yine deplasmana, yürüyerek bile olsa gidilecek maçtır. nevizade gecelerini söyleyerek, başımız dik döndürecek bir takımı olması insanın, ne kadar gurur verici kimse anlayamaz.
Misafir takım için belirlenen bilet fiyatlarını gördükten sonra "küfürler" ettiğim, tobias linderoth ve servet çetin'in maç kadrosunda yer aldığını görmem ile birlikte biraz olsun sevindiğim, galatasaray'ımızın cassio lincoln ve harry kewell'ın eksikliklerine rağmen mutlaka kazanması gereken maçtır.
Galatasaray'ımızın hak ederek kazandığı maçtır. 90 dakika boyunca maçın ağır basan tarafı galatasaray olmuştur. Arda Turan takımın en iyisiydi. Maç için söylenebilecek iki şey var;
1) galatasaray'ımızın sağ bek sorunu.
2) Cassio Lincoln ve harry kewell'ın eksikliklerinin büyük derecede hissedildiği.*
denizlispor'da zaten hayat yok. bu sene düşersek 14 mayıs 2006'da üzülenler pek bi sevinecek. bu oyunla bank asya birinci lig yolu açık görünüyor. yılda bir defa olsun galatasaray'ı görmek adına denizlispor'un acilen toparlanması lazım.
ayhan akman kırmızı kart gördükten sonra, arda turan'ın kaptanlık pazıbandını alıp mehmet topal'ın koluna takması maçın en ilginç olayıydı. birilerine bir şey anlatmak için bunu yapıyorlar. normalde sabri sarıoğlu'nun kaptan olması lazımdı. bi bokluk var ama çıkar yakında kokusu.
galatasaray pek de iyi oynamadan güçsüz denizlispor'u zorlanmadan geçerken, bu sezon ligde * tek farklı galip gelmeme alışkanlığını devam ettirdi. olan, bizim 35 kağıda oldu...
nasıl bir ses sistemi varsa, maç boyunca arda'nın ayan abii ayan abii *diye bağırması ve sanctis'in ardeeaaa ardeeaaa diye, "allahını seven defansa gelsin" tadındaki bağırışlarını dinledik. bir de spiker de sanctis'in ismini söylerken neden o kadar kastı anlamadım.