orucun her sene 30 gün olmadığını (mesela 2008 yılında 29 gün) ve içinde bulunulan mevsime göre oruç tutulan sürede değişiklikler olduğunu, insanın yediklerini sindirmesinin ortalama 4 saat olduğunu bu nedenle 15 saat kendini aç bırakmayan bir zihniyet olduğunu, bilmeyenlere bildirmesi gereken zihniyettir.
15 saat aç kalarak fakirleri anlayan sonraki 9 saatte ise baklava, börek, çeşitli etler gibi bir fakirin rüyasında bile göremeyeceği yiyecekleri yiyerek fakirlerin yerine doyan insandır.
enderun sevgilere en derin sevgilerle edit. (15 saat-9 saat)
tibet te ki kesisler kendini manastira kapatip,dunyadaki butun herseyden ( yemek,cinsellik,susuzluk,kotu söz vs) soyutlayinca helal olsun, adamdaki iradeye bak lan mahmut diyen zihniyetin, sözkonusu müslüman toplumlarin inanci olunca söyleyebilecegi art niyetli cümlecik.
orucun manevi olduğu kadar maddi faydalarının da olduğunun bilincinde olan insanın zihniyetidir.
tutmayana duyulması gereken saygı kadar saygı duyulmasını hak eden insana aittir. o da kardeşimizdir, diğeri de kardeşimizdir. allah kabul etsin dileklerimizi iletmemiz gereken kişiye ait zihniyettir.
30 gun boyunca nefsini terbiye etmeye calisan zihniyet diye anilmayi tercih eden zihniyet. ha bir de 365 gun boyunca ilgi cekmek icin nasil bir polemik olustursam diye dusunen bir zihniyet vardir. ki 54 tane entry ile amacina ulasmis gorunmektedir.
dini, kutsal bir amaca hizmet eden insan zihniyetidir. islamın gereği olarak gördüğünden bunu büyük bir hazla yapar. dine inanmayıp, inanan arkadaşlarının yanında dikkatli olması gerekir. karşılarına geçip su içilmez mesela ya da iştahlı iştahlı yemek yenmez yanlarında sanki. bu da bu zihniyete saygıdır.
burda 30 gün boyunca 15 saat aç durup öteki tarafta nimetlerini inşallah görecek olan zihniyet. tasvip edilmese bile saygı gösterilmesi beklenen zihniyet.
aslına bakarsanız sözlükte yer almaması gereken bir hadisedir bu. neden denecektir, şöyle açıklayayım. bu sataşmacı zihniyet, ilkokulda, ortaokulda, hiç olmadı lise'de karıya kıza, etek altına meraklı olmasaydı, - her ne kadar işlenişini tam olarak tasbip* etmesem de - din kültürü ve ahlak bilgisi dersinde bilmem kaçıncı ünitenin işlenişi esnasında "oruç nedir, niyedir, ne iştir" sorusunun cevabını dinler öğrenir, -yine- hiç olmadı sorar öğrenirdi. şimdi gelip de buraya "ben ateistim", "en büyük rakibim tanrı*", "kızlar bakın istediğiniz hayatı yaşarız, inanmam ben evelallah*" ayakları yapmanın çıkacağı nokta budur.
haa, demiyorum ki, "neden sen de tutmuyorsun, bre güzel insan*", ama saygı duymak gerekir ki, bu inanç meselesidir.*
bir çeşit mazoşizm biçimi.
özellikle böbrek hastalığı ve diyabeti olan insanların sonunda ayvayı yeme riski olduğu ve tedavi masraflarını bizim cebimizden karşılayan zihniyettir.
halk arasındaki adı oruç tutmaktır. diğer boş inanç biçimlerinde de mevcut olmasına karşın en çok islamda yaygınlık bulan ibadet biçimi.
arkadaşlar bu şekilde yoksulları anlıyorlarmış sanki yoksulların yoksulluğu gündelik bir olaymış da yılda birkez bir aylığına gelirmiş gibi...