20 yaşlarının başındakiler için çok uzak ya da çok büyük sanılan yaş. oysa ki zaman acımasızdır "taaaa 30 umda" derken bir bakmışsınız 30 çoooktan geçip gitmiştir.
iki yıl önce yaşadığım 29'dan pek farkı olmayan yaş. sadece psikolojik olarak "noluyo lan yoksa yaşlanıyomuyum artık" demeye başlıyorsunuz. halı sahada çalımlayabildiğiniz adam sayısı azalıyor. bedeniniz yavaş yavaş gençliğe veda sinyalleri veriyor. artık daha iyi bakmalısınız kendinize. zamanında üzüldüğünüz şeyler için kendinize güldüğün yaş sınırı ayrıca. lise ve üniversite yıllarınızda ki halinize bile acıyor ve "vay be gerçekten çocukmuşuz o yıllarda diyorsunuz". muhakeme ve muhasebe yeteneğiniz daha da gelişiyor. iyi kötü ayırdı için gereken asli donanımlara artık sahipsiniz. hasılı iyi yaş eğer iyi yaşarsanız.
benim gibi bir baltaya sap olamamışsanız koy götüne rahvan gitsin dediğiniz yaştır. artık yaşında pek bi önemi kalmadı ha 18 ha 34. bekar olma konusuna gelince sorumluluk meselesidir cebinizde paranız yoksa bir işiniz yoksa evlenmenin de bir anlamı yok. dünyaya çocuk getirip suçluluk hissedeceksiniz çocuk yapmanında bir anlamı yok.
önceki yaşlarla arasında ki fark sadece ne yapıp ne yapmayacağımı az çok kestiriyor olmamdır.
yaş 18' iken dünyayı yeniden keşfediyordum.
yaş 20' iken herkesi döverdim kimse beni dövemezdi.
yaş 23' iken bütün kızlar ban hasta idi.
yaş 25' iken dünyanın gerçeklerini yavaş yavaş anlıyorum.
yaş 27' iken 30 geliyor lan bir şeyler yapman lazım.
yaş 30' iken koy götüne rahvan gitsin.
yaş 40' da da artık bir şeyin değişeceğine inanmadığım için diyeceğim tek şey insan doğarken kazanır. çabalamak sadece vaktinizi alır.
ağız dolusu söylenen hayat cizgisinin en ince repliklerini öğretme yetisine sahip , 40 'a yelken acılan biraz da icinde bulunulan psikolojik durumdan dolayı karamsar bir yaş. kendimden biliyorum.
üretkenliğin nirvanısını yaşayabileceğiniz yaştır. elbette öncesinde neler kazandığınız önemli fakat 30 yaşın insanların en parlak dönemlerinden biri olduğu gerçektir.
30 yas sendromunu yaratan toplum baskısına aldırmamak, evde kalmıs psikolojisine girip de sacma sapan kulvarlara adım atmamak gerekir. herkesin ilk sordugu soru niye evlenmedin hala . sanane arkadasim mecbur muyum ? hayat devamlı karsımıza dogru insanları gondermeye calıstı ya da tek isim buydu . yabancılar bu duruma sasırıyor ben de sasırıyorum. hersey yasında guzeldir de kısmet dedigimiz olaya da mudahale etmemek lazım .
hayat yalnızken daha guzelmis dedirtir arkadaslarınız evlense coluk cocuga karıssa da, simdi yalnızlıgınızdan da zevk alma ve yalnız kalarak neler yapılabilecegini gordugunuz donemdir. 20 sinde adım atmadigim usendigim seylere simdi merak sardım kendimi gun gectikce genclesiyor hissediyorum ve artık ne istedigimi kısmen de olsa biliyorum
kimin uydurduğu bilinmez, birçoklarına göre hayatınızda ev, iş, evlilik ve çocuk gibi öğeleri çoktan bir araya getirmiş olmanız gereken yaştır.
insan çok mutlu olsada dertsiz tasasız bu yaştan sonra sırf çevresi öyle düşünüyor diye kendi kendisine sormaya başlar " ben bu zamana kadar ne nane yedim hayatım da " şeklinde.
halbuki farkı yoktur yirmisekiz yaşından veya otuzbeş yaşından, otuz yaşın!
ayrıca güzel bir söz vardır " insanlar yaşadıkça yaşlandıklarını zannederler oysa hiç yaşamadıkça yaşlanırlar" lütfen efendim.
gördünmü bak 30 oldum.
nasıl olunması gerekir bir şey diyemicem ama ben otuzumu yaşıyorum. ne kadar istemesemde o kadar büyümedim ben. sanki daha dün gibiydi benden yaşça büyük arkadaşlarımla gezmelere gittiğimizde hep yaşımı büyük söylerdim. şimdi ise tam tersi hep yaşımı küçük söylerim. çok karmaşık bir duygudur otuz olmak.
(bkz: düşündükçe koyar adama)
yaşın onlar basamağında 3 rakamının ilk görüldüğü yaştır. psikolojisi berbattır. 20 yaşına girdiğiniz gün gelir aklınıza ve aradan 10 koca yılın nasıl geçtiğini düşünürsünüz ama anlam veremezsiniz.