bu amcalara mahalle arasındaki kahvehanelerde bolca rastlanır. lakin şöyle bir durum vardır; amcamız çayı kendi parasıyla alıyorsa o çay buz gibi de olsa saatlerce bitmez ama bir yiğit kahveye girip "herkese benden çay!" lafını ettiyse gelen çay güneş yüzeyi sıcaklığında bile olsa, bedava çayın verdiği mutlulukla fondip yapılır. nasıl bir dildir, boğazdır anlaşılmaz.
bu amcalardan birine isin sırrını sordugumda "bizim damagimiz tenekeden oglum kehkeh" diye gevrek gevrek gulmustu. hala gercek olmasindan supheleniyorum.
böyle bir amca modeli aslında yoktur çünkü su 100 santigrat derecede kaynar 0 derecede donar. 300 derecede sudan eser kalmaz, buhar olur gider. hadi oldu diyelim, amcamızda mide kalmaz, yanar köz olur, eksi 300'de de adamın iç organları yanar, birbirine yapışır. bu amcalar 100 derecede içerler, yolda bu sıcaklık 4'te 3 oranında düşer ve amcamız 30-40 derece arasında içer çayını. zararlıdır ama amcamız ingilizlerden daha zekidir herhal.
çayın sıcaklıgı kelvin derecesiyle ölçülmüşse gayet normal bir eylem yapan amcalar.
300-273 = 27 derecede oda sıcaklıgındaki çayı fondiplemek zor olmasa gerek. soğuk bile sayılır hatta.
bu amcaların en iyi yaptığı şey 300 derece sıcaklıktaki çayı içerken, çay daha dudaklara deymeden bütün güçleriyle ciğerlere hava doldurup "HURP" diye ses çıkarmaktır.
yaşanabilen olaylardır.
paylaşmak gerekirse; küçükken, daha küçücük bir çocukken, red kit'in viski şat yapmasına özenip, bana doldurulan çayı fondip yapmıştım. yapmaya çalışmıştım demem daha doğru olur, zira ağzım dahil, her tarafım yanmıştı. tek fark amca değildim.