anlaşılmaz bir şekilde galatasaray ın galibiyetine bok atılan maçtır. kardeşim bir 10 dk hariç galatasaray beşiktaşı sahada ezmedi mi? rezil etmedi mi? her yerde basan pres yapan pozisyonlara giren galatasaray değil miydi? arda ya iki kişi kontrolsüz dalınca penaltı değil deniyor da maçta verilemeyen en net pozisyon hakan'ın bjk ceza sahasındaki tekmesinde hakan'a verilmeyen bir kırmızı kart ve galatasaray lehine bir penaltı değil miydi? hakan'sız sabri'siz lincoln'süz sahaya çıkan galatasaray değil miydi? maçtan sonra hak eden kazandı diyen ertuğrul sağlam değil miydi? beşiktaş için takımda kimse top oynamıyor diyen sinan engin değil miydi? derdin ne? ha birde kraldan çok kralcı olan fenerlilere soruyorum anelka nın olduğu sene sadece tartışmasız kararları sayarsak 14 puanı çalınan çalınan puanları televizyonda tek tek erman toroğlu tarafından sayılan galatasaray değil miydi? çıkar o at gözlüklerini.
beşiktaşlı futbolcuların futbolu bayanlardan daha yumuşak ve korkak oynadıklarını gördüğüm maçtır. tello orta kesiyo top kurtuluşun önünde ama serdar efendi kaleciden korkup kafasını bile uzatmıyor pascal benzer bir pozisyonda taffarelle birlikte sokmuştu topu. arda ceza sahası dışında 4 kişi arasında top gezdiriyor karşısında durmaktan başka birşey yapan yok, herif ceza sahasına giriyor ayağına dalmayan yok. ertuğrul efendi çift ön libero çift santrafor oyunu da babam kuracaktı herhalde. sonra yok korner değilmiş de, penaltı değilmiş. sokayım penaltıya da kornere de, sen ayağındaki topu kalecine verme adamla sidik yarışına giriş haekem yanlış karar versin, kalecin elindeki topla smaç vursun sonra hakeme itiraz siktir git derler adama.
maç galatasaray ın hakkıydı kardeşim ne yazıkki.
ne yazıkki beşiktaşım yine yüzümüzü kızartıyor.
galatasaray'ın eksikleri: 15.000 taraftar + lincoln + hakan + sabri + hasan + ayhan
daha fazla bir şey yazmaya gerek yok ama yazalım. boşuna ağlamanın sızlamanın manası yok. dantel gibi işlenen bir paslaşma zinciri sonrası ceza sahasına giren adam iki kişi tarafından makasa alınırsa bunun adı penaltıdır. sahada futbol adına hiçbir şey yapmadan, sadece adam sakatlamaya yönelik bir oyun oyna ondan sonra yenilgiye ağla. yemezler.
ha bu arada nedense kimse koray'ın maç boyunca en az iki kere kırmızı kart görmesi gerektiğini ya da topsuz alanda hakan arıkan'ın barış'a attığı tekmenin penaltı ve kırmızı kart olması gerektiğini yazmamış. ibrahim toraman'ın gavura girer gibi girmesini ise yazmaya gerek yok sanırım.
daha 7. haftadan galatasaray'ın şampiyon olacağını anlayanların erken erken bok atmaya başlamalarına şaşırmıyorum açıkçası. olur böyle şeyler. önemli olan hazmetmek.
isteyen istediğini söylesin. galatasaray yarım takımı ve taraftarsız tribünleri ile beşiktaş'ı pozisyon vermeden yendi. isteseniz de böyle, istemeseniz de.
iki takımın da süper ligin kalitesine yakışır oynadığı, son haftalardaki en tempolu maçlardan birisidir. ancak fark edilmiştir ki derbilerde taraftar olmadığı zaman maçın boku çıkmaktadır.
galatasaray ın eric gerets ten sonra oyun anlayışını değiştirdiği, kafasına göre top oynamadığı, ne zaman doldur boşalt oynayacağını öğrendiği ve ek olaraktan en önemlisi inanılmaz bir pres yaptığı görülüyor. gördük ki aynı zamanda lincoln olsa da olmasa da galatasaray aynı topu oynuyor. tek değişen galatasaray normal, sıradan, 11 robotun olduğu bir takıma dönüşüyor. hakan şükürün olmaması ise iyi olmuş denebilir. beşiktaşta ise tigana faciasından sonra takımın toparlandığı görülse de yine de o 5 sene önceki beşiktaş artık sahalarda yok. sık sık kasaplığa başvuran, sert oynayarak rakibe futbol oynatmamaya çalışan bir beşiktaş var. umarız düzelirler.
hoştur ki maç hakkında en çok konuşulan şey penaltı pozisyonu olacak. 3 haftadır kıytırık penaltılardan maçı kazandığı söylenen bir takımın oynadığı futbolu arka plana atarsanız, değişimi görmezden gelip kendi döttenbacaklı maçlarda kaybettiğiniz puanların hesabını rakipleriniz maçlarındaki pozisyonlardan çıkarmaya çalışırsanız, kendinizi böyle avutmaya çalışırsanız elalem size götüyle güler.
penaltı, penaltı gibi gözükmektedir. ancak beşiktaşlılar ne kadar üzülse haklıdır. bir galatasaraylı olarak onlara hak veriyorum da; lan siz febeliler. size noluyo lan?
valla maçı van fenerbahçeliler derneği nde izlemeye gittim[evet bence de çok ilginç] kapıda beni mekanın sahibi ahmet abi karşıladı. hemen sordum abi fedo niye hakan ile linc i kesti? yanıt aynen şu;
- abicim bak 500 milyon usd lik antlaşma var. eğer puan farkı bu kadar açılırsa digitürk bu durumu kabullenmez, bu yüzden takımlara baskı yapılıyor ve böyle kadrolarla karşılıyoruz.[tabi ahmet abinin cümleleri van şivesi ile bezeliydi biraz değiştirdim]
sonra da dedim ki kendime; lan ahmet abi böyle diyo, ahmet abi bile böyle paranoyalara kapılırsa ben .ikerim böyle ligi de maçı da dedim ve maçı izlemedim.
evet maçı izlemedim, pozisyonu da hala görmedim ama buz gibi penaltı. ehu.
kafamı karıştıran karşılaşmadır. maç devam ederken skoru öğrenmek için, ya da kimin daha iyi oynadığını öğrenmek için defalarca sayfayı yenilememe rağmen girilmeyen enrtyler şöyle düşünmeme neden oldu;
demek ki evinde dijitürk olan fazla kimse yok. her ne hikmetse penaltıdan sonra herkes birşeyler yazmaya başladı. yok penaltı, yok penaltı değil. bundan şu sonuç çıkıyor ya herkes götünden uyduruyor bu penaltı yorumlarını ya da herkesin evine birden dijitürk geldi. söyleyin bakalım şimdi ne ayaksınız kardeşim ?
eğer hakan şükür ve lincoln ile ilgili haberler doğruysa olası galatasaray galibiyetinden sonra feldkamp'ın ne kadar cesur ve disiplin konusunda tavizvermez biri olduğunu, olası beşiktaş galibiyetinden sonra ise feldkamp'ın intiharını ve yıldız futbolcularla yaşadığı bireysel çatışmaların takıma ne denli zarar verdiğini okuyacağız. yarının gündemini sunuyoruz size hizmette sınır yok.