300 spartalı filminden bir repliği akıllara getirmiştir.
leonidas: sen arkadyalı mesleğin ne?
arkadyalı: berberim hacı
leonidas: ya sen tombalak mesleğin ne?
arkadyalı: sikerim tombalağı haaa, arzuhalcı amk.
leonidas: gördünmü la amcık ben senden daha fazla asker getirmişim.
özetle efendim, sayının önemi yok. 5 olsun cesur olsun kavga etmesini bilsin kafi.
birini dövmeye giderken 30 kişi toplayıp, kavga anında adam eksikliği yüzünden dayak yeme durumudur.
o zamanlarda o çılgın, o ateşli ruhumuzu bir nebze olsa ferahlatmak için, gerek egomuzu tatmin etmek gerekse götümüzü kaldırma amacıyla kavga etmek bizim orada her gencin bir numaralı vazifesiydi. kavga etmek derken yenebileceğimiz kişilerden bahsediyorum burada. bundan 7 yıl önce, güzelce yediğim bir dayak anımı sizinle paylaşmak istedim.
anlatacağım olaydaki kişiler ve yediğim dayak, roberto carlos'un sivasspor'a gitmesi kadar gerçektir.
7 yıl önce bu zamanlardı. okulun son zamanları, üniversite hazırlık aşamaları falan derken yazın gelmesiyle hormonların coştuğu senelerdi. yerimizde duramıyor. zaten bitmesine ramak kalan okulun, devamsızlık haklarının sınırlarını zorluyorduk. günlerden perşembe günüydü, hiç unutmam. zaten nasıl unutayım ki yediğim tekme ve tokat sayısı, babamın o yaşıma kadar attığı tokat sayısının 5 katından 3 eksikti. o aralar öss ye hazırlandığımdan matematiği yalayıp yutmuştum, gerçi öss yi de kazanamadım ilk senesinde muhtemelen bu formülde yanlıştır. neyse konu dağılmadan anlatayım.
çakal mesut lakaplı bir tanıdığım vardı. pek samimi değildik ama ortamına girdiğim, sigarasından otlandığım biriydi. bir gün yanıma gelip, yoky bugün birileriyle kavga edeceğiz senden gelmeni istiyorum dedi. bende olum sakat durum falan yok dimi diye sordum tabi haklı olarak. çünkü bu ibne beni ne zaman kavgaya çağırsa dayak yerdik. katılmadığım kavgalarda da hep dövdüğü çocuklardan bahsederdi. belki de benim dayak yememi istediği için hep dayak yiyeceğimiz kavgalara çağırıyordu. adam kendinden kaç yaş büyük insanlarla kavga ediyordu. neyse sonra bana yok olum bu kez 5 araba kaldırıyoruz dedi, sanki deplasmana gidiyoruz amk! dediği saatte, dediği yere geldim. başladım beklemeye, o sırada 2 tane arabayla yanıma geldi. arabaya atladığımız gibi diğerleriyle buluşacağımız ve aynı zamanda meydan muharebesinin gerçekleşeceği yere vardık. gerçekten de dediği gibi 5 araba vardı. içimden ulan bu kez iyi dayak atacağız gibisinden düşünüyordum. aynı zamanda mesut'un sigarasından otlanıyordum.
+ mesut bi sigara versene.
- al amk! sömürdün paketi. senin benden aldığın sigaraların parasıyla kavgaya mike tyson'ı getirirdim.
+ siktir lan ( bir de utanmadan espri yapıyor ibne)
neyse birden karşımızda bir grup belirdi. kimisinin elinde demir sopalar, taşlar vardı. adamlar bildiğin kamyoncu gibilerdi. biz 30 kişi falandık ama o da işe yaramadı. ben ilk önce konuşurlar anlaşırlar diye tahmin ettim ama öyle olmadı. adamlar bildiğin paldır küldür girişti. zaten o 30 kişi de bir anda 8-9 kişi kaldı. içtiğim sigaraların hakkını verme zamanı gelmişti. ben ya hak dedim daldım gruba, öyle ki bazen kime vurduğumu bile şaşırıyordum. çünkü birine vurduğum zaman 5 ayrı kişiden tekme veya tokat yiyordum. bir ara mesut'a bile vurdum. keşke halı sahada dağıtılan yeleklerden olsaydı. kavga yaklaşık 15-20 dakika sürdü. araya vatandaşlar girdi. beni ambulansla hastaneye kaldırdılar. o gün bileğim çatladı ve 1 hafta inanılmaz çene ağrıları yaşadım.