bütün gülleri kopardıktan sonra ardına baktığında hiçbir şeyinin kalmadığını gören, önüne baktığında da koparıp attığı güllerin dikenlerinin kaldığını gören kızdır.
Akademisyendir. Akademik camiada yasam enerjisini tukettigi icin hayatina girip kendisini yonetmeye calisacak bir adama tahammulu yoktur. Ayrica atalarimizin soyledigi gibi davul bile dengi denginedir. Yanlis anlasilmasin bir tarafi yuceltip digerini asagilayan bir soylem degildir bu. dengine rastlamamistir. Kendisinin yasadigi hayati, bulundugu konumu ve gereklerini ancak kendisi gibi yasayan bir adam anlayabilir. Yoksa hanim kizimiz akademik hayatta cektigi zorluklar yetmiyormus gibi ozel yasantisinda da surekli neyi neden yaptigini kapasitesi geregi asla anlayamayacak bir adama anlatmaya calismak zorunda kalir ki cekilir dert degildir.
En onemli sebep ise kendisine bu olumsuzluklari unutturacak kadar asik olacagi ve evlenmeye "evet" dedirtecek kadar inanabilecegi biriyle karsilasmamis olmasidir.
insanları yaftalamak çok kolay. yaşamadan yorum yapmak, kınamak...
bu kadının o yaşa gelene kadar nelerle uğraştığını bilemeyiz. belki kendi tercihi evlenmemektir. hayatını birine bağlanarak geçirmek istemiyor, özgürlüğünün tadını çıkartıyordur.
belki uzun seneler boyunca ömrünü adadığı biri olmuştur. sonra o kişi onda öyle büyük bir yara açmıştır ki aşka, sevgiye, güvene olan inancını yitirmiştir. evlilik olsun diye evleneceğine hiç olmamasını tercih ediyordur.
belki kariyer yapmak, kendi ayakları üzerinde durmak istemiştir. hayatını düzene soktuktan sonra böyle bir düşünce içine girecektir.
belki farklı sorumlulukları vardır. örneğin büyütmesi gereken kardeşi vardır, bakması gereken, ondan ekmek bekleyen birileri vardır. hayatını hiç yaşayamadan onlar için varolmuştur. bu nedenle evlenmek değil belki flört edecek zamanı dahi bulamamış olabilir.
ya da o en çok hoşunuza giden cevap da olabilir. cinsel yönelimi farklıdır.
hayatın ne getireceği belli olmuyor ne yazık ki. planlar, hayaller, gelecek düşleri gerçekleşmiyor, gerçekleşemeyebiliyor. böyle durumlarda yapacak bir şey olmuyor. önüne gelen hayatı yaşamak zorundasın. yani bu kız ne çirkin olmak zorunda ne başka bir şey. genellemeler yapmak, insanlar hakkında atıp tutmak o kadar kolay değil, tıpkı hayatın da o kadar kolay olmadığı gibi.
"20 yaşında evlenip eşimden sıkılmaktansa hiç evlenmeyeyim daha iyi" diyen kızdır. keza "en güzel evlenme yaşı 30 dan sonradır" diye düşünür. ayrıca "evlenmek askerlik mi 20 ye gelince mecburiyetten evlilik yapayım" diye de düşünmeden edemez ve de "evlilik tercihtir ve hayat tercihlerden ibarettir" diye de düşünebilir.
idare etme, alttan alma, görmezden gelme, beklentilerini törpüleyebilme, kendi çok olduğu halde azla yetinebilme yetileri yoktur, olmadıkça da hep bekar kalacaktır.
30 yaşında evlenmiş güzel kızdan daha akıllı olan kızdır zira evliliğin boktanlığını 30 yaşında evlenmiş güzel kızdan önce anlamıştır. 30 yaşında evlenmiş güzel kız bunu anladığında ortada kalan 3 çocuğu, 30 yaşında evlenmemiş güzel kız anladığında ise hakkıyla geçen güzel yılları ellerinde var olur.
adı çıkmıştır efendim. ne kariyeri, neyin kariyeri allasen. küçük bir şehirde yaşıyordur ve xx in kızı diye mahallede nam salmıştır. 2 farklı erkekle görüldükten sonra aşk hayatı mahallenin bakkalının diline kadar düşmüştür.