her ne kadar yaptıkları TCK'ye göre suç olsa da haklarında delikanlı adamlardı efendi çocuklardı denebilecek gençler. imralıdaki sakin sakin otururken bu gençler neden öldü diye sorası geliyor insanın. etnik milliyetçilerin sahip çıktıgı insanlar olmuşlardır yaşasalar buna pek bir üzülürlerdi zira tam bağımsız türkiye demişlerdi. yanlış mıyım? barzani talabani uşaklığını akıllarından bile geçirmemişlerdi.
sol damarlar kabara kabara "katletiniz laayn" diye bağırsa da askeri operasyondan başka birşey denilemeyecek olaydır. mahir çayan ve arkadaşlarının da silahı olduğu ve bu silahlarla evin etrafındaki komando birliklerine ateş açtıkları düşünülürse askerin de güç kullanmaktan başka çaresi olmadığı rahatlıkla görülecektir.
edit:eksi vererek tarihi gerçekleri değiştirmek ha! o da ilginçmiş.
aralarından sadece birini -ertuğrul kürkçü- kazara canlı bıraktıkları katliam, tarihimizin kara lekelerinden, Gerizekalı nesil yaratmak için atılan adımlardan sadece biri.
katliam diye tabir edilmesinin sebebi zaten militanların silah bulundurması değil, ne kadar silahlı da olsalar içinde 11 üniversite öğrencisi 3 de rehine bulunan bir evin yüzlerce komando tarafından sarılıp havan topu ve roketatarlarla dövülmesidir.
kızıldere bir katliamdır, çünkü o 11 aydın fidandan bir tanesi ile sağ ele geçirilmeye çalışılmamıştır. kızıldere bir katliamdır çünkü havan topları ile dövüldükten sonra ev içeri giren komandolar kimisi henüz ölmemiş olan militanların üzerine makinalı tüfeklerle tekrar ateş açtılar. adamlar çoktan etkisiz hale gelmiş, içlerinde henüz canını vermemiş olanlar, hastaneye yetiştirseniz yaşama şansı olanları var. sen bunların üstünde bir şarjör mermi boşaltırsan bunu katliamdan başka bir kelime ile açıklayamazsın arkadaş.
güvenlik güçleri görevini yaptı mı diyeceksiniz? biz o güvenlik güçlerinin "işlerine gelince" nerede olduklarını da 16 mart'ta, sivas'ta, maraş'ta çok iyi biliriz.
Direnmeyi yudum yudum emen
Bir çocuk gibi öğrendik
Ve direndik
Ordular kurduk türkü renklerinden
Bütün ağıtları bir hücumda yendik
Acıya kurşun işlemez artık
Biz yaşamayı zulümsüz sevdik ...
gerçekleşmesinin üzerinden yaklaşık 35 sene geçmesine rağmen hala o devrimci - faşist kafasında ilerleyenlerin olduğunu göstermesi ile güzel bir örnek olan katliamdır. hala türküler, hala içimiyz yanıyorlar, hala "izm"ci afraları tafraları!
hayatı boş olanların ortak eğlenceleridir bu katliamlar.
halen devrim kelimesine tapınanlar, 9 ışığın maharetlerini ve ilimini bilmeyenler var iken aralarda ben çocuklarımı bu ülkede yetiştirmekten çekinirim! emo mu olacak cemo mu, kalpazan mı müptezel mi, asker mi militan mı... belli değil.
af buyursun modern halkımız;
porno filmlerde arz ı endam eden kızlar için topluma ve ailelere "aşın artık bunları aşııın" diye nutuk atacaklarına aşamadıklarına bir baksalar bu rezilliklere mahal kalmaz.
katliam nedir. Katliam kendini savunma imkanı bulunmayan çok sayıda insanın acımasızca öldürülmesi olayıdır.
30 mart 1972 ise hala birilerinin savunduğu eli kanlı adamların devlet tarafından cezasının verildiği olaydır.
mahir çayan adlı hainin geçmişine bir bakalım katliam mı ceza mı görelim.
12 Subat 1971'de Ankara'da Ziraat Bankasi Küçükesat Subesi soygununa katıldı.
15 Mart 1971'de Türk Ticaret Bankası Erenköy Şubesi soygununa katıldı.
4 Nisan 1971'de işadamları Mete Has ve Talip Aksoy'un kaçırılıp 400 bin liralık fidye alınması eylemini arkadaşlarıyla birlikte gerçekleştirdi.
17 Mayıs 1971 günü israil'in istanbul Başkonsolosu Ephrahim Elrom'un kaçırılması eylemini Ulaş Bardakçı, Hüseyin Cevahir ve Oktay Etiman ile birlikte gerçekleştirdi.
1 Haziran 1971'de polisin açtıgı ateş sonunda Hüseyin Cevahir öldü. Mahir Çayan yaralı olarak ele geçti.
26 Mart 1972'de Ünye'deki Radar Üssü'nde çalışan üç ingiliz teknisyeni kaçırdılar.
30 Mart 1972'de girdiği çatışmada öldürüldü.
Biz,
Kızılderde söyledik söyleyeceğimizi
Ölsek de yolumuzdan dönmeyeceğimizi
Söyledik, Mahir ustanın gür sesinde
Ve o gün bu gündür
Her zaman her yerde
Yaşattık teslim olmama geleneğimizi
Canımız pahasına koruduk değerlerimizi
Anlayan anladı bizi
Halkımız tanıdı bizi
Çoşkuyla karşıladı adaletimizi
Gözlerine ışıltı yaptı eylemlerimizi
Sahiplendi bizi
Gül gibi kokladı düşenlerimizi
Ve her koklayışında
Mantar gibi çoğalttı bizi
Kır çiçekleri koydu ismimizi...
tek suçları, iğrenç coniler dolmabahçe sırtlarına donanması ile demirleyip genel eve gittkleri için onları dövüp denize dökmeleridir. ayıp ettiniz çocuklar. bırak düzselerdi kadınlarımızı.
kendinden sonrakilere onurlu bir gelecek bırakanları katledildiği yer. halk tarafından agıtlar yakılmıştır gidenlerin ardından. ve hala onların miraslarını haykırmaktadır yüzlerde, binlerce devrimci.
Eli kanlı değil, amaçları "demokratik ve emperyalizm'in sömürgesi olmayan, bağımsız bir ülke'de yaşamak" olan yurtseverlerin "eli kanlı devlet" tarafından katledildiği katliamdır. Kızıldere'de kullanılan silahlar türkiye'de ilk defa kullanılmıştır ve bu silahların nereden oraya getirildiği belirlenmemiştir çünkü o döneme kadar türkiye'de öyle silahlar yoktur. O dönem Cia'nin, türkiye'yi karıştıma politikalarının bir parçası olan mit'in önemli kişileri operasyonda bulunmuştur ve hatta yönetmiştir. Kızıldere evet bir isyandır. Faşizme, Devlet terörüne, Emperyalizme, Oligarşiye, Kendi insanına zulm eden gerici iş birlikçi iktidarlara karşı bir isyandır..
4 tane ingiliz teknisyenin kaçırılması ile israil başkonsolusunun öldürülmesinin cezasını neden türkiye cumhuriyet'i kesmektedir, bunu sormalı asıl. yoksa türkiye bunların paralı jandarmalığını mı üstlenmektedir ya da işgal kuvvetleri mi emretmiştir mandacı zihniyetlere? sadece bu sorunun cevabını "kanunlar var kardeşim" ile açıklamak işin demogoji boyutudur, işbirlikçiliği meşrulaştırmaktır. adi nato savunuculuğunu üstlenmek tarih önünde insanları küçük düşürmektir. büyük güçlerin savunuculuğunu üstlenmektesevgili işbirlikçilerimizin, mandacı zihniyetlerimizin saltanat yıllarından bile yaptıkları şeydi, hala daha bunu yapıyorlar, hep yapacaklar.
geçmişte ülkenin dört bir yanında nato destekli abd üssleri varken ve türkiye bağımsız bir ülke kisvesi altında dört bir yanda abd'nin politikalarını desteklerken girenin de çıkanın da abd menşeili olduğunu açıkça görmek lazım. dün sovyet demogojisi yaparak insanları kandıranların bugün gerçek yüzü ortadır. öyle ya da böyle ülkeyi işgal edenlere karşı direnen varsa ve eğer samimi bir şekilde emperyalizm karşıtlığını düşünüyoranız onu desteklersiniz. ama gerçek yüzleri hainlik olan, işbirlikçiliği her daim üstlenenler konuşmaya devam edebilirler. hainlik nasıl olsa onların siyasi kodlarında yazmaktadır.
