kişi yeter ki tutarlı olsun, bırak sadece şu lafı kullanmayı canımızı yesin bi şey demeyiz. ama işte o tutarlılık..
misal yeri geldi mi pkk'lıların analarının amlarına beton dökmekten (bunu ben uydurmadım, bizzat okudum ekşi sözlük'te) ve bilumum benzeri küfürleri sıralamaktan imtina etmiyorsa bi kişi, sonrasında sırf hamaseti daha etkili olsun diye ana avrat küfrettiği insanlara şehit diyorsa insan sormadan edemiyor lahana perhiz arasındaki ilişkiyi.
yok eğer hayatını kaybeden herkes için üzülüyor, otuz bin insanımızı kaybettik diye bakıyorsa şu yıllardır süren (ve sürecek) savaşa, o zaman zaten küfrederek vatan kurtarmaya çalışmıyordur. ama küfretmeyince de bu sefer yukardaki örnekteki insanlardan küfrü yiyor. yeterince küfretmeyince pkk sempatizanı oluyorsunuz çünkü onların değer skalasına göre.
kaldı ki şu otuz bin şehit lafının ne zaman çıktığını da kimse hatırlamıyor. apo yakalandığında derdimizi avrupa'ya anlatmak isteyen devlet, apo yüzünden otuz bin insanımızı kaybettik diye yabancı kanallara kısa filmler yolluyor, devlet tezi bu sayıyla savunuluyordu. o günden sonra şekil değiştirdi bu laf ve otuz bin şehide döndü.
onun içindir ki, şu laflar pkk'nın öldürdüğü insan sayısını az gösterip pkk'yı daha az tehlikeli gösterme amacına değil, sırf hamaset uğruna aslında zerre sahiplenmediği insanları (teröristleri) laflarında ananların iki yüzlülüğünü gösterme amacına hizmet etmektedir. gerçi bıçak sırtı bi konu, derdini anlatması zor bu mevzuda..
35 bin insanın da bizim içimizden olduğunu bilerek söylenegelen cümledir. kardeşi kardeşe kırdırtmak diye boşuna söylemiyoruz. dağdakilerin çoğu da bizim cahil insanımız. köpekler kendilerini salmıyorlar ki ileriye. onlar ordan emir veriyor, sığınmışlar barzani, talaani köpeklerinin koynuna amerika'nın verdiği sıcak battaniyeler sarılıp kahve içiyorlar. ölen yine bizim insanımız oluyor.
boş muhabbeti çok seven, okumaktan, araştırmaktan hoşlanmayan gevezelerin gevelemeyi çok sevdikleri sayı.
aslında pkk'nın silahlı eylemlere başladığı 1984 yılından bu yana meydana gelen tüm can kayıplarının yaklaşık bilançosudur bu. şehit güvenlik kuvvetleri yanında öldürülen silahlı örgüt militanları ve sivil kayıpları da içerir. güvenlik kuvvetlerinin aynı dönemde verdiği kayıpların toplamı kolayca ulaşılabilecek resmi rakamlara göre yaklaşık beş bin kişidir.
35 bin şehit diyerek hamaset yapmaya çalışırken sivil kayıpları ve öldürülen militanları da şehit olarak adlandırıyorsunuz farkına varmadan. hoş, şehit olsa ne olacak, niyazi olsa ne olacak. 35 bin insan en aziz varlıkları olan canlarını yitirmişler sonuçta.
ama yine de konuşurken ne dediğimizi bilmemiz lazım. üşenmeyin de bi araştırıverin yazıp çizmeden önce, olur mu?