyet verici bulmuşlarmış. ancak akp hükümeti de toplumsal gerilimi arttırmamak için sadece kütüphane yapma taraftarıymış (haksız da sayılmazlar ) .
yaşamaya kahrettiren "türk tipi" manasızlıklardan biri daha sahneleniyor. otel sahibinin aç gözlülüğü mide bulandırıcılıkdan bile öte. 4 milyon 500 bin lira kamulaştırma bedelini ( 5 katlı apartman büyüklüğünde bir bina) beğenmeyip mahkeme açtı . bilirkişilerce belirlenen fiyat devlet tarafından ( biraz da siyasi kaygılarla ) 5 milyon 600 bin liraya çıkarılmış. otel sahibi 16.5 milyon ( eski para ile trilyon) lira verilmesi gerektiğini aksi takdirde mağdur olacağını söyledi kameralara. muhabirin "amca sivasın kalanı kaça 1-2 daha ekleyelim hepsini sat demesini beklerdim açıkçası) . "hazır 37 puştun icabına baktılar, burası da turistik oldu . neden küpümü doldurmayayım " derdinde otel sahibi aile. müşteri, emanet, misafir 37 "insan" a sahip çıkmamak utancından eser yok belli ki. belki engelleyemezdim ama benim de ölümü çiğnemeden o insanlar öldürülemezdi benim sahibi olduğum bir yerde. ama mağduruz diyebiliyorlar hala ve üstüne de çalışarak kazanamayacakları bir para da aldıkları halde ağlaşmaya devam ediyorlar. tipik "yiğido" .
otel'in devlet tarafından satın alınıp "bir şey" yapılması ise ayrı bir trajikomiklik. sivas'da vatandaş, sivil toplum kuruluşları toplanıp kentin adına sürülmüş bu kara lekeden "samimi" bir utanç duyarak burayı bir " pişmanlık anıtı" yapmadıkları sürece bu yapılan şeyler biraz pr, çokça da avanta dağıtmaktan öteye geçmeyecektir. kamulaştırma bedeli, bilirkişi ve danışmanlık ücretleri, binanın restorasyonu , teşrifi ve sair ihalelerle sivasda , belki de o gün orda bulunup o insanların ölümüne karışanlara, seyredenlere ya da tezahürat yapanlara 40 -50 milyon dolar para dağıtılacak. üstelik de bu katliama yüreği burkulan insanların , hatta ölenlerin yakınlarının paralarıyla. oysa şu anda devlet aygıtını elinde bulunduranlar burayı müze yapmaktan dahi korkuyorlar. yarın öbür gün bir daha yakarlar nasıl olsa diye. yani şehirde bir pişmanlık ya da özeleştiri yok hatta içten içe gurur duydukları da kesin gibi.
alevi toplumunun kendinde atıfta bulunduğu değerlere baktığımızda sivas ve sivaslı bundan pişman olup "özür" dilemeyi bileydi affederlerdi belki. ama devletin getirdiği ve en az diğerlerinin insanlığı kadar yapay ve zorlama bu" hediye" ye balıklama atlamaları açıkçası midemi bulandırdı. zihinlerinin çalışma sistematiğinin hile ve "zor" a yatkın olduğunun, bundan memnuniyet duyabileceklerinin ip uçlarını verdi bana. azken mazlum, çokken zalim olabilirler yani.
alevilik devletin tek bir hap gibi yutturmaya çalıştığı, bayramilik, bektaşilik, caferilik, şia gibi unsurlardan oluşan kendi arasında bile ayrışan hatta çelişen bir yapı. ancak aynen sünnilikde olduğu gibi doğudan batıya, çerkezden kürde asıl ayrım (algısal olarak ) kentlilik ya da köylükde.