1o yıldır başkan olduğu halde saçma bir transfer politikası izleyen aziz yıldırım'ın sorumlusu olduğu maçtır. rakip kadroda 3 tane şampiyonlar ligi finali görmüş oyuncu varken fenerbahçe'nin yaptığı en büyük transfer kiev maçı ile hayatındaki ikinci şampiyonlar ligi maçına çıkan guiza'dır. emre gibi bir adama senede 3,5 milyon euro verilirken aurelio 500 bin euro için gönderiliyorsa ve buna kimse sesini çıkarmıyorsa en sonunda gelinecek yer burasıdır. fenerbahçe taraftarı ise hak ettikleri gibi yönetilmekte, o ışıkların maç bitmeden söndürülmediğine şükretmelidirler. ayrıca hiç üzülmemelidirler zira kaçakta olsa tam 52.500 kişilik statları var.
Bir Besiktaslı olarak fenerbahce'ye cok yuklenildigini dusundugum mac.Belki bu olay beklentilerle ilgili.Kiev oyle sanıldıgı gibi cok zayıf bir takım degil.Fenerbahce bu gruptan UEFA'ya giderse ara transferde bir iki takviye ile Galatasaray'ın 2000de yaptıgını yapabilir.O yuzden aceleci davranılmamalı hem Aragones'e hem de Fenerbahceye biraz sans verilmelidir.
mutlaka kazanmamız gereken bir maçta, durum 0-0 ken sn. aragones'in oyuna müdahale etmek adına yaptığı ilk hamle 70. dk. da iki oyuncuyu ''ısınmaya'' göndermek olmuştur.
bu da yetmemiş, dinamo kiev'in hiçbir şekilde atağa çıkmayı düşünmediği ikinci devreyi 4 defans oyuncusu ve iki önlibero ile tamamlamış, ve son 8 dakikada takımı beyin görevini üstlenecek ve hayati önemdeki duran topları kullanacak bir futbolcudan yoksun bırakmıştır. ofansif yetenekleri olan emre'yi, alex'in de yokluğunda oyundan çıkartıp yerine üstelik 85. dakikada uğur boral'ı sokmak ve selçuk-maldonado ikilisini hala daha sahada tutmak tam anlamıyla bir futbol cinayetidir.
senelerden beri futbol izlerim, ilk defa bir teknik direktörün üstelik takımı gol atmak zorunda olan bir teknik direktörün ilk oyuncusunu ''ısınmaya'' 70. dakikada gönderdiğine şahit oluyorum.
emre'nin topa basıp düşmesi, maldonado'nun topa vurayım derken ıskalayıp etrafında 360 derece dönmesi, volkan'ın halı sahada oynarmış gibi ceza alanının dışında top sektirme çabaları ve edu'nun sağ yöne bakarken soldan gelen topun kafasının arkasına çarpıp kornere çıkması dışında çok sıkıcı bir maç olmuştur.
fenerbahçe çok iyi bir oyun sergilememiştir evet. ancak girilen gol pozisyonlarından biri gol olsaydı ve fenerbahçe maçı kazansaydı, yapılan yorumların genel olarak fenerbahçe'nin toparlanmaya başladığı, hırsla mücadele ettiği yönünde olacağı ve maldonado, gökhan gönül gibi futbolculara övgüler yağdırılacağı kesin olan maçtır.
maçın gidişatına göre golü, galibiyeti geçtim, fenerbahçede çift önliberolü sistemde selçük ve maldonadodan bir bok olmayacağına spor kamuoyu olarak kanaat getirdiğimiz maçtır.
yorumlardan sonra arsenal - porto maçına baktım ağlayasım geldi. eğer fenerbahçe kendine çeki düzen vermezse arsenal feneri gole boğar kimsenin ruhu duymaz. yok lan duyar.
maçtan ziyade arkadaşın, selçuk için sarfettiği "bu ne lan teravihten çıkıp maça gelmiş gibi" demesine takıldığım karşılaşma. fener için yapılabilecek kötü eleştirilerde tavan yapmıştır. yani böyle göze hoş gelen bi oyun sergilese, yenilse bile öpüp başımıza koyarızda, nafile.
fenerbahcenin gun gectiktikce daha kotuye gidisini acik acik gosteren mac olmustur. kendi sahanizda oynayip ilk kaleye giden sutu ikinci yarida cekiyorsaniz takimda kocaman bir problem var demektir. bana kalirsa taktik tamamen yanlis guizanin tek basina oynamasi yanlis adam kosuyor mucadele ediyor surekli pas verecek adam ariyor ama su golu atimda kahraman olayim diyen de yok. emre boyle oynayacaksa yanlis takima gelmis. keske gs'e gelseydide biz rahat etseydik diyesi geliyor insan. bide su aragones bey evro 2008'de ispanya'yi sampiyon yapmadida ispanya onu sampiyon yapti galiba.
oynadigi futbolla taraftarinin yüzünü güldüremeyen fenerbahce nin degisik taktikler denedigi mac olmustur. özellikle kalede volkan, defansta edu, orta sahada maldonado ve emre üzerlerine düsenleri fazlasiyla yapmislardir. akillarda kalan sik hareketler ise soyle tezahur etmistir:
maldonado mevlana vari hareketlerle donerekten topla birlikte taca cikmistir.
emre kaykaya biner gibi topa basinca yeri opmustur.
volkan ceza sahasi disinda ronaldinho vari hareketlerle * taraftarlari heyecanlandirmistir.
edu ya ise ben buradan saban demek istiyorum. kale diregi üstünde oturan saban a tesadüfen top gelmesi gibi, edu nun kafasina da top gelmistir.
iste bu macta biz bunlarla eglendik ve izleyenlerin yuzu biraz olsun guldu. nasil bir mac oldugunu siz dusunun artik...
4. torbadan gelen kiev'in 3. torbadan olan rakibinin deplasmanında 1 puan için geldiği ve aldığı karşılaşmadır. inanın 3 puan için gelseler neler olurdu kim bilir...
bazı bünyelerin (misal ben) arsenal maçını daha bir heyecanla beklemesine vesile olmuş cl mücadelesi. şimdi bu fenerbahçe şu geçen sene türk spor basını (siz bunu fb basını olarak da okuyabilirsiniz) tarafından avrupanın yeni prensi olarak lanse edilen fenerbahce değil mi? bir yanlışlık olmasın da... şimdi bu takımın başkanı, büyük spor alimi aziz yıldırım galatasaray'ın uefa şampiyonluğunu, gerisi gelmedi ki bahanesiyle tesadüf ilan etmişti değil mi? eee şimdi bu (geçen yılki çeyrek final) ne o zaman, tesadüfün daniskası değil mi? orhan pamuk'un son romanı masumiyet müzesi "hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum." cümlesiyle başlıyor. sanırım geçen yıl oynanan çeyrek final de fenerbahçeliler için aynı cümleyi kurmayı gerektirecek.
Ha şimdi bu entari benim kıçıma kaçabilir değil mi? kaçmaz kaçmaz hiç merak etmeyin, görünen köy kılavuz istemez.