başbakan'ın savaş'tan çıkmış genç türkiye ile 2000'lerin* türkiyesini karşılaştırdığı haykırış olmuştur.
bi ara 1933'teki süt üretimiyle 2005'teki süt üretimini karşılaştıran bi tabela geldi ekrana, gittim süt koydum ocağa o derece etkiledi beni. rakamlar da şahane, 1933'te 100.000* 2005'te 11 milyon*...
çok geliştik çoook bunlar piyasaları rahatlatacak rakamlar.
o değil de "1933'teki internet kullanıcısı sıfır'dı 2007'de 15 milyon" deseydi önce sandalyeden düşer sonra gider elimi yüzümü yıkardım baktım işe yaramıyor bunlar bileklerime ve şakaklarıma kolonya sıkar ovalardım.
banttan yayınlanan, prompter'dan okunan bir stand up gösterisi olmuştur. kesilmiş sahnelerini merak etmekteyim.
rte: bugün ülkemizde 6 milyon otomobil var, ne kadar güzel değil mi?... yılda 1.2 milyon kişi trafik kazalarında ölüyor ppfpfuhahahaha ne kadar güzel. benzin fiyatlarından bahsetmiyorum bile... pıhıhıhı Yönetmen: baştan alıyoruz tayyip bey. rte: bugün 35000 okul var... yarısını tv kampanyaları yaptı ppfphhahahaha Yönetmen: sorun diil efendim baştan alıyoruz... 3 2 1 ekşın... rte: 2013'de kişi başı yıllık gelir 10000$ olacak. 2020'de de 20000$... hayal değil, hedef. hedef... puhahahaha Yönetmen: çattık yaa...
evet 1923 de türk telekom 15.000 aboneye sahipti.
bugun 19 milyon.
1923 de Türk Telekom diye bir kurulus vardi.
Ama bugun malesef o kurulus yok lübnanlilara satttin.. tayyep!!!
satılmış medyanın satılmış izleyenleri olmamak için asla ve asla yüzünü görmeye dahi tahammül edemediğim için izlemeyeceğim traji komik akp sempatizanlığı içeren konuşma.
kendisine karşı verdiğimiz savaşta laik ve demokratik ama avazımız çıktığı kadar çığlık çığlığa, kimseyi incitmeden kırmadan sadece yüreğimizdeki vatan sevgisini haykırdık.
fakat kendisi 3-5 kişi, tl dan attığım 6 sıfır vb.. haddini aşan yakıştırmalar yaparak önce adını ağzına yakıştıramayarak aldığı mustafa kemal atatürk e yani benim ülkemin, vatanımın kurucusuna sonra bana ve benim gibi bu ülkeyi korumayı kendine görev bilmiş türk halkına kendini çok alçak bir şekilde lanse etti.
beni ve bu ülkeyi temsil eden insanıma laf söyleyen, dil uzatan her kim olursa olsun bu igrencliğe tahammül edemez.
atam bize kul, köle olmayı değil, kafası dimdik duran bir vücutla yürümeyi öğretti.
gereğinde karşımızdaki insanla muhattap oluruz ama hiçbir zaman onun kadar alçalmayız.
neticede demek istediğim şu ki; sayın erdoğan bu halka istediği kadar allı pullu laflar hazırlayıp kamera karşısına geçsin.. bu halk; kimi, neyi, ne zaman seçeceğini biliyor.
varsın bu ülkenin başına da geçsin ama şunu da bilsin ki bu ülkede birçok şeyi satın almak değil herşey.. herşey para değil..
tek doğrum atamın izinde yürümek, kendime ve benden sonra gelecek neslime iyi bir türkiye, iyi bir dünya, iyi bir gelecek hazırlamak.
başbakanın, "beraber yürüdük biz bu yollarda" eşliğinde gözlerinden iki damla yaş beklenen, mağdur edildik ayaklarına yatması muhtemel serzenişi olacak programdır.
televizyonda devam ederken evdekiler hadi ordan kimi kandırıyorsun dedi..
daha sonra şehiri minibüsüne bindim arkadaşıma giderken,minibüsteki hemen hemen herkez çevir kazı yanmasın bu ne böyle seçim kampanyası konuşmaları gibi diyordu..
konuşma bittiğinde arkadaşımdaydım..arkadaşım evindeki kalabalıkta insanlar, memurcukların,anasına hakaret edilen çitçilerin ve bilimum işçilerin hala açlık sınırında tur attıklarından bahsedip durdu bu konuşmadan sonra..
pek te sevgili başbakanımız konuşurken zaten elinde sonunda size oy atacak kişilerin gözlerinin içine baktınız..derin derin..o da olsa olsa işi garantiye almak içindir..yoksa ek dersine el uzattığınız öğretmenlerden tutunda fazla mesaiye kalsa bile boğazından zor lokma geçen insanlar ne diye verir ki oyunu..her şey olabildiğine açık ve net.4 yıldan beri oldurulamayan ekonominin yanında içi boşaltılmaya çalışılan, bu ülkenin bel kemiği laikliği ne yapacaksınız?.zira konuşurken ağzınızdan bir kere bile çıkmadı..
seçim sürecinin başladığını gösteren konuşmadır kanımca.
mitinglerden alınan görüntüler eşliğinde, hafif süngüsüsü düşmüş bir şekilde ulusa masallar şeklinde tezahür etmiştir. cumhuriyetin kuruluşundan bu yana olan gelişmeleri anlatmıştır. özellikle de son 4 yılda olanları. son dört yıl içindeki rekor kıran borçlanma ve cari açık oranları unutulmuştur nedense. o genç cumhuriyetin o olanksızlıklar ve sermayesizlikle oluşturduğu kurumların kaçının satıldığı, kaçının da satılmak üzere beklediği belirtilmemiştir.
