devletin içinde bulunduğu durum ve sorunların çözümü için raporlar hazırlattı.
avrupa'ya daimi elçiler gönderdi.
nizam-ı cedit adlı yeni bir ordu meydana getirdi. bu ordunun giderlerini karşılamak için irad-ı cedit adında bir hazine oluşturdu.
yerli malı kullanılması özendirildi.
birçok kitap türkçe'ye çevrildi.
avrupa'dan yabancı uzmanlar getirilerek, lağımcı, topçu, humbaracı ocakları teknik sınıf olarak yeniden düzenlendi.
denizciliğe önem verildi.
3. selim idari, askeri, ve ekonomik alanda giriştiği bu köklü ıslahatlar devleti yüzde yüz dağılmaktan kurtaramadı. fakat çağdaşlaşma yolunda atılan bu adımlar kendinden sonraki devlet yöneticilerine örnek oldu.
Musikimizde notanın ne büyük eksiklik olduğunu yakından hisseden bu hükümdar, bu yolda da çok çaba sarfetmiştir. Türk musikisinin bilimsel yönünü inceleyenlerle özellikle yakından ilgilenmiş, din ve milliyet göz etmeksizin herkesten yararlanmanın yollarını aramıştır.
Tanbûri ve neyzen olan Sultan III. Selim aynı zamanda Mevlevi idi. Bu alçak gönüllü şahane derviş, Galata Mevlevihanesi defter-i Dervişanı'na "Selim Dede" diye imza atmıştı. bütün hayatı boyunca bu ilim ve sanat yuvasını korumuş, her türlü yardımı esirgememiştir.
Tarihi kaynaklar onun, 1793 yılında Sadabad dönüşü Topkapı Sarayı'ndaki Şevkiyye köşkünde hazırlanmış olan "Frenk Rakkasları"nı, 1797'de de "Opera Heyeti"ne temsiller verdirterek izlediğini belirtiyor.