Yaşı 40 altı kimse bu otobüsleri bilmez devamlı ümit beden çalardı 1984 yılında video lu otobüsler furyası vardı bu otobüslerde el freni car curcar curdiye ses yapardı fena halde midem bulandırdı bu otobüslerde 1990 yılına dek varlıklarını sürdürdüler.
doğan körfez vardı misal.
otobüsleri pırıl pırıldı doğan körfez'in, jantları böyle parlak olurdu, ilgimi çekerdi. jet gibi giderdi doğan körfezler.
ha jet demişken hataylı jet ve has firmaları acayip kapışırdı nur dağlarında.
urfa cesur'la da seç otobüsleri kapışırdı.
bir de çayırağası vardı.
bunların hakikaten tek rakibi o zamanlar türk hava yollarıydı.
kaptanlar kaliteliydi bir kere kardeşim, kaptanlar kaliteli, araç mercedes olunca muavinler de kaliteli olurdu.
pervane gibi dönerdi etrafınızda.
hiçbir muavin kimsenin üstüne boşalmazdı hem.
hem o zaman daha metro turizm de yoktu. o yüzden yollar da otobüsler de güvenliydi.
belki koltuk arkalarında lcd tv yoktu ama krom kaplı kül tablaları vardı. 40 kişinin 20'si her daim sigara içerdi illa.
sonra 303'ler ve 302 s'ler çıktı.
peşisıra mitsubishi marathon'lar gözüktü yollarda.
bizim 302'ler de ya fabrika servisi oldu, ya belediye otobüsü, ya da deplasman otobüsü.
buram buram esrar kokusu sindi onlara deplasman yollarında.
şarkılar bestelendi uğrunda.
en sağdan gidelim,
en keskin virajları dönelim,
uçalım, ölelim,
ebemizin amını görelim...
oooo, oooo...
sonradan otomatik kapılı otobüsler geldi millet teknolojik gelişme gözüyle bakardı otomatik kapıya. şimdi bin tane bileti olsa da geç kalırım yine de bir tanesini almam.
koltuk aralarına gazete serip yatmışlığım ,
lastiği patlayınca 6 saat yolda kalmışlığım ,
10 saat yol gidip sanki Satürn'e gitmiş gibi yorulmuşluğum bile vardır.