evliliği ve kendini kafasında çok büyütmüştür. her seferinde daha iyi birini hakettiğini kendine inandırmış, yılarrının boşa geçtiğini kabullenemediği için hayalindeki kısmeti beklemiş, hayalindeki kısmetlerin ise kendinden daha genç güzel ve komplexsiz kızlarla evlendiğini gördüğünde beyninde mavi ekran çıkıp sistem hatası vermiş kadındır.
birkaç sene sonra içinde bulunacağım durumdur. birkaç sene önceden bu kadar kesin ve net konuşmamın sebebi ise gerçekten istemeyen tarafın ben olmasından kaynaklanır. evlenmeye değer erkek memlekette yok denecek kadar azdır. evlilik müessesesini herkesden çok önemsediği içindir. başlık sahibine selam ederim.
can kadar tatli bir kuzenim de bu kategoride. hatta "30 yasinda ama yalnizca 1 sevgilisi olmus" kategorisi varsa ona da dahil.
"o da yalnizca 2 ay" alt grubu.
"cocuk da mesajla terk etmis" club.
maalesef mi desem, talihsizlik mi desem tercih mi bilmiyorum.
derler ya oklavaya kilif ormek diye... isim verirsem sanki cok okuyan varmis gibi kendimi suclu hissedecegim ama, bahsi gecmisken birazcik da anlatmak lazim. simdi kendisi asla mini etek giymeyen, dekolteden katiyen hoslanmayan, 30 yasinda bir kiz ne kadar hanim hanimcik olabilirse, erkekler soz konusu oldugunda o kadar hanim hanimcik, o kadar hadli biri tamam mi.
bizimleyken, arkadaslari-ailesi icinde de tam bir firlama, tam bir serseri, tam bir kapcik agiz.
herkesi kirar gecirir, aman bir espriler, bir tatliliklar, kahkahalar, ona buna satasmalar. ozellikle babamla aralari bambaska. sebebini ben bile kacirmisim ama, kendimi bildim bileli bunlar birbirlerine ayi diyorlar. neden, gercekten hicbir fikrim yok. ne babam sismandir, ne kendisi ama niyeyse nasilsin ayu, iyiyim dayu kivaminda bir iliski bunlarinki. boyle kakara kikiri seneler gecti, seneler gecti, kimse dogrudan dillendirmiyor ama bekar kuzen sayisi azaldikca, aileye yeni bebekler katildikca herkesin dikkatler bir noktada toplaniyor haliyle. 29, 30, 31 derken 32 de annem gidisata bir dur dedi.
babamdan bosanip hollanda'da evlendiler falan. hayir tabii ki, annem boyundan buyuk bir ise kalkisarak, copcatanlik yapmaya calisti. "cok yakisikli bir beden egitimi ogretmeni" ayarladi kiza. kiza ballandira ballandira anlatti, kiz heyecanli, halam heyecanli, annem hepsinden heyecanli, kalktilar izmir'e geldiler. gunlerce hazirlandik. sac boyatildi, agda, alis-veris, hayaller, dusler, kocalar, bebekler... sonunda olmadi tabi.
bulusmuslar, hos da cocukmus ama konusmamis pek, beni begenmedigini hissettim diyor. cok uzuldu, of ne bicim uzuldu ama belli etmedi hic. yine dalga gecti haliyle.
gun batiyor, pencereden "aaah. bir gun daha bitti ben yine koca bulamadim." diyor, kedim kayboldu, "kedi bile kocaya kacti ben hala oturayim.". aslinda nasil icine oturudu kendi bilir.
gercekten bi tane. zaten olayin inanilmazligi da burada. o kadar "temiz" ki, o kadar tatli, o kadar komik, o kadar mukemmel bir insan ki, birinin bunu bunca zaman nasil farketmedigine inanamiyor insan. cirkin mi? asla cirkin degil, guzel bir kiz. sadece o kizlarin diyecegim, sanki ben iclerine dahil degilim, farkinda olmadan oynadigimiz o kizsal oyunlardan, o icten gelen fark edilme arzusunden, o sessiz cabadan, rekabet gudusunden cok uzakta. kendi yontemleriyle, cok guzel bir hayat yasayan, cok guzel bir kiz. butun dunyanin geri kalani da sikinde degil affedersin. elinden layigiyla tutan olursa, bir erkege her seyi verebilecek, mutlu edebilecek, evine sahip cikip cocuklarini en iyi sekilde yetistirecek bir hamura sahip. ama erkeklerin gozune takilmiyor hic boyleleri.
Dinozorlaşmaya başlamıştır, kel beğenmez, uzun saçlıya güvenmez, her şeyi bilir ama kendisi sözleriyle entrika yaşamak istemediğini söylese de, laflarıyla bizzat yaşatır. 40 olursa konuşmadan da yapabilir.
eskiden olsa evde kalmış derdik. şimdi gayet normal karşılanan durumdur. şansını fazla zorlamıştır bu türk kızımız.
40 yaşında hala evlenmemiş türk erkeğini beklemektedir.
evlenememiş olmaya da bilir, evlenmek istememiştir, bekarken mutlu da olabilir. Nedendir bilinmez toplumumuzda evlenmek zorunlu bir hadise gibi aksedilir ve çoğu orta yaşlı bekar insanlara ''evde kalmış'' gözüyle bakılır. sonuçta (bkz: herkesin hayatına kimse karışamaz!).
evde kalmıştır yada hayalindeki kaşlı, gözlü, döşü kıllı, karizmatik, çok esmer olmayan, çokta kumral olmayan, böyle çikolata tenli kumral adamı henüz bulamayan kızdır.
neyse nedir. ama noldu o ahkam kesen avrupa kızlarına hayran türk erkeklerine. avrupada hangi kız 20 yaşında evleniyor. geneli 30 yaşından sonra evleniyor. ama türk kızına gelince evde kalmış oluyor, psikolojik sorunları oluyor, falan filan oluyor. her milletin kızı aynıdır. hayalindeki erkeği arar kimisi bulur bekler. asıl psikolojik çelişkileri olan kim bi düşünün kim?