böyle adalete, böyle kaleciye, böyle korkak zihniyete, böyle sert bir porto'ya ve tabi ki böyle bir güne lanet ettiren maçtır...
sen bir sürü pozisyonu kaçır, ardından gerzek defansının ıskaladığı topu kalecinle karşı karşıya bırak, zaten bir top tutmaktan aciz bir kalecin var, şans desen yok gibi bir şey, üstüne de maçı kurbanlık koyun gibi izleyen bir teknik direktörün olsun... e üstadım, sen baştan kaybetmişsin bu maçı... oynamasan da olurmuş...
besiktas taraftari yazar arkadaslarim hic uzulmesinler , son dakikada yenen gol tamamen sanssizlikti. besiktas gercekten iyi oynamistir.
takimda 3 dengesiz vardi ki derhal care bulunmasi gerekiyor onlara.
ibrahim toraman. gol atamama krali. hazir golu atamiyor. anca sac sallasin.
ibrahim uzulmez ile nobre ( ki nobre ye fenerbahceden ahim vardir ) ye denecek hersey denmis , bana bir sey kalmamis. konu tekrarina girmeyeyim.
porto ya gelince; bir takimin futbolculari ancak bu kadar serefsiz oynar. adamlar kan dokmeye gelmisler.2 hastanelik ( bobo ve serdar kurtulus -serdar kurtulus ciddi yaralandi bence- ) 2 de yarali ( nobre ve delgoda kas yarilmasi) biraktilar arkalarinda.
kimse uzulmesin. besiktas gercekten iyi mucadele etti.
imza : fenerbahceli bir dost.
edit : eksi veren canim arkadasim. malsin anladik. son kullanma tarihini ogrenmek isterim. hoyratca kullanacam da.
garip bir şekilde beşiktaş'ın muhakkak gol yiyeceğinin dakikalar öncesinden belli olduğu maç.
ama işte bizim taraftar kitlelerimiz öyle lümpen, öyle köylü, öyle sığır cinsi insanlardan oluşuyor ki.. birbiri ardınca gelen sinir bozucu "beşiktaşım benim biricik bilmemne" zırıltıları ve dahada berbatı adamlar onca gol pozisyonuna her atakta girmelerine neredeyse hiç bir tepki vermemeleri, takımı uyarmamaları, adeta takımı uyutmaları.
çok rahat kazanabileceği maçı bağıra bağıra gelen gol ile kaybetti beşiktaş. 90+2 falan değil mutlaka yiyecekti onu.
giriş: beşiktaş evvela porto'yu durdurmayı seçti ve bunu da gayet güzel başardı. porto'nun en etkili ismi quaresma, top göremiyordu resmen. ümitlendik..
gelişme: porto aklını kullanan taraf oldu. "buraya kadar gelmişiz, bu deplasmanda da puan kaybetmeyelim, berabere bari kalalım hacı... " mantalitesiyle oynadılar. sertlikle bizi yıldırdılar. ve tam da istedikleri gibi oyunu "kör döğüşü" haline getirdiler. bu işlerine geliyordu çünkü.. huysuzlanmaya başladık..
sonuç: higuain'den hiçbir s.kim olmaz... [yıkıldık]
velhasıl kelam, anafikir de şu oluyor; maalesef ki beşiktaş bu gruptan çıkamayarak bizi üzecektir.. uefa'ya kalmaları bile hayal görünüyor bu oyunla..
silinmesin tanımı: beşiktaş'ın kaybettiği şampiyonlar ligi ikinci maçıdır..
olimpique marseille'nın, liverpool deplasmanında 1-0 kazandığını, marseille'nin 6, porto'nun 4, liverpool'un 1, beşiktaşımızın da 0 puanda olduğunu, beşiktaşımızın kalan 4 maçtan minimum 9 puan çıkarmasının bir hayal olduğunu ve görünürde rakibinin liverpool gibi olduğunu düşünürsek ve bu rakibi aşmanın da kolay olmadığını bildiğimizden, grup maçlarının tamamlanmasına 4 maç kala annemizin ligine döndüğümüzün habercisi olan maçtır.
ayrıca; higuain denen şahsiyeti gördükçe, gökhan güleç'in suçu neydi, burak denen dallamanın suçu neydi be birader? adam her maç böyle kahraman olmaya çalışırsa çok afedersiniz biz b.ok gol atarız!
serdar özkan maçın 2. yarısında oyuna daha fazla ağırlık koymuştur. maçın bitmesine dakikalar kala ağır hareket eden kalecimize de selam ederim...
higuain'in girdiği pozisyon gol olmuş olsa büyük olasılıkla çok az eleştiri yapılacak olan karşılaşmaydı. ama işte futbolun acı yüzü. liverpool'un da kendi sahasında marsilya'ya kaybettiğini görünce insan daha da üzülüyor. çok büyük bir fırsat gerek şansızlık gerek becereksizlik yüzünden kaçtı. yazık...
hakan arıkan' ın derhal takımldan uzaklaştırılması gerektiğini anladığımız maç. son dakikalara berabere girerken zaten böyle bir gol bekliyordu çoğu kişi. ayrıca yabancı futbolcularında vasat olduğunu anladığımız maç olmuştur. burdan başkana da selam. iyi futbolcular istiyoruz...
beşiktaşın son dakikada çok gereksiz bir gol yiyerek 1 puanı kaybettiği, başka bir deyişle rakibe 3 puanı hediye ettiği karşılaşmadır. ulan 92 dakika gol atamamışsın kalan 1 dakikada mı atacaksın. neyin hırsıdır bu. al 1 puanını önüne bak. birilerinin bunlara şampiyonlar liginde alınan 1 puanın değerini anlatması lazım.
bir "atamayana atarlar, oynamayana takarlar da aklı başına gelir" maçı olmuştur.
Ne hakeme laf söylerim, nede şanssızlık derim.
Maçın başından itibaren yapılan doldur boşaltlar, rasgele sekip önüne düşen bir top ve koca 90 dakika içinde tek organize atağın.
Bu takımdan cacık olmaz yoğurda yazık.
ayrıca hakem, formasında kan olan oyuncuyu oynatmaya devam etmiştir. kurallar formanın değişmesini emrediyor diye biliyorduk, yanılıyor olabiliriz. ancak sinan engin tayfasından kural hatası yapıldığı gerekçesiyle maçın tekrarını isteyeceklerinden eminiz...
edit: bir de beşiktaş taraftarının maç boyunca "kartal gol gol gol" "beşiktaşım oley" gibi iki-üç tezahürattan başka bir şey yapmadığı görülmüştür. takımı ateşlemek sürekli aynı tempoyla bağırmak değildir. nitekim bu sıkıcı tempo son yirmi dakikada yerini bireysel "koşsana lan delgado" ya da "hadi oğlum serdar, yüklen"lere bırakmıştır. golden sonra takımı sahiplenmeleri dışında pozitif bir etki görülmemiştir.
bir de şimdi düşünüyorum da marsilyalı cisse beşiktaşlı ricardinho'yu değil de, beşiktaşlı ali tandoğan -mesela- liverpoollu gerard'ı sakatlasaydı tepkiler ne olurdu merak ediyorum. bunu merak ettikçe de avrupa'da türk takımlarını destekliyorum...
spikerin bir star klasiği olarak saçmaladığı maçtır; ancak bu seferki deyimler sözlüğüne aday kavramlar yaratarak değil, başka türlü saçmalamaktadır.
(dakika 15) "beşiktaş istediğini aldı bu dakikaya kadar, şimdi gol arayabiliriz."
yahu adam sanıyor ki ilk 15 dakikada 2-3 gol dizecek porto 8-10 pozisyona girecek.
(devre arası) "beşiktaş ilk yarı itibariyle istediğini almış gözüküyor."
ulan kazanmaya çıkmış o takım, istediğini nereye alıyor ya da sen kimsin de beşiktaş'ın neyi istediğine karar veriyorsun.
edit:
(dakika 57) "porto teknik direktörü 'biz beşiktaş'ın oyun planını iyi biliyoruz' demişti ama bugün karşılarında beklemedikleri kadar iyi bir beşiktaş buldular.
e be kardeşim... ya ben var ya, neyse bir şey demiyorum... mesaj alındı zaten...