bir önceki yazıda bunun bir operasyon olduğunu söylemiştim. evet. mesele sadece mursi'yi göndermekten ibaret değil. mesele ortadoğu'daki değişim dalgalarının önünü kesme projesidir. ihvan hareketi'ne karşı oluşturulan ulusal kurtuluş cephesi projesi ile mursi'ye yapılan darbenin benzerlerini tunus, libya ve birçok arap ülkesinde yapmak isteyeceklerdir mutlaka. mısır'da sandıktan çıkan ihvan hareketine karşı amerika, rusya, israil ve körfez krallıkları yeni bir format geliştiriyorlar. örneğin yahudi ve amerikan köpeği olan arabistan yönetimi ihvan iktidarından ve bu etkinin suriye'den körfeze kadar ulaşmasından duyduğu endişeden dolayı mursi'nin ayağını kaydırmak için elinden geleni yaptı. bunu başardı da. darbeden sonra zil takıp oynayan ilk ülke arabistan oldu dikkat ederseniz. dışarıdaki bu ayakların devrim sürecini çözümsüzlüğe mahkum etmesi ile mısır'da mursi'ye yapılan darbe birbiriyle çok bağlantılıdır. geçici ulusal mutabakat koalisyonları ile sandıkta kazanamayan liberal, sol ve diğer laik grupları iktidara taşıma senaryoları oluşturulmakta şu an. ama ihvan hareketi boş durmayacak. bu projeye karşı muhakkak kendisine yeni bir yol haritası çizecektir. mursi'yi görevden alan heyete baktığımızda içerdeki vesayetçi dinamikler açık seçik şekilde karşımıza çıkıyor. ezher şeyhi ve mübarek'in partisinin ileri gelenlerinden ahmet tayyip ile nur partisinden celal murre'nin yanında batı'yı temsilen muhammed ali baradey ve kıpti kilisesi patriğini görüyoruz. bu iğrenç koalisyon üyeleri yol haritasını birlikte yaptılar. bu darbe sayesinde referans sistemi bitti ve anayasa askıya alındı. mısır hukuken boşlukta yüzüyor şu an. mısır ordusu temerrüt hareketinin emrine girmiştir artık. temerrüt hareketi sisi'yi kontrol ediyor. bu koalisyon islami kesimlerin demokrasi ile olan ilişkilerini yeniden gözden geçirmelerini istiyor. müslüman aynı yerden ikinci defa sokulmaz meselesi. arap baharı yaşanırken bunun arkasında amerika var diyenler darbenin arkasında da amerika'yı görebilecekler mi acaba? gösterelim o zaman. pansilvanya'da bir yıl askeri eğitim alan sisi efendi, darbe öncesinde amerikan savunma bakanı chuck hagel ile iki defa görüşüp demli çaylar eşliğinde sabaha kadar zikir çekmişler. tabi bunlar tesadüf eseri şeyler. zaten sırf bu pilavlı sohbetlerin hatrından dolayı iki taraf da darbeye darbe demiyor. zaten mübarek iktidarının gölgesi ve sistemin önemli bir parçası sayılan mısır ordusu manhattan bankerleri gibi elinde tutmaya çalıştığı ekonomik gücü büyük ölçüde halkın gücü önünde kalkan gibi kullanarak mursi iktidarı döneminde de bu konuda mevzi kaybetmeden inisiyatif sahibi olmayı sürdürmeye çalışıyor. yani o kadar mübarek bir ordudur bu ordu. neo conservatives ve yahudi lobisi tarafından beslenen bir ordudur bu. askeri yatırımlar ve yardımlar nerden geliyor sanıyorsunuz. mübarek kimlerin kuklasıydı sanıyorsunuz. yahudi lobisi onay vermezse mısır ordusu amerika'dan bir allah kuruşu yardım alamaz. bu yüzden bu darbeyi siyonistlerden bağımsız düşünmesin kimse. mısır ordusunun tek rolü var. o da israil ile savaşmamak. uluslararası sistemde gerçek demokrasiyi savunanlar ile militarist ve kukla iktidarları savunan güçler arasında çok ciddi bir mücadele yaşanıyor. kukla ve militarist demokrasiler isteyenlerin başında neo-conlar ve israil var. bunlar soğuk savaş döneminde olduğu gibi askerlere dayalı kukla yönetimler istiyorlar. çünkü o bölgeye gerçek demokrasi hakim olursa israil'in çıkarları ciddi derecede zarar görür. yani ne yazık ki parayı veren düdüğü çalıyor. mursi talep edilen çizgide yer almadığı için başına geldi bütün bunlar. hiçbir şey bitmedi ama. herkes gökteki güneş kadar emin olsun bundan.
postalcılarca halk tarafından yapıldığı söylenmiştir.
he anam. halkın %2 sine bile tekabül etmeyen kalabalığı göster halk darbe istiyor de.
türkiye de olsa nasıl yalayacaklarını görmüş olduk en azından.
bir diğeri de misal "halk meydanlara indiğinde mursi istifa etmeliydi, o yüzden darbe haklıdır" oldu görürsem söylerim.
yine cnn oyunu, halkın muhalif kısmı protesto için indide mursi taraftarı inmedi mi? mursicileri çekmedi.
kaldıki muhalefet kısmı sokağa indi diye darbe mi olurmuş? bizdede gezide sokağa inen çapulcu sürüsü sokağa indi diye darbe mi olsundu? "çoğunluğun azınlığa baskısı" e darbe zaten azınlığın çoğunluğa baskısı değil mi? 3-5 zibidinin silah bende iktidar bende demesi değil mi?
3-5 çapulcu sokağa indi diye, kendi diktatör isteklerini gerçekleştirmek için yırtınıyor diye darbe olmaz.
son idda "sokaklar savaş alanına döndü darbe olmalı" e yine gezi örneğinden sokağı savaş alanına döndüren itler zaten eylemci, darbe ortamı için bunu yapıyorlar. ne kaldı geriye? "ben seçilmiş hükümeti istemiyorm, her istediğine karşıyım" hükümetbir eylem yaptığı zaman "benim dediklerimi yapmıyor:(" senin dediklerin mantıklı bile değil ki yapılsın? taksim komisyonu denen zırtapoz oluşumu gördük.
-köprü yapılmasın
-hava alanı yapılmasın
-şu yapılmasın
-bu yapılmasın
son piramiti yaptığından beri götü doğrultamayan mısır'ın biraz daha dibe battığını gösteren vuku.
çok sikimde değil o yüzden, bizim "koyun" dediğimiz yüzde 50'lik seçmen mısır halkının yanında filozof. islamın aşırılığının neler doğurduğunu buyrun görün.
islam temelli coğrafyada dirlik mi olurmuş amına koyim. giden de dangalak gelen de dangalak tekrar tekrar gelecek olan da gidecen olan da. kısaca bu coğrafyadan adam çıkmaz usta.
sen kendi ekmeğine bak. bu adamlar ne açıdan olursa olsun demokratik haklarının ellerinden alınmasına alkış tutabilen adamlar. ne bekleyebilirsin ki?
herkesin orduyu suçladığı olaydır. ne yapsa iyi olurdu acaba, ordu? sokaktaki insanların üzerine gaz sıska, panzerleri insanların üzerine sürse, silahları ateşleyip insanları öldürse, önüne geleni boktan sebeplerle gözaltına alıp işkence etse vs. bunu mu istiyor acaba 'ordu niye sokaktaki adamları destekleyip mursiyi devirdi' diye sinirle soru soran adamlar.
elbette ordunun öncülük ettiği bir hareketi, kendine demokrat diyen insanlar destekleyemez. bu demokrasiye aykırıdır. ancak halihazırda var olan bir halk hareketini destekleyen ordu 'tukaka' değildir. Eylem bir darbe değildir. siyasi yakın tarihi bilenler, çarlık rusyasına son veren olayın potemkin zırhlısı ayaklanması olduğunu bilir. elbette hareket bu bahriyeli askerlerin başlattığı bir hareket değildi. elbette ülkede çar karşıtı birleşik unsurlar çalıştı çabaladı. elbette halk çarın saçmasapan baskısından yılıp isyana başlamıştı. ancak çarın emrindeki ordu eğer devrimci unsurların hareketini bastırmayı kabul etseydi hiçbir sikim olmazdı. potemkin zırhlısındaki askerler müdahaleyi reddetti. başka gemiler bu askerlerin isyanını bastırmakla görevlendirildi ama onlar da kendileri gibi asker olan bu gruba Ateş etmeyi reddetti. ve sonuç olarak çar devrildi. bir halk devleti kuruldu. elbette sonrası boka sardı. ancak bu durumun binlerce farklı sebebi var. yani asker destekledi diye böyle olmadı sovyetlerde. stalin denen yavşağın yaptıkları idi sovyetleri halk devleti olmaktan çıkaran.
mısırda mursiyi de destekledi o ordu. kimse konuşmuyordu o zamanlar. zira mursi laiklik değil şeriat istiyordu. yani bugün, mısırda askeri darbe oldu, diye bağıran büyük demokrasi savaşılarının istediğini yapıyordu. ne zaman ordu saf değiştirdi, o zaman lanetlendi.
bizde de farklı bir durum yok aslında. yıllardır askerleri kötüleyerek mağdur edebiyatı yapanlar, gezi olayları sırasında askerleri sokağa sürmüş ve 'asker müdahale edebilir' diye basına demeç vermiştir. yani asker benim istediğimi yapıyorsa demokrasiyi koruyor, ama karşı tarafa destek veriyorsa darbeci oluyor. mantık bu kadar sakat işte.
kısacası, mısırda birkaç yıldır halk adam gibi yaşamak istiyor. bu sebeple 40 küsür yıllık diktatörü deviriyor. ama yüzde 30 katılımla yapılan seçimlerde yüzde 52 oy alan adam yeniden diktatörlük koşullarını dayatıyor. ordu burada seçim yapmıştır. ya mursiyi destekleyip sokaktaki insanları öldürecekti ya da mubareki deviren insanların sesine kulak verecekti. sonuçta ha mubarek ha mursi. aynı bokun laciverdi.
dusunmeden taraf olan yurdum insaninin bugunlerdeki derdi olmustur. daha 5tane cumhurbaskanimizi sayamayan tipler mursiyle yasadigi askerlik anilarindan bahseder oldu. batili guclerin tezgahiyla duzenlenmis bi bahar sonucu gelen bi yonetimi savunacak degilim tipki darbeyi savunmayacagim gibi.
öncelikle darbe nedir ne değildir bunu bilmek gerek.
her darbe, yapıldığı ülkeye karşı bir harekettir ve hiçbir darbenin gerekçesi haklı değildir. silah zoruyla iktidarı devirmek ve onun yerine geçmek, geçmişte sık rastladığımız olağan bir dönüşüm biçimiydi. bakın şurası önemi; darbe ile kastedilen şey, iktidarı elinde tutan güç odağını ve rejimin temellerini değiştirmeden sadece yöneticileri bertaraf etmektir. bu, ülkenin herhangi bir sorununu çözmez. zaten darbenin amacı da sorun çözmek değildir. "ülkeyi yönlendiren iç ve dış güç odakları ile yöneticiler arasında belirli konularda çıkar ve görüş ayrılıkları oluşunca ya da artık bunlar kullanılamaz hale gelince güç odakları önlerindeki kişleri bertaraf eder ve aynı kaynaklardan, aynı dünya görüşüne sahip başkalarını getirirler." tırnak içine aldığım yandaki cümleyi iyice anlamanızı istiyorum.
önem arz eden birkaç şey daha var darbeye dair bilinmesi gereken.
iktidarı devirenlerin kendilerinin iktidar olması, yoksa hiç devirmeye kalkışmamaları istenir. her darbenin sonunda siyasi sürecin zaten bertaraf edeceği kişi veya politikaların, budanmış ağaçlar gibi daha gür biçimde, yeniden siyaset sahnesinde yer almaları var olanı değiştirmek ve geliştirmek değil, aynen muhafaza etmektir. e böyle bir durumda biri çıkıp demez mi, döteryum suratlılar her şey aynı olacaksa neden darbe yaptınız o zaman? hayır, kimse çıkıp bunu söyleyemez. zaten darbeyi yapanların bilmediği ama yaptıranların kastettiği budur. hiçbir asker, sadece askeri niteliği ile darbe yapamaz. darbe yapan her asker grubunun arkasındaki gücü araması gerekir. zaten bu askerler yanındakilere bakarlarsa onlarda bir ülkenin kaderini değiştirecek birikimi ve çapı göremezler.
şimdi mısıra'a gelelim biz.
ben bunu darbeden öte bir operasyon olarak görüyorum. ortadoğu'yu uzun yıllardır sömüren güçlerin onaylayabileceği kadrolar iktidara gelirse sorun olmaz ancak durum tersi olursa operasyon yapılır. bu konuya ilerde değineceğim. demokrasi kültürünün yerlerde gezdiği, isyan psikolojisiyle siyaset yapmaya alışmış grupların ve ondan da önemlisi asıl gücün ordu olduğu bir ülkede başka ne beklenirdi ki zaten? ama elbette hiçbir askeri darbenin gerekçesi olmaz. ama sorsan darbeciler için sorunları çözmek çok kolaydır. anayasa yok, kanun yok, kural yok. yasak derler, kapattım derler, gözaltına alırlar, işkence yaparlar, tecavüz ederler. yanlış yapıyorsun diyenin kulağını çekmekle kalmazlar dilini koparırlar. müslüman kardeşler'in yakılmış yıkılmış bürolarını kapattılar, liderlerini tutukladılar, mursi'yi göz altına aldılar. medyayı onlar kontrol ediyor şu an. mursi'ye destek veren yüzbinlerce insanın görüntüleri yok hiçbir kanalda. baltacılar diye bir vandal grubu var. hollandalı muhabire tecavüz edenler de onlardı. o görüntülere bakarak "işte müslümanlar böyle insanlardır" diyen orospu çocuklarına gün doğmuş oldu bu sayede. onların müslümanlıkla hiçbir alakası yok. onlar vahhabi zihniyeti taşıyan iblislerdir. bunlar hz. peygamberin mezarını tahrip etmiş olan soysuzlardır. allah bunların bin türlü belalarını versin.
her neyse.
bana sorarsan mursi zaten gidiciydi. önümüzdeki seçimlerde gidecekti büyük ihtimalle. mursi seçimleri kazandığı ilk gün "sorunları çözmek için bana 100 gün verin" demişti. adalet ve yolsuzluk olmak üzere ülkedeki kronikleşmiş sorunları çözebileceğine dair bu fazla iddialı çıkışı halk arasında büyük bir beklenti ve iyimserlik havasına yol açmıştı. bu bir hatadır. mursi'nin bunu söylemiş olması kendisinin ve doğal olarak müslüman kardeşler'in devleti ve uluslararası sistemi yeterince tanımadığının kanıtıydı. biraz bilgi birikimi olmuş olsa bu tür vaatlerin bir lideri, bir ülkeyi nasıl hedef haline getirebildiğini görebilirdi. aradan zaman geçmiş olmasına rağmen mursi söylediği gibi bunları çözemedi. üstelik ekonomi her geçen gün dibe vurmaktaydı ve ülke halen devrim sürecindeydi. reform ve yeniden yapılandırma çalışmaları içte ve dışta büyük bir tepkiyle karşılanıyordu. bu direnç aşılamadığı için de zaman mursi'nin aleyhine işliyordu ne yazık ki. bundan ötürü mursi kendi taraftarlarının beklentilerine cevap verebilmiş değildir. müslüman kardeşler islam'ı daha çok referans alan yasalar çıkarmadığı için tepki gösterirken, diğer kesim de çıkarılan yasalarla hayat tarzlarının tehdit altında olduğunu savunuyordu. yani sevgili kardeşlerim; mursi ne isa'ya ne de musa'ya yaranamadı.
mursi belki sorunları zamanla çözebilirdi. ama buna izin vermediler. içerde ordu, yargı, bürokrasiden oluşan köklü bir koalisyon var. vesayet sisteminin nöbetçileridir bunlar. islami açıdan darbeye onay veren şeyh kılıklı satılık fetvacı da bu piyonlardan biridir. bunlara karşı savaşmak ciddi manada çok zor. örneğin recep tayyip erdoğan bu pisliklerle 10 yıldır savaşıyor ve yargıda hâlâ bazı kalıntılar var. onlar da çözülecek umarım.
mursi der ki;
"demokrasi uğrunda ölmek tarihe bir leke olarak geçmekten iyidir" bu neye tekabül ediyor? iç savaş demek mi bu? belki. ama şöyle bir olay var; mısır ordusu israil'e karşı savaşmış bir ordu imajı üzerinden meşruiyetini sağlayıp bunu sonuna kadar kullanan bir ordudur. öyle bir ordu ki, israil'e karşı kaldıramadığı uçakları kendi halkına karşı kaldırıyor. bu da acı bir ironidir. mübarek bile israil'e karşı savaşmış bir asker olmakla kitlelerin karşısına çıkıyordu. polis ve istihbaratın sivil halka göz açtırmayan doğrudan baskısı karşısında ordu ülkenin hem ekonomik hem manevi ufkunu kapsayan otoritedir. bundan ötürü ne ordu halka karşı silah kullanmayı ne de halk askeriyle çatışmayı göze alır. fakat, mursi yandaşları ve cunta destekçilerinin karşı karşıya gelip gelmeyeceği ile ilgili tahmin yürütmek bile istemiyorum.
işin hem acı hem komik bir tarafı var.
dünyanın 1 numaralı demokrasi ihracatçısı olan birleşik devletler ve onun başkanı obama ağzını açıp hiçbir şey söylemedi bu durumla ilgili. ağzında bi şeyler geveledi necati şaşmaz gibi. medya desen, tık yok. avrupa ülkeleri de böyle ne yazık ki. neden tık yok biliyor musun benim güzel kardeşim. çünkü bunu onlar yaptı. mursi seçildiğinde çıkıp demişti ki, "israil şunu bilmeli ki, bölge ülkeleri eski bölge ülkeleri değil, liderler de eski liderler değil" işte bu adamın ipi o gün çekildi kardeşlerim. söz konusu israil'in güvenliği ise gerisi teferruat. birinci dünya savaşı'ndan sonra ortadoğu'yu kimler şekillendirdiyse şimdi de aynı şeyi yapıyorlar. israil'in bu darbedeki rolünü daha sonra yazacağım inşallah.
son olarak;
müslüman kardeşler bu darbelere 80 yıldır direniyor. bu ilk değil. geçmişe oranla itibarları daha fazla şimdi. biz zulme karşı geldik, darbeye direndik diyebilecek şerefleri var onların. halkına tank namlusu doğrultan diğer köpekler ise yüzlerine tükürülecek insanlar olarak hatırlanacaklardır.
bazı angutlar hâlâ mısır'da ki askeri darbe için 'Mısır'da Devrim' diyor. ne devrimi lan? Halk yönetime el koymadı, postal geldi. Cunta geldi. Bunu dile getirdiğinizde AKP'li olmuyorsunuz, rahatlıkla söyleyebilirsiniz!