cahit sıtkı tarancı tarafından bile az kalsın farkına varılmış tespit cümleciği. yaş otuzbeş yolun tamamı eder bana göre. ulan bildiğin orta yaşlısın. daha ne bok yemeye yaşayacaksın? hep bildiğin bir insanla seviş, çoluk çocuğa ada hayatını, sürekli yaşlanan bir beden ve ölen beyin hücreleri...
aslında 27 yaşında öleceksin hocut ama galeyan olmasın diyerekten 35 deyiverdim ben. yoksa baktığında, kurt cobain, jimi hendrix, jim morisson ve janis joplin gibi dahiler 27'sinde göçüp gitmiş. sen ne bok yemeye bu yaşama inadını sürdürüyorsun diye sorarlar adama.
ve evet, hayatın renskzileşmesi 35'inden sonra bariz biçimde ortaya çıkmaktadır. sistemin de kölesi olmuşsundur zaten.
ehhh, 65 gibi yaşlara kadar yaşamak gerçekten çok fazla, bir an önce göçüp, kabir sınavına girmek lazım bence.
Üniversitede başlayan ileriye dönük planlara yönelik çalışmaların dönütü aldığın yaşlardır o yaşlar. Eğer sevdiğin bir kadına rastladıysan ve evlendiysen aşk anlamında da bir sıkıntın yoktur. Baba/anne olmak o duyguyu yaşamadan dile getirilmeyecek kadar derin duygular olsa da, onu da yaşamak gerektiğine inanıyorum.
"Hayatın renksizleşmesi" olayına ise kısmen katılabilirim ama bu renksizleşmeyi de insan kendi kendine yapıyor. Ünlü insanları zaten geç, hani illa oradan örnek verilecekse bir Ozzy vardır ki of of hani. Ama ne bileyim, 40 yaşında ekonomik güç yerindeyse yazın tatile gitmek; bir baba olarak erkek çocuğunun yaptığı yaramazlıklara gülüp geçmek güzel bir şey olsa gerek.
2045'e kadar yaşarsak zaten Ruslar ölümsüzlüğü bulacak, ilk ruh transferini yapacaklar. O zamana kadar yaşarsak tamam işte.
hayatla barışık isen, yaşamak her yaşta güzeldir. o sıkıntılı öğrencilik yıllarından sonra ekonomik özgürlüğüne kavuşmuşsa insan, iki tane pırlanta gibi çocukların varsa, onların başarılarıyla övünüp, oynarken eğlenip ve beraber çizgi filmleri izliyorsanız eğer. yaşamak harika bir şey. üzüldüğüm şu ki gençlerin hayat felsefesinin bu kadar basit ve anlamsız oluşu.
yooo aslında anlamsız falan değildir bana göre aksine hayatın en güzel yıllarıdır. Ayrıca sistemin kölesi oluyorsun diye bir şey yok sen bu yaşta tamamen özgürsün kimse karışamaz ve tüm seçimler senindir ve hep bildiğin bir insanla sevişeceksin diye bir şey yok. Ulan papaz her gün pilav yer mi lan bi kere hayali bile korkutuyor insanı. Aksine gençlikle karşılaştırıldığı zaman çok daha iyi çünkü bi kere aile baskısı dene lanet şey yok hiç bi baskı yok tamamen özgürsün.
35 yaş, karizmanın tavan yaptığı, maddi imkan, sosyal çevrenin zenginleştiği, ruhun ve bedenin, gençlik yağmurlarından sonra açan bir güneş gibi parıldadığı yaştır yiğen. Çalkantılar durulur, gemi rotaya oturur. Yaşamın anlamı, kendini gizleyen bir gonca gül gibi ufkunda belirir. Sen gönlünü ferah tut yeter...
Dünyaya, insanlığa çok faydalı bir bilim insanı falan değilse kişi, gelecek kuşaklara aktarması için engin bilgilerine ihtiyaç duyulmuyorsa cidden gereksiz.
Hadi bunu pazarlıkla 35+5le 40 yapabiliriz ama fazlasına hiç gerek yok. Götündeki kıllar kadayıfa döndüğünde bir insanın kendini hala benimseyebilmesi mantıksız geliyor.
Benim ruhum genç, ihtiyar delikanlıyım gibi zırvalarla kendini kandırmak da acınası bir davranış. Bunun anlamı içten içe yaşlandığını ve hayatı artık yarım yaşadığını, saçma ve gereksiz bir mücadeleye mahkum olduğunu kabullenmek ve moruk bedenini reddetmektir. Göründüğü gibi olamamaktır, ölene kadar da gençlik hevesinde boğulur gibi çırpınmaktır.