bu, moderasyonun hoşgördüğü başlıktır, saygı duymak lazım, asıl başlık şudur:
''320 ytl doğalgaz faturası geldi hamdolsun, kol gibi girdi hamdolsun''
kol gibi faturayı gördükten sonra, kendini teselli etmeye programlanmış vatandaş söylemidir.
bu başlık açılmaz normalde, gidersin dogalgaz başlığına yazarsın ama inanın ki dostlar canım acıyor, az sonra sokağa çıkıp soyunmak meylindeyim, bu a.q gazının sahibi kimse gidip ona domalasım var, 'al ulan, al da ödeşelim' diyesim var ama hamdolsun 420 gelmedi, o zaman ne yapardım?
şimdi hesapla, ben 700 ytl alıyorum, kira 650, doğalgaz 320, internet 50, elektrik 30, su 25, yemek, sigara, yol... uzar bu böyle...
bu durumda benim dışarı çıkıp soyunma fikrim ağır basıyor, ben gideyim, gece haberlerine ancak yetişirim...
ski tuttuk hamdolsun
göte girdi hamdolsun
vatandaşın götüne göz diken
dilerim allah'ından bulsun
açmasam gazı, donacak
açsam gazı, domalacak
yapacak bir şey yok hamdolsun
bu göt, her halukarda bozulacak
320 yi gördük hamdolsun
300 ıspartalı sağolsun
bizim göte göz dikenler
365 gün ishal olsun
türkiyede petrol ve doğalgaz çıkmadığı çok iyi bilinmesine karşın sürekli olarak dışa bağımlı ve dolara endeksli bir hammadenin fiyatının muhalefet malzemesi olarak kullanılmaya çalışılmasının ürünü cümledir.
şimdi bir de hamdolsun lafına taktılar. şükretmek de suç oldu memlekette. ama aferin siz bu kafayla bu sığ muhalefet anlayışı ile devam edin. seçimlerde daha çok şaşırır çok ağlarsınız.
yahu şimdi bana inanmayanlar var, allah belamı versin ki, fatura karşımda, aha masanın üstünde duruyor lan, 2 + 1 bu ev, 7 x 24 yaksan geLmez bu kadar, zaten ben dedim; bu apartmana gelmiştir kadir dedim, bu bizim degildir dedim, kadir ağlamaya başladı, emre kendini gazla zehirlemeye kalktı, vurdum, dur lan dedim, yaptığın şeyin sırası değil, emre bayıldı, kadir odasında ağlıyor, ben de soyundum, çıkıyorum sokaga, siz daha hesap yapın, siyaset yapın...
320 ytl yi hiç bir arada görmedim olum ben, huaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa....
120 metrekare evi 70 derecede 7/24 yakarsanız başlıkta belirtilen rakamın iki katının gelmesi yüzde yüz olan bir faturadır.
edit: Yakıt fiyatlarından haberi olmayan ve halen tezek yakanların eksi oy ile süsledikleri bir entry oldu. Doğal gaz ile ısınan biris olarak keşke 70 derece ile 24 saat yakarak 320 ytl ile 1 ayı çıkarmayı çok isterdim. Ama gerçekler ortada 2 aydır 40-45 derecede ve çoğu zaman gündüz kapattığım halde fatura 2 aylık 513 ytl gelmiştir.
Not: Ev 2008 modeldir ve en son teknoloji ısı yalıtımı da vardır.
320 lira telefon faturası gelmesinden iyidir, şayet her ay ortalama başıma gelen vak'alardan biridir bu. ailecek ağıza sıçma girişimleri hüküm sürer, akabinde ödenir o fatura, ama öbür ay'a sakın ha (!) asgari ödemeyi geçmesin denir falan da filan.. ama yine dizilir fatura kocamanlaşır, yine ödenir, aman kime diyorum ki ben? içimi döküyorum, nasılsa burda beni kimse tanımıyor, özgürüm yeühu!
bu bir ülke gerçeğidir, daha bana çıkmış birileri ısı yalıtımı falan diyor, evde ekmek var mı diye bir sor önce, ısıyı bulduk da yalıtımı kaldı, ya tamam kızmıyorum kimseye, herkes haklı ben haksızım a.q, yalıtım yaptırsana salak, bu kadar basit işte, lan yemişim yalıtımını, hırsızın hiç mi suçu yok?
gel beraber ödeyelim şu faturayı, bak masada yatıyor, maşşallah goç gibi, sonra yalıtırız bi taraflarımızı, hamdolsun...
koldur, kolbastıdır. fekat, insanların bu kadar fatura ödemesi elbette fena bir durum olmakla birlikte, yine de aylık ellerine geçen paraların miktarlarını öğrenince insan "hmms" demekten de kendini alamıyor.
içerisine bir adet Kabe maketi kurulup etrafında 7 tur atıldığında kişiye umre sevabı kazandıracak mekanın aylık sıcaklık ortalamasını yakalaması için gerçekleşmesi gerekendir.
gel de içme şeklinde düşündürten faturadır efendim. ulan daha doğru düzgün kış gelmemiş, hayvan gibi yakmamışsın bile buna rağmen kol gibi giren bir hediyedir(!). o bir şey değil de; insana en çok koyan; nasıl ödeyeceğinizi düşünürken; doğalgaz dağıtım şirketinin ve geçen seneden bu yana yüzde 80* zam yapanların orgazm sigaralararını içmeleridir. nasıl içmesinler; mikicek döt arıyorlardı buldular işte.
türlü bakış açısıyla değerlendirilen, çeşitli yorumlara sebep olan fakat sonuç olarak düştüğü yeri yakan ateştir.
şimdi ne kadar olursa olsun, bir fatura insanın hayatını söndürecek değil, bu fatura yüzünden hayata küsmeyeceğim elbet, yine devam edeceğiz bir şekilde yaşamaya ve kendimizi mutlu etme çabamız olacak her daim.
tuhaf mesajlar aldım bu başlıkla alakalı, 'dikkat çekmek istiyorsun' diyenler oldu, 'sırf hükümete muhalefet yapıyorsun' diyenler oldu, gülemedim bile...
dikkat çekmek isteyişim doğrudur, 'zkiliyoruz ey insanlar dikkatinizi çekerim' demek istedim, muhalefet dediğiniz şey zaten yaşamanın ta kendisidir, her irade kendi muhalefetini kendisi yaratır zaten, çünkü kendi varlığı buna bağlıdır, her neyse şimdi burdan siyasete dalmanın bir manası yok, zaten ülkede siyasetle haşıııır neşir bir dolu insan var, ben eksik kalayım.
ama ey insan evladı, sen de biraz bana yardım et, zorlama kendini, beyninin loblarını pislikle, irinle doldurma, her sözde, her fikirde bir hinlik arama,
ben sana diyorum ki; oturduğum ev küçücük, 2 + 1 ve biz bu gazı sürekli yakmıyoruz, 300 derecede kullanmıyoruz. üşümeyecek kadar, af buyrun götümüz donmayacak kadar yakıyoruz işte. sen hiç akşam işten eve aç karna, yorgun argın geldiğinde, hani o eve dönüş sevinciyle içinde tanıdık bir mutluluk varken, kapıdan girer girmez salonda bir cesetle karşılaştın mı?
yok canım sen de, abartma diyeceksin, yok yok, aynen böyle oldu, birileri benden evvel eve gelmiş ve evde beni bekleyen huzurumu zkerek öldürmüştü. yahu amma uzattım, şöyle anlatayım sana; evlat acısı gibi...
sonra ne yapayım ne yapayım diye düşünürken kendimi burda buldum. çünkü o an, acayip dikkat çekesim geldi nedense, acayip bir ego açlığı hissettim, magalomanlığım tutuverdi, siyaset yapasım geldi, hükümete çamur atasım geldi. girdim sözlüğe, sallamaya başladım götümden... ama sizden kaçmadı tabii. ulu vatanımın, ulu sözlüğünün, up ulu, 1. 2. 3. 4. ve 5. nesil yazarları, nasıl da anladınız benim kanı beş para etmez bir çakal olduğumu, eve gelen kıytırık bir faturayı sahtecilik yaparak değiştirip hükümete karşı bir bok atma malzemesi yaptığımı, hükümeti yıkma planları kurduğumu. hükümet ki; hamdolsun, ekmeğimizi veriyor, üstümüzü başımızı giydiriyor, bir dediğimizi ikiletmiyor, yaralarımıza eşsiz bir tabip, allah adını dilinden düşürmüyor, çok şükür...
peki biz hak ediyor muyuz bu kadar güzelliği? biz millet olarak layık mıyız bu teveccühe?... sanmıyorum...
elimize bayraklar alıp, yüzümüzde birbirine benzer taklit ifadelerle, ne için bağırdığını bilmeden yer yer hınçla köpürüp, yağamasak da sağanak sağanak, çok gürledik sağda solda !
yürüyen ansik!lopediler gibi, her birimizin kafasında mevcuttu her sorunun cevabı, güneş aydınlığını bizden aldı muhakkak, biz yarattık küçük dağları mutlak, amma üstümüze işedik çoğu zaman, oysa kanayan parmak, koptu kopacak...
hal böyleyken nasıl olur da kendimizi layık buluruz türlü güzelliklere? yazık...
uyan ey insan, işte dünyan;
biz hiçbir zaman 'biz' diyemedik, bir futbol topunun hızlanıp yavaşlayan ivmesine daldığımız zamanlar dışında.
biz hiçbir zaman 'tek' olamadık, 'ekranda puslu vadileri takip ederkenki merekımızın dışında.
biz hep övündük, damarlarımızda dolaştığını iddia ettiğimiz asil kanla, her an, her mekan ve her şartta.
liberal, demokrat, komünist, sosyalist, faşist, işçi, burjuva, ermeni, yunan, türk, kürt...
tüm etiketleri cebimizde taşıdık ama kimsesiz bir çocuğun karnını doyuramadık hiç, yahut yürüyemedik güneşli bir şarkıyla hep bir ağızdan, hep bir adımla...
bu durumda, hiçbir güzellik hak değil ve hiçbir itirazımız olamaz kendi doğurduğumuz karanlığa...
mevzu bahis, üzerinde rakamlar yazan bir kağıt, bir paçavra.
asıl can yakan, insanlar arasında bir nefret ve çoktan kopmuş bir bağ...