ilkokul 4.sınıfta okulumuz yıkılmış ilçedeki farklı bir okula 1 yıl için kaydırılmıştık. o okul için ilçe belediyemiz servis ayarlamışlardı bize, ve o servisler yeni nesil beyaz olanlar, arkasında okul taşıtı yazanlar değil bu 302 otobüslerdi. sağa sola sallana sallana giderdik okula, bu otobüslerin en sevdiğim yanı (o zaman için) egzoz borularıydı, aslında borudan çok o borudan çıkan koku bizi cezbederdi. artık benzin mi mazot mu bilemem otobüs çalıştığında borudan biraz duman o dumanla birlikte yayılan değişik bir koku olurdu o kokuyu içimize çekerdik mal gibi, sonra bulantılar falan olurdu.
odtü'de bu otobüsler hala ring olarak kullanılıyor. bizim zamanımızda kullanılıyordu en azından. muhtemelen hala da kullanılıyordur. gittiğimiz en uzak yer gordion olmuştu. bir kere de eymir'e gitmiştik. o bir saatlik falan bir mesafeydi.
Babamlar bir keresinde askerden eve gelmek için binmişler. Anlatıyor o günleri canlı canlı gömülmek de bir şey mi tadın bakalım siz sağ gelecekmisiniz diyordu. Resmen fazia.*
bunu bilen magirus otobüslerini de bilendir. hatta reklamlarında bir araç sesinden sonra ;
- ne geçti ?
- magirus geçti. sözleri vardı radyo reklamlarında.
Eskiden il merkezi ile ilçeler arasında çok kullanılırdı. Uzun yolculuğa cikmisligimda vardır. El freni bir kaç kez çekilip bırakılarak tutturulurdu, koltuk arkalarında krom küllükler bulunurdu içerisi dumanalti olurdu sigara içmek serbestti o zamanlar.
Henüz nescafe 3ü 1 arada’nın icad olmadığı yıllarda kahve, şeker ve kremayı bir kimyager edasıyla karıştıran büyüklere imrenerek bakan(evet o yıllarda çocuklar kahve içemezdi), suyu poşetten içen(poşet su), koltuk kafalıklarında kül tablası olan ve herkesin fosur fosur sigara içtiği, biri arka kapı hizasında biri ön camda olmak üzere iki adet 37 ekran tvden Tanrılar çıldırmış olmalı veya taxi filmini izleyen, muavin arka beşlide yatarken önde muavin minderinde(evet şimdiki gibi muavin koltuğu yoktu, muavin koridorun ön tarafındaki bitiminde minderde otururdu) Yolu izleyen nesildi.
istanbul-Artvin 28 saatti o zamanlar. Orta Karadeniz’de ve Marmara girişinde yol boyu mutlaka ölümlü kazalardan dolayı jandarma-polis yolu daraltmış olurdu. Devrilmiş kamyonlar, üstüne gazete örtülmüş ölü bedenler çocuk zihinlerimizde büyük travmaydı. Aslında büyük meseleydi zaten bir yerden bir yere kazasız belasız gitmek. Bundan mütevellit gidilecek yere salimen varılınca herkes şoförü tebrik eder şoför de yolculara geçmiş olsun derdi.