- bütünü oluşturan parçaların tümünün bir arada olduğu, hiç eksiği olmayan, tamı-tamına.
tanzimat sonrası, türk tiyatrosu ve sahne gösterilerinde büyük gelişmeler kaydedildi. radyonun olmadığı, televizyonun hayal bile edilemediği o dönemlerde, şehir insanlarının ve özellikle de istanbul'un en gözde eğlence mekanları; karagöz, orta oyunu, meddah, kanto, tango ve müzikal gösterilerinin sergilendiği, sessiz sinema gösterimlerinin yapıldığı tiyatro salonları idi.
özellikle istanbul'da şehir tiyatrolarının, halkın talebine bağlı olarak hızla çoğalması ile birlikte sahne sanatları ciddi bir sektör halini aldı. öyle ki, gerek belediye ve gerekse özel tiyatro sahipleri, tv dizileri gibi her hafta devam eden ve her biri bir sahnelik oyunlardan oluşan tiyatro gösterileri ve müzikaller sahnelenmeye başladılar. böylelikle seyirci, aynı tip uzun gösterilerle de sıkılmıyor; yukarıda sıralanan birçok sahne gösterisi aynı anda sunulmuş oluyordu.
- 'otuz iki kısım tekmili birden' deyimi;
osmanlı'nın son dönemlerinde, şehir tiyatrolarının diğer sahne gösterilerinden hızla sıyrılıp tiyatro gösterilerine yönelimi sırasında oluşmuş ve halkın alıştığı 'arkası yarın' türündeki tek sahnelik tiyatro gösterilerinin, bir araya toplanıp bir bütün halinde seyirciye sunulduğunu belirtmek üzere kullanılmıştır. bu işi yapanlar ise çoğunlukla gişe önlerinde, ellerindeki çıngırağı çalarak bu durumu halka duyuran eden çığırtkanlar olmuştur.
zamanla türk diline yerleşen bu deyim, başlangıçta verilen anlamı betimlemekte kullanılır olmuştur.