Kara borsayı hortlatmaya niyetli zam. Sigarayı bıraktım ama öğrenci tayfası çok içer, bu zam en çok onların yüreğine inecek.
Artık Eminönü, Karaköy, Nişantaşı karaborsa menbaına döner.
Hayırlı ucuz sigaralarınız olsun beyler.
bizim milletimize ne yaparsan yap sabretmeyi bilir; fakat, vatanı, ailesi, ekmeğine dokundun mu işler değişir kardeşim. işte bu hassas noktalardan birisi de nüfusunun önemli bir kısmının içtiği ve yine içenlerin büyük kısmının biricik zevkini oluşturan sigaradır.
mesela şu an yandaşı muhalifi, taraflısı tarafsızının net bir şekilde hükümet edenlerin kulaklarını sunturlu bir biçimde çınlatmaktadırlar. bakın etrafınıza, aynen bunu göreceksiniz.
sağlığa zararlı yahut değil ayrı husus; mesele şu, sigara bizim toplumumuzda yaygınca kullanılan ve terk edilmeyen bir alışkanlık, artık sosyolojik olarak mizaha, sanata, dildeki bazı tabirlere girecek kadar nüfuz etmiş bir nesnedir. bazı şeyler vardır ki iki de bir kurcalamaya kanırtmaya gelmez; çok değil yakın bir zamanda zam gelmişti zaten, şimdi böylesi fahiş bir zam tekrar yapıldı ki daha bunun yılbaşı sürprizi de olur... milletin de günü gelince sandıkta buna blr cevabı da olur...
bazı şeyler vardır dokunmaya gelmez; tarihteki bazı kalkışma hâdiselerinin çoğunda hep başkalarınca pek adî, basit olarak gözüken fakat toplumların sosyolojik yapıları içerisinde köklü tarafları bulunan hususlar vardır. bunlar öyle hususlardır ki, insanların ruhuna nüfüz etmiş ve başka büyük şeylerle kıyas edildiğinde teferruat gibi gözükürken esasen herkesin daha önemli saydığı şeylerdir; çünkü “adaletsizlik, hukuki yanlışlıklar, vergi kaçakçılığı, yolsuzluklar” yahut daha başka ehemmiyet bakımından büyük şeyler, hadiseler her ne kadar toplumda karşılık olarak sevimli bulunmasalar da bunlar yine de kalabalıklar için “dolaylı”dırlar ve kitle psikolojisi içindeki fertler bu mevzuların kendisi ile birebir muhatap olmadıkça onları idrak etmesi zordur ve her zaman kitlenin tamamı nazarında yine “dolaylı” olarak kalacaktırlar.
fakat demin bahsettiğimiz gibi onun ruhuna nüfuz etmiş, sosyolojisine katılmış bazı teferruatlar, aidiyetler vardır ki fertlerin bir bir ruhunda duyduğu ve kitle olarak da hissedebildiği şeylerdir; mesela bir takımın taraftarı olmak; nitekim her bir gs’li ayrı yerlerde aynı aidiyetin mensubu olarak bir maç esnasında iki sevgilinin bile pek nadir rastlaşacağı türden bir aynılıkla her pozisyona neredeyse yüzde yüz olarak aynı tepkiyi verir; çünkü aidiyet hissi onları artık tek bir ruh haline getirmiştir adeta! fakat biraz evvelki aynı insanlar pek komik bir film karşısında başka başka tepkiler vereceklerdir; işte bu hâl bize şunu ispat etmektedir; ruhumuzda yer tutmuş ve artık aidiyet halini almış bütün şeyler o aidiyete mensup herkesi onlar farkında olsunlar yahut olmasınlar aynı duygudaşlık seviyesine getirir.
sağlığa kötü tesiri var yok ayrı bahis sigara içenler için de böylesi bir ortak dil, jargon ve ona ait bir ruhi atmosferden bahsedebiliriz; mesela, “tiryakinin son dalı içilmez kuralı” gibi; ortada, ne mahkemece alınmış bir karar, ne birisinin emri, ne diğerinin ricası olmamasına mukabil en sert kanunlara karşı çıkan birisi bile bu kaideyi unutmaz, aşmaz ve sarsmaz; ancak o tiryakinin rızası hariç kimse bu kaideyi çiğnemez, çiğnemek istemez ki istisnaları olmakla birlikte bilenler bilir ki bu böyledir; burada anlatmak istediğim, herhangi bir nesnenin etrafında böyle herkesçe bilinen ve uygulanan, hiçbir yaptırım maddesinin yıkamayacağı kurallar, kaideler oluşturacak kadar edebiyatı varsa, oluşmuşsa bu artık sıradan bir nesne olmaktan öte o topluma ait başlı başına bir vak’a, yani sosyolojik hadise hâline gelmiş demektir.
yolumuzu çeviren hiçkimseye tek kuruş para vermeyiz, fakat sigara içen herkes kendisinden bir dal sigara isteyen karşısında bu isteği geri çevirmemektedir; hukuki yahut hukuksuzca mahpus edilmiş insanlara üç gün yemek vermeyin isyan edecekler fakat idare edeceklerdir, fakat sadece tek bir gün ellerinden sigaraların alınız bakın bakalım sağlam bir demir parmaklık bulabilecek misiniz?
düğün salonların önlerine, cenaze evlerinin yanlarına, otobüslerin mola yerlerine bakınız;
çayına, sohbetine, arkadaşlığına, efkarına, “hele otur şöyle bir sakinleş”ine, şiirine, ihtilaline darbesine -15 temmuzdaki tankın üstündeki insanların fotolarına bakınız-, türküsüne, şarkısına, hülâsa, hayatının her safhasına bir şekilde karışmış bir nesneye dokunurken azıcık düşüneceksin kardeşim. bu gidişat iyi değil, afedersiniz üç kuruşa çalışan bu milletin biricik zevkini hiç edersen bu iş iyi neticeler vermez. (bkz: demedi deme ibrahim) ...
Sizi anlıyorum sevgili tiryakiler, bagimlisiniz. Zor bir durum.
Evet ama devlet sizi bu illetten kurtarmak için, bu zıkkıma ağır vergiler getiriyor. Olay tamamen bu...
Böyle düşünün lütfen.
devlet sizi sizden çok düşünür. Unutmayalım devlet babadır, bir baba evladının kötülüğünü istemez.
Ayrıca Sigara içerek çok korkunç hastalıklara yakalaniyorsunuz, devlet baba sizi tedavi etmek icin hazineden çok para harcıyor, yakalandiginiz ve yakalanacağınız hastalıkların tedavisi gerçekten çok pahalı.
Ben mi ödeyecem bunu, sizin esekliginiz siz Ödeyeceksiniz.
-Fahiş derecede ötv (sigara, alkol, araç)
-Madenlerden yıllık olarak alınan devlet hakkı.
Gençliğimizin en güzel yılları bok çukurunda,lağım kokusunun içinde geçti. Din dediler sövdüler, Allah dediler soydular. Ne değerleri var ne imanları var tepeden tırnağa varoş, bilgisiz, hoşgörüsüzler.
vergi cehennemi olan türkiye'nin şaşırtmayan bir gerçeğidir.
her gün fakirleşiyoruz, gelirimize göre ise muazzam vergi ödüyoruz.
en fazla vergiyi de maaşlı çalışan ödüyor, akp seçmeni bu adaletsizliğe ne zaman ses edecek, bakalım.