üzerinde durulmaması gereken basit bir sözdür, hele ki söyleyen ece erken ise hiç mi hiç düşünülmemelidir.
arkadaş, ne bu ayar verme sevdası, bu küfretme, fırçalama isteği? 3000 liraya burun kıvıran insana hayvan denir. denir de, bu insan kim önce ona bakılır. ulan destan yazayım diyorum ama üşendim, kısa tutacağım. ece erken'in yer bezi olarak kullandığı eski donu bile 500-600 lira lan? öyle kadına sen ayda 30 bin lira versen de yetmez. kendi çalışacak, her programdan 8-10 bin lira kazanacak ki yaşayabilsin. alışmış kadın, 3 bin lirayı o halde bana versen ben de yaşayamam ulan.
açlıktan nefesi kokan kişinin s.o.s çağrısıdır. dikkate alınız lütfen. bakınız tv'lerde gördüğünüz, yaklaşırsanız çocuğunu yakacak olan insanlar da üç milyar ile geçinemiyor. cinnet geçiriyor. ece erken de cinnet geçirmesin, bir el atalım bu işe. deniz feneri'ni çağıralım. geceler düzenleyip, yumurta taşıma yarışmaları düzenleyelim. elde edilen gelirleri ece'ye verelim. içim parçalanıyor. yazık ya..
şaka lan şaka.. insanın "yok ebenin örekesi" diyesi geliyor naçizane.
atatürkün manevi kızı ülkü adatepenin devlet tarafından kendisine tahsis edilen 5000 liralık maaşıyla geçinemediğini iddia ettiği durumundan daha az vahim olan durum.
SÜPER OLUR 1200 TL SI iLE CiHANGiRGE BiR ODA SALON EV TUTAR KALANINI PLANLARSIN. GEZMEK EĞLENMEK iÇiN YOL PARASI DERDiN OLMAZ TAKSiMiN GÖBEĞiNDESiN NE DE OLSA.
neden bu gocunma! anlamsız. bu cümleyi, bu kadının fakir bir mahallede insanlara nispet yaparak söylemediği,aşikar.
her insanın bir düzeni vardır elbet. bu kadının zamanında yediği kalın dalgalardan, muptelası olduğu kalın yaşamından sonra kimine kalın kimine dar gelen bu kadına kıt gelmiştir.
attan inip eşeğe binmek budur heralde.
bencede bu kadının 3000 lirayla haytını sürdürmesi zor olur.
hatta açık sözlülüğünden dolayı bir aferini hakediyor.
he ama kocasınada bildiririm 2500 liraya ben varım...
iyi tamam hoştur görsün gününü de, yahu bu ece erken köyden çıkıp da bu adamla evlenmiş değil. 3bini beğenmediğine göre ne para kırıyodu demek ki. e beyfendiye soruyorum, bu kadının ne olduğunu bilmiomuydun da evlendin? ne bekliyodun?
tamam çok salakça bir laftır israftır da, bu kadınla evlenen adamın bu dangalaklığı da az değil. madem evlenmeyeydin amcam. bu yaştan sonra değişip bu kadın bir lokma bir hırkaya talim etcek hali yok herhalde, gerçekçi olalım.
ece erken'i de zerre sevmem ama kaderde onu savunmak da varmış, tuhaf.
bakın suudi arabistanda bir litre su 5 litre petrole eş değer fiyattadır. aynı durum için türkiyedeki şartları malum biliyorsunuz. yani söylemek istediğim şey ece erkenin çevresine göre 3 ytl bir geçindirecek bir para değildir. doğrudur. katılıyorum.
kira 600 tl, faturalar yaklaşık 250 tl , kredi kart minimumları yaklaşık 300 tl , yaklaşık 300 tl mutfak masrafı, yaklaşık 150 tl sigara , 100-200 tlde yol desek toplamda yaklaşık 1700-1800 tl aylık masraf, 200 tlde ıvır zıvır için saysak kaldı geriye 1000 tl boşta...
şimdi 3000 tl ile nasıl hayat sürdürülür dersek lüks hayata kendimizi kaptırmazsak, birikim yapılamasa bile gayet rahat bir hayat sürdürülür.
yaşadığım yerde alsam bu maşı 1000 ytlsi hertürlü yetr bana ayda 2000 binlirayı sokacak yer arardım.yada biriktiri her yıl dünyada baska yerlere giderdim yada sadece böyle hayal kurardım.
kadıköy-pendik minibüsünde; tam olarak hasanpaşa trafik ışıklarında(sonomed önü), sıkışık trafikte minibüs şoförü direksiyona vurarak bağırdı:
"günde 50-100 tl için bu iş yapılır mı shjshfdfsk!!!".
geçen yıl ağustos'ta oluyor bu olay, hava dışarıda 37 minibüs içinde 58 derece; üstümde takım elbise, kravat filan; sağ elimde laptop ve evraklarla yüklü ağır çantası, sol elimde de minibüs içindeki tutunmaya çalıştığım demir direk!
insan evladı şoför, günde 50-100 tl'ye bu iş yapılır mı diyor, ben terliyorum, karnım da aç zaten; iş dönüşü, tam 1 saat kırk dakikadır ayakta ve eve ulaşmaya çalışıyorum, vücut kimyası filan denir ya; açım, gözlerim kararıyor; o direksiyona vuruyor ve direksiyon sallamayı o paraya beğenmiyor...
kendime kızıyorum, okudum diye, düzgün bir işte mesleğimi yapmaya çalışıyorum diye gerçekten kızıyorum. gözlerim kararıyor tutunmaya çalışırken, ziverbey'e yaklaştık, insan evladı şoför hala söyleniyor. öyle aman aman da trafik yok, üstü başı özensiz giyim kuşamla dolu, özensiz bir saç-sakal tarzı var...
devamlı kızıyor, o trafiğe filan kızıyor, ben kendime okuyorum, kendime kızıyorum...
eve varsam ne olacak, mutlu ve huzurlu aile yuvama kavuşacağım;
buna da şükür tabi!
beynim, kafatasım ağrı ile sarmalanmış durumda.
sağolsunlar;
evde yemek var, ne mutlu bana; pek yiyecek halimiz kalmadı ya;
daha ziyade serumla beslenmeye ihtiyacım var.
ece hanım mı?
birşey söyleyeyim mi? yukarıdaki olay kurgu değildir; % 100 gerçektir, ayda 1.500 ila 3.000 TL arasında bir parayı beğenmeyen minibüs şoförünün olduğu ülkede, ece hanım'ın beğenmemesine neden kızılıyor ki?
haa ece hanım minibüs şoförü kadar yoruluyor mudur, onu bilemem; onun kadar iyi minibüs kullanır mı onu da bilemem.
bildiğim ece hanım'ın vasfının ne olduğunu bilmediğim; sahi ece erken kim kuzum?