türkiye'nin en büyük gazetelerinden birinde tanınmış bir yazarın mevcut hükümete açıkça "bu ülkeyi bölemeyeceksiniz" dediği yazısı. inanamıyorum ki artık böyle yazılar görüyoruz. uzun lafa gerek yok, amaç ortada diyor işte adam.
hahaha ne kadar komik.
kendi kendine tehdit uyduran azgın azınlığın hezeyanına tercüman olmuş yazı.
eskiden bir irtica vardı hani... en büyük tehdit irtica. uydurma örgütlerin uydurma eylemleriyle şişirilir, gazetelerce yoktan var edilmeye çalışılırdı. gerçi hala danıştay saldırısını 'irticacılar'ın yaptığına inanan küçükbaş sürüleri varken parmak yormak boşuna.
çelenk koymanın yasaklanması ve milli bayramların iptal edilmesi bence de saçma ama cumhuriyeti ve türkiye'yi ortadan kaldırma niyetinde bir hükümet olduğuna şahsen inanmıyorum.
ıslanmış meşe odununa benzer türk milleti! tutuşması için harlı alev gerek, önce kurutacaksın sonra tutuşturacaksın. çam çırası gibi birden harlayıvermez meşe odunu lakin tutuşana kadardır işin zoru. bir de tutuştu muydu peh! peh! peh! daha deyme keyfine.
el yordamıyla yoklamayı seviyorsun! anladık da böylesinden hoşlanmaz bu millet! diyeceğim; ön sevişmeyi sevmez! doğrudan girer ilişkiye; ölen-ölür, kalan-kalır. 'kurunun yanında yaş da yanarmış' elleşme! sonuç kısa sürede alınır.
bilesin diye söylüyorum! orta parmağın makatına sokulmasından hoşlanmaz bu millet! acıta-acıta, kangırta-kangırta sever! öyle zevke gelir, şehvetlenir. sonrası malum, tutabilene aşk olsun!
kısa, net, sivri, acıtıcı, yobaz beyni tokatlayıcı, vatan haini namussuz turnusolu olan bir yazıdır. ayrıca şemsiye etkisi yapmıştır bazısına. şemsiye açılınca kör olmuş arkadaşın biri mesela.
türk bayrağı açtı diye halka su, gaz, sıktıran halkı tarafından kabul edilmeyen, her ortamda her platformda protesto edilen, artık rezil rüsva olmuş bir hükümetin yaptıklarına yazılmış en kibar yazıdır.
--spoiler--
... bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak,
O benimdir, o benim milletimindir ancak
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk'a tapan, milletimin istiklal!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun , korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar
Arkadaş! Yurdumu alçaklara uğratma ,sakın.
Siper et gövdeni , dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın , belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda ?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan , şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dini temeli-
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanların hepsi helal!
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır , hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır , Hakk'a tapan , milletimin istiklal!
--spoiler--