--spoiler--
insan avcıları kana susamış çakalar
göz koymuşlardı gencecik bedenlere
yaşamaları tehlikeli vede yasaktı
kızıldere kızıldere
suyun akar gider dere
birden ortalık mahşer yerine döndü
silahlar öfke kan kusuyordu
cehenem zebanileri sevinç
çığlıkları atıyordu çakallar
kan kokusunu çok almıştı
--spoiler--
"Ölüme sayılan günler, özgürlüğe sayılsın diye düştü yola Mahir, bastı tetiğe."
41 yıl geçti 'ON'larsız. Devrim ateşi hala yüreklerde, çocukların gözlerinde, işçilerin, emekçilerin ellerinde, kadınların yüzlerinde yanıyor. Mahir Çayan ve arkadaşları ölümsüzdür.
Bundan tam olarak 42 yıl önce
dehşet verici bir katlediliş, tarihimize
düşen ve kanla yazılan bir katliam. daha güzel ve tam bağımsız bir türkiye umudunu içinde taşıyan ve bu uğura canlarını koyan güzel insanlar. o güzel insanları anmak dahi suç, aynı yolda ayak izlerini takip etmeye
çalışmak bile imkansız.
halkı için ölümü göze alabilen devrimcilerin katledildiği olaydır. unutulmayacaktır, unutturmayacağızdır. bugün 40. yıl olmuştur, 80. yılında da, 100. yılında da mahir ve arkadaşları en güzel duygularla anılacaktır. zira onlar bu ülkeyi satanlar gibi mezara girene dek sevilenlerden olmamışlardır, yüzyıllar geçse de hep içimizde kalacaklardır.
amerikalılar bu kızılderilileri 100-200 sene önce katletmemişmiydi? yazıklar olsun bu adamlar demek ki o kadar kana susamış şerefsiz coniler ilk önce gel topraklarını al sen adamların sonra bide birçok kez katlet peh birde demokrasi ülkesi olacak adiler.
katliam filan değildir. olması gerekendi, oldu. teröristlerin öldürülmesi ne zamandan beri katliam sayılıyor? bunu diyen yarın öbür gün pkk için de aynı şeyi söylemez mi? tek tek açıp bakınız...
--spoiler--
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!...
--spoiler--
Alnı yukarda
Kırmızı boyun atkısı
Rüzgarda yürüyor Yürüyor
Adım adım Yürüyor
Ağır ağır yürüyor
Rüzgar deniz gibi köpürüyor
Esiyor deniz rüzgar gibi
Akıyor iki yandan
Işıklar düşen yıldızlar gibi
Sesler geliyor derinden
Kalbin uzak sahillerinden
Nereye gidiyorsun yavrum benim, nereye?
Dön sevgilim
Dön kardeşim
Dön evimin erkeği, dön geriye
Yürüyor o
Islıkla kızgın bir ölüm marşı çalarak Yürüyor
Gövdesi bir gemi gibi yükselerek, alçalarak yürüyor
Adım adım Yürüyor
Ağır ağır yürüyor
Kim bilir
Belki bir daha sokamayacak parmaklarını
Dizi dibinde dikiş diken kardeşinin sarı saçlarına
Ve, belki bir daha altında yatıp
Güneşe giden yeşil bir yola bakar gibi
Bakamayacak gürgen ağaçlarına
Yürüyor o
Yürüyor açık geniş adımlarla arşınlıyor yolları
Ağır iki balyoz gibi sallanıyor kolları
kıllı göğsü bir kalkan gibi kabarık
işitmiyor artık
Hep aynı tahta masanın başında akşamlayan
Hasta topal dostların
Kalbe karanfil ruhu gibi damlayan sözlerini
Çıplak iki bıçak gibi çekmiş Yüzünde gözlerini
Yürüyor düşmana doğru Yürüyor adım adım
Yürüyor ağır ağır yürüyor
Yürüyoruz yolumuzda önderlerimiz ULAŞ'larımız, MAHiR'lerimiz, CEVAHiR'lerimiz.
sizler
Özgürlüğün doyumsuz tohumları gibi
Düştünüz toprağa,
Bire bin verdi başaklarınız
Kaldırın yattığınız yerden başınızı
Kaldırın, bakın,
Bıraktığınız yerden yürüyor yoldaşlarınız
Sen dalga dalga
Sen köpük köpük
Sen azgın Karadeniz gibi korkusuz DENiZ'im
Kara yağızım, delikanlım
Sen yeleleri alevden ARSLAN'ım
Faşizmin kurşunlarını
Çürümüş dişi söker gibi
Midesinden söken yiğidim
Sen HÜSEYiN'im, Sivaslım
inanmış kavga neferim benim
Sen militanım
Yavruma ismini verdiğim ULAŞ'ım
Simgesi kurtuluşumun arslan gardaşım
Hiç yılmadın oligarşinin zindanlarında
Kalbin dışarda attı durmadan biliyorum
Ve çıkınca oradan dışarı kaptın mavzerini,
Düşene kadar, hiç bırakmadan
Sen
Kavganın, kavgamızın en şanlı bayrağı
Onur simgemiz CEVAHiR'imiz
iki dostun vardı hayatta Halkın ve mavzerin
Kurtarmak için halkını
Bu kula kul yaşamdan Getirmek için kızıl aydınlığı
Bir dakika bile terketmedin onları
Ne mavzerini ne halklarını
Sen kalbimizin ölümsüz CEVAHiR'i
Sizler, çorak Nurhakların
Yaprak dökmeyen selvileri
Makinelilerin namlularına
Göğüslerini açarak yürüyen neferlerimiz SiNAN'ımız, KADiR'imiz, ALPARSLAN'ımız
Ne güzeldir dağların doruklarında
Halkımızın yanında,
Onların yaşadığı yerde ölmek
Koçlarım, kalbimden kokusu çıkmayan gülüm
Bize de gelsin korkmadan, çekinmeden
Eğer bu kadar şerefli gelecekse ölüm
Siz ON'larımız
Kızılderenin kan çiçekleri
Beyaz bir tek gül açmadı Niksar'da düştüğünüzden beri
Pek yeşil değildi kuşatıldığınız köy
Ama yemyeşil olmuştu
Asker elbisesinden, tanktan, askeri araçtan
Yeşildir ya hani hepsinin rengi bu saydıklarımın
Ama hiçbir insan
Bir ağacın yeşilinden aldığı zevki
Alamaz onlardan
Tek tek sayacağım isminizi usanmadan
Ve hiçbir işten onur duymayacağım
Sizin isimleriniz kadar duyduğum onurdan HUDAi ARIKAN, ÖMER AYNA, ClHAN ALPTEKiN, SAFFET ALP, AHMET ATASOY, SiNAN KAZIM ÖZÜDOĞRU, NiHAT YILMAZ, SABAHATTiN KURT, ERTAN SARUHAN, MAHiR ÇAYAN.
Kan çiçekleri Kızılderenin, önderlerimiz
Kuşatılmıştınız, mahsurdunuz
Ama yine de tir tir titriyordu
Karşınızda sırmalılarımız
Ölümün en güzelini gösterdiniz bize
En yücesini, en şereflisini
Korkmadan, yılmamacasına, yani dövüşe dövüşe
En güzeli ölümlerin, vuruşa vuruşa
Sen kasketlim
Tunceli dağlarına kazıdılar ismini
işkence masalarının en korktuğu adam KAYPAKKAYA'm
Ezbere biliyor herkes seni
Düştüğün zaman işkence tezgahlarına
Sır vermemek için düşmana
Hiç umursamadığın kopmuş parmakların
Hiç çıkmadı aklımızdan
Canını veren sır vermeyen yoldaşım KAYPAKKAYA'm
Sen yirmi bir yaşındaki büyük adam NiZAM
Başına ne zaman yıkılacağını bilmediği
Bir göz gecekondusunda
Ağıtlar yaktı ardından Gültepe halkı
Nasıl sevmişlerdi seni
Nasıl da kendilerinden bellemişlerdi
Nasıl kaçmıştı boyunları köpek kolyeli faşistler
Kavgan burada durmayacak Silahın yerde kalmayacak
Sen ÇAYAN'ım
Yolunda yürüdüğüm önderim
Her dediğini bir bir bebeme bellettiğim
Büyük büyük yazmıştı gazeteler
Yakalandığın günü
Biz kulağımız radyoda kaçacağın,
O zindanı deleceğin günü sabırsızlıkla bekledik
Sen nasıl CEVAHiR'i kalbine gömerek gittiysen adaya
Biz de seninle varabilmek için oraya
Can attık, can verdik MAHiR'im
Senden öğrendik mavzer tutmasını
Türkü söylemesini TEK YOL DEVRiM diye haykırmasını
Senden öğrendik her şeyin en güzelini, en iyisini
Dönmeyeceğiz yolundan bir tek saniye olsun
Durmayacağız, duraklamayacağız, durduramayacaklar
Hiç bir şeyle kesemeyecekler önümüzü
Öleceğiz, dirileceğiz, yeniden öleceğiz.
Ama başaracağız
Ve bu ülkenin en güzel yerine
Senin ismini
Altın harflerle yazacağız.
vurulmuşum
dağların kuytuluk bir boğazında
vakitlerden bir sabah namazında
yatarım
kanlı, upuzun...
vurulmuşum
düşüm, gecelerden kara
bir hayra yoranım çıkmaz
canım alırlar ecelsiz
sığdıramam kitaplara
şifre buyurmuş bir paşa
vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
rivayet sanılır belki
gül memeler değil
domdom kurşunu
paramparça ağzımdaki...
ilkin açılan ateşte 7 thkp-c üyesi(mahir çayan,ertan saruhan,ahmet atasoy,nihat yılmaz,sabahattin kurt,sinan kazım özüdoğru,hüdai arıkan)hayatlarını kaybetmişlerdi.ateş kesilince içeri giren askerler yerde yaralı bir şekilde yatan thko üyeleri cihan alptekin ve ömer ayna ile thkp-c üyesi saffet alp'i kurşuna dizdiler.çatışma sırasında samanlıkta patlayan bombalardan dolayı samanların içine yığılan ertuğrul kürkçü fark edilmeyince ağır yaralı olarak kurtulmuştur.kuşatmada yer alan kolluk güçleri mahir çayan ve yoldaşlarından kat kat fazlaydı ve istenseydi bu kadar insan öldürülmeden ele geçirilebilirlerdi.fakat kolluk güçlerinin istedikleri kan dökmekti ve kana susayan bu caniler mahir çayan ve 9 yoldaşını öldürmüşlerdi.
eli silahlı birileri devlete baş kaldırmış adam kaçırmış ve devletin güçleriyle çatışırken ölmüş. ideolojik demagojiden sıyrılınca aslında olay bu kadar basitleşiyor.
belki kasten ölü ele geçirilmişlerdir belki de çatışmanın gereği olarak teslim olmayıp karşılık verince vurulmuşlardır. bu kısmı konunun adli boyutudur ama düpedüz bir eşkıyalık olan silah zoruyla adam kaçırıp ardından devletin kolluk güçleriyle çatışma hadisesini bu kadar yüceltebilmek de ancak hayalci-devrimci fantezilerinde olabilir.
türkiuye'de sol bu eşkıya özentisi kafalar sayesinde adam olamıyor, sol diye de derin devletin statüko koruyucu siasi organları pazarlanıyor. siz devam edin eşkıyalardan kahraman yapmaya. sosyalizm zaten böyle gelecek bu ülkeye değil mi fantezisever gençlik?
halk için yiğitçe savaştıktan sonra yine o halk tarafından jandarmaya ispiyonlanan gençlerin katlediliş tarihidir. o tarihte öldürülen gençler türkiye'nin aydınlık nesilleriydi. onları katlettiler apo'yu besliyorlar al sana iğrenç komünist demogojisi al sana asmayalımda besleyelim mici zihniyet.*
Arkadaş eline silah alırsın silahlı terör eylemi yaparsın askerle çatışırsın, 3 askeri şehit edersin, operasyonda ölünce katliam derler. Bir Türkçü olarak diyorum ki Mahir Samsunludur, öz be Öz Türk çocuğudur, idealisttir, kendine göre vatanseverdir. Peki bu neslin mahir gibi gençlerini hiçbir sonuç vermeyeceği cümle alem tarafından bilinmesine rağmen eline silah almaya gazlayanlar kimdir? Türk askerine mermi sıkmaya gazlayanlar kimlerdir? Bugün Mahir bu yanlış yola girmeseydi, Bu ülke için nasıl insan olurdu? Ne kadar faydalı olurdu? Bir nesli böyle hikayelerle kandırıp, bunun üzerinden de karşıtlıklar üretip insanlarımızın bölünmesindeki asıl fayda kime dokunmuştur?
Biz bugün Mahir çayan'ı gerçekten anlayabilen Solcu arkadaşlarımızla bunları tartışıyoruz, yöntemlerin kandırılmışlığından bahsediyoruz, nasıl olsa daha iyi olabilirdi diye ders almaya çalışıyoruz. Lakin bugün Mahir'in ve onun gibi yanlış yönlendirilmiş Türk insanlarının yöntemlerine sahip çıkanların da Türklükle, Vatanseverlikle hiç alakası olmayan çeşitli Atatürk düşmanları olduğunu da görüyoruz.
işte bu yüzdendir ki 30 martta olan talihsiz yönlendirmelerin sonuçları tekrarlanmasın diye silahla değil bütünlüklü bir birleşmeyle bu vatanı savunmak için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Gerekirse elimize silahı da alırız lakin bu Solcu sağcı, ortacı diye olmaz Tüm Türk Milleti diye olur, Kuvva olur, bunun içerisinde türk askerinin haki yeşili de olur, genç subayları da olur.
Ha ama dediğim üzere birileri Atatürk düşmanları çıkıp hala bölücülüklerini yapmaya devam edecekler, Türk insanlarının birbirine kırdırılmasındaki taraflarını belli edip Türk devleti, Mustafa Kemal'in cumhuriyeti hakkında atıp tutacaklardır. Tutacaklardır ki Bu vatan için olumlu birçok işe imza atabilecek gençler birbirini kırsın, Türk, Türk'e düşman olsun.
devletle pazarlık yapabileceği şeklinde tuhaf bir fikre kapılmış yasadışı terör örgütü üyelerinin rehine operasyonu sonunda ölü ele geçirilmesidir.
şanssızlıkları, olayın günümüzde gerçekleşmemiş olmasıdır herhalde. bugün olsa, silahlı soygun, haraç, adam kaldırma, terör örgütü üyeliği, isyan vb. demokratik haklarını kullanamadıkları için türkiye'yi aihm'ye şikayet eder, üstüne bir de tazminat alırlardı.
mahkum olanlar da, ölmek var dönmek yok şeklindeki beyanatları sonucu mahkeme tarafından pişman olduklarına kanaat getirilip, taş atan tüpbebeler gibi beraat ettirilirlerdi.
bazıları vardır yukardakilerden bazıları gibi sadece konuşurlar,ama bazıları vardır ki bedel öderler. bu memleketi bu halkları asıl sevenler her zaman zulme ,ölüme mahkum edilmiştir. kızılderedeki katliamı bir övünç kaynağı olarak gören zihniyetin 2010 yılında da varlığını sürdürüyor olması çok ciddi bir tehlikedir. ama katletmeye ne kadar meraklı olursanız ,ölümede o kadar yakın olursunuz. kızıldere şehitleri ölmedi ve ölmeyeceklerdir. unutulmadılar ve unutturulmayacaklar.