eğer baros-ümit değişikliği yapılırsa hiçbir şey değişmeyecektir. bence gerekli olan ayhan-baros değişikliğidir. en azından ümit ve baros ileride birbirlerine el verirler belki bir şeyler yaparlar. aksi halde bizim orta saha rakip sahaya geçer geçmez topu rakip ceza alanına doğru "fırlatmaya" devam edecekler. ayhan da hakeme sataşmaktan başka birşey yapmıyor nasılsa.
ulen havadan oynayamıyoruz işte neyin ısrarındasınız.
skibbe'nin bu takıma dar geldiğinin bir göstergesi olan daha mac..
kadro bu kadar iyi iken; galatasarayın cok temposuz ve yavas oynamasının bir tek nedeni olabilir; o da oyuncuların nasıl oynayacaklarını bilememesidir.. Bunu öğreteme görevi de ne yazık ki çapsız Skibbe'ye aittir..
Umudum yok bu takımdan; Galatasaray düzelir diye bekleyenleri saflıkla suclayacak kadar sinirliyim de açıkçası..
karşılıklı birer gol pozisyonuyla sona eren maç. skibbe' nin forveti çiftlemek yerine ümit karan' ı çıkarıp milan baros' u alması düşündürücüydü. harry kewell ve mehmet topuz' un karşıklı çabalarıysa sonuç getirmedi.
galatasaray'ın takım olarak yeterince etkili olamadığı maç.
kewell iyi oynamıştır. haftalar ilerledikçe daha da verimli olacağa benzemektedir. şunu da gördük ki mehmet topal bu takımdan kesilmemeli. ha ben fenerliyim kessin skibbe sonuna kadar bana uyar yani. *
sikibenin deplasmanlara götürülmemesi gerektiğini gösteren maç. zahmet olur yorulmasın yani. zaten tv başından izlemesiyle klübeden izlemesi arasında bir fark olmayacaktır. oyuncu değişikliği olacağı zamanda ümit'e* bi telefon çakar yapılır değişiklik ne gerek var boşa o kadar yol zahmet masraf falan? değişiklik dedik de zaten artık değişiklikte yapmıyor. ya da 3 oyuncu değişikliği hakkı olduğunu unuttu bu sefer de. hala iddia ediyorum ki şu kadroyu feldkamp bile daha iyi yönetir. zaten sikibe olmuş jr. feldkamp yakındır kovulması. sen o kadar yıldız al ama alınması gereken en önemli adamda yapabileceğin en kötü tercihi yap üstelik o kadar araştırma uğraş sonucunda.
oyuna gelirsek fazlasıyla sıkıcı bir maç oldu. aghahowa kalitesini konuşturdu o olmasaydı kayseri'nin de pek bir şey yapacağı yoktu. de sanctis'in de allah'ına kurban oradan 1 puan çıkardıysak kesinlikle onun sayesindedir. oyunu kurarken yaptığı tercihlerin iyi olması ve oyunu hızlı kurabilmesi de süper bir özellik. onun dışında yan toplarda da şahane. aykut gibi mal mal çizgide dikilmiyor. aykut şu saatten sonra formayı unutsun. aydın da beklediğim performansı sergileyemedi sahalara yabancı gibi davrandı oysa maçın adamı olmasını bekliyordum.
her şeyi bir kenara bırakacak olursa lig tv'de yine muhteşemdi. maçın 75. dakikasında evanescence-my immortal eşliğinde milli takım resimlerini yayına sokması görülmeye değerdi. duygusal anlar yaşadık euro 2008'i yad ettik güzeldi yani.
2008-2009 sezonun en vasat karşılaşması olmaya aday karşılaşma.
michael skibbe bence mehmet topal tercihi ve arda turan'ın kötü performansına göz yumması dışında doğruları yapmıştır. özellikle cassio lincoln'u kulübeye çekmesi takdire şayan. unutmamak gerekir ki, skibbe'nin yaptıklarını zamanında daum yaptığında "dahi" deniliyordu. skibbe sadece biraz şanssız gibi. tabi, maçın hemen başında barış özbek'in sakatlanması da oyun planının değişmesine sebep oldu. harry kewell iyi, arda turan kötüydü. arda turan kötü olunca, ümit karan'da kayseri savunması arasında kayboldu.
skibbe'nin maçın sonlarına doğru çift forvete dönmemesi de bence normaldi. kayserispor gibi kendi sahasında çok iyi oynayan bir takıma karşı oynuyorsunuz, üstelik oyunu rakip kale önüne yığmanıza rağmen kayserispor teknik direktörü arkada bıraktığınız boş alanlardan istifade etmek için escobar'ı oyuna alıyor.
şimdi normal bir zaman olsa tolunay kafkas bile kısmen risk alırken, skibbe'nin risk almaması eleştirilebilir ancak adam daha şimdiden basının hedefi olmuş, takımı şampiyonlar liginin kapısından dönmüş, kendisi daha 2. haftadan tartışılmaya başlanmış. üzerinde bir baskı var. kendisi de doğal olarak önce "yenilmemeyi" düşündü.
şahsi fikrim, ne olursa olsun skibbe'nin arkasında durulmalı. bunun dışında yazacak çok şey yok zira maçta neredeyse pozisyon yoktu.
her iki takım da hemen hemen eşit şanslar yakaladı, ikisi de değerlendiremedi. dolayısıyla maçın hakkı beraberlikti. galatasaray ikinci yarı ilk yarıya oranla daha iyiydi, takım olarak ileri çıktı ancak ceza sahası içinde pozisyon üretmeyi başaramadı. bunda yapılan ortaların isabetsizliği de etkili oldu.
skibbe'nin en büyük hatası; maçın sonlarına yaklaşırken yapacağı değişiklikle takımın ofansin gücünü arttırmaması oldu. karan'ı çıkarıp milan barosu aldı. oysa ikili forvete dönebilir ya da gördüğü sarı karttan sonra sürekli tedirgin oynayan ayhan'ı alıp lincoln'ü oyuna sürebilirdi.
evet "yenemiyorsan yenilme" mantığı bir yerde doğrudur. ama galatasaray teknik direktörü olmak bazı riskleri almayı da gerektirir.
tüm bunlara rağmen galatasaray takım görüntüsünü daha üst seviyelere taşıyacağının sinyallerini verdi bugün: kewell her geçen gün daha iyi olacağının sinyallerini vermeye devam ediyor. linderoth bugün sahanın en iyilerindendi. mehmet topal muhteşem bir oyun çıkardı. de sanctis güven verdi.
ayrıca "skibbe'yi beğenmedim gitsin" demek, biraz aceleci bir yaklaşım olmuyor mu?
başladığı gibi biten sıradan bir türkcell süper ligi maçı.
maçın genel analizinden ziyade ligimizin ve beklentilerin neler olduğunu azcık da olsa gösteren maç olmuştur. teknik analize girmeye gerek yok zira galatasaraylı dostlar gayet güzel izah etmişler. ama benim anlamadığım; galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş gibi gerçekten de üzülerek belirtiyorum ama ''dandik'' bi ligin üstünde seyreden takımların neden ısrar ve inatla beraberlik gibi bi oyun mantığıyla sahaya çıkmaları.
kardeşim sen fenerbahçe'sin, galatasaray'sın, beşiktaş'sın. kimseyi küçümseme hakkına sahip değilim ama eğer sen belediye'ye kendi sahanda 8 tane korner attırıyosan, kayseri gibi sadece şişirmekten başka bi atak seçeneği üretemeyen takıma karşı forvet çıkarıp forvet sokuyosan, antalya gibi takımdan 10 dakikada 2 gol yiyosan bi sorun var demektir.
örneğin ben cahil bi adamım, anlamıyorum futboldan. ama şunu biliyorum; benim takımımın kurulduğu paraya 3 tane türkcell süper lig kurulur. ve bu takım eğer bi anadolu takımını en azından kendi sahasında hapsedemiyosa, boğamıyosa, kapanmak zorunda bırakamıyosa kimse kusura bakmasın ama bu ligden de bişey olmaz, bu takımlarımızdan da. daha yeni lige çıkmış bi takıma karşı tek forvet mantığını an-la-mı-yo-rum. forvet çıkarıp forvet sokma mantığını an-la-mı-yo-rum. milyon dolarlık adamlardan kurulu bi takımın kendi sahasında kendisinden en az 8 kat küçük bi takıma 8 tane korner kullandırmasını an-la-mı-yo-rum.
ben sokaktaki adam olarak şu anki tablodan çok daha başka bi tablo bekliyorum. yukarda saydığım üç takımın her hafta ortalama 5-6 net gol pozisyonuna girip en azından 2-3 golle kapattıkları haftalar istiyorum. yapamazlar mı? o zaman ne işi var güiza'nın, kewell'ın, alex'in, lincoln'ün, delgado'nun bu ligde?
aslında yapılması gereken acı da olsa realist takılmak. bu takımların güçleri belli. yıllardır güzide medyamızın şişirip davul ettiği oyuncuların performansı belli. bu ülkeye gelen adamlar belli. yani 131'e binip ferrari f50 sollamayı hayal etmenin bi alemi yok.
o kadar çok etkileniyoruz ki bizim yerimize konuşup maç yorumlayan adamlardan; bizim hayallerimizi bile onların kurmasına izin veriyoruz. ve aslında o kadar farkındayız ki; biz türkiye'de yaşıyoruz. ne şampiyonlar ligi ne de uefa kolay kolay girmez bu ülke hudutlarından içeri biliyoruz. gene de kendimizi kandırıyoruz. sonra ne yapıyoruz? ntv spor'u açıp la liga'yı izliyoruz. zira ordaki futbola, şartlara, hayata, hayallere ulaşmak için çok uzun miller, metreler var; idrak ediyoruz. ve ''save game'' deyip oyundan çıkıyor, başlat menüsünden bilgisayarı kapatıyoruz...
de santcis'in kalesinde güven verdiği
linderoth sanki yıllardır sağ bek gibi oynadığını gösteren
mehmet topal'ın kendine geldiğini gördüğümüz
servet ve meira'nın savunmada güven verdiğini gördüğümüz
kewell için fazla söze gerek bırakmıyan süpersin
baros'un ara toplarda etkili olacağını gördüğümüz
ayhan ve ümit efendinin artık miadının dolduğunu gördüğümüz
gözlerin hakan şükür'ü aradığı
skibee mi denen adamın bu takımı yönetecek adam olmadığı bir kez daha gördüğümüz
cevat babanın yokluğunun belli olduğu turkcell süper liğ 2. hafta maçı.
90 dakikada bir tane pozisyon izlediğimiz maç oldu. de santchis de çıkardı onu. kayserispor eksiklerine rağmen iyi sayılırdı. skibbe de iyi maşallah, acaba yedek kulübesine kombineyi nasıl almış onu kestiremedim.
Futbol olarak çok fazla izleyicileri tatmin etmemiş olsada benim için unutamayacağım deplasmanlar arasına girmiş karşılaşmadır. Pazar günü sabah düştük yollara, akşam üzeri kayseri, pankartlar, polis ile mırıldanmalar, diğer şehirlerden gelen arkadaşlar.. çoğalan taraftar.. uA kayseri'nin sarı kırmızı kartonlar ile ufak çaplı ama çok güzel gerçekleştirdiği kareografi.. Maç boyunca bitmek bilmeyen destek.. Maçın berabere bitmesine rağmen maç sonrası tüm takımın sonuna kadar alkışlanması.. Maç bitiminin ardından dışarıya çıkarılmayı beklerken misafir tribünlerin çıldırması.. devamında arkadaşlar ile vedalaşma ve tekrardan eve dönüş için yollara düşme.. sabaha kadar sadece hypnogaja - here comes the rain again'in çalması.. yolda araba ile mola verilen yerde, mola veren bir otobüsteki hatunlar ile tanışma.. numaralarını alma durumları falan filan.. lan harbiden harika oldu ya!*
11'e 11'ken kayserispor'u yenemeyen galatasaray'ın nasıl olduysa gecen sezon aynı sartlar altında fenerbahce'yi yendiğini düşünmemize yol acan müsabaka.
galatasaray'ın kayseri gibi bir takıma karşı birçok net fırsat bulup değerlendiremediği maç. galatasaray asla ve asla tek forvet oynamaz. şayet bunda osrardevam ederse takım futboldan soguyacak. scibbe gitsin demek abes kaçar ama şu güne dek pek bir artısını görmedik. takım ondan memnun bu şimdilik yeterli. sanırım bir lincoln sevdasına düşecek bu adam ilerde. 4-4-2 gibi bir sistemden 4-4-1-1'e dönmek galatsaray gibi saglam forvet hattı bulunan bir takımda yapılabilecek en büyük hata. o zman belki fazla gol yiyebiliriz ama mutlaka çok gol atarız. bu orta sah ve forveti sağlam bir sistemle oynadıklarında kimse tutamaz. tek önlibero çift forvet artık modern futbolun gereği. yunanistan gibi defans yaparak maçlar ve kupalar kazanılmıyor. bu maç bunun en iyi göstergesi.
arı gibi çalışan orta sha ileriye müthiş toplar çıktı ama 4 kişininmarke ettiği ümit hiçbirşey yapamadı hakeza baros da aynı şeyle karşılaştı. defanslar adam paylaşımında ve kademede hata yaparlar ama ortada paylaşacak adma ve yapılacka kademe yok ümit'i tut iş bitti. transferleri dogru yapan iki takımın lig başlarında sistemsizlik içindeyken oynadıklarından pek haz vermeyen maç. keşke ilk yarı sonlarına dogru oynasalardı. samiyen'deki maç çok daha zevkli geçecektir.
kayserispor tribünlerinden "kayserisporum * benim, biricik sevgilim" seslerinin duyulmasıyla "iyi ki istanbul büyükşehir belediye spor'un taraftarı yok" dedirten sıkıcı maç.